Dolar (USD)
35.39
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
3060.11
BIST 100
9910.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ocak 2025

2025'ten umutlu olmak

Pandemi döneminden kalma bir algı var: gelen her yılın geçeni arattığı ve her şeyin yıldan yıla daha kötüye gittiği düşüncesi hızla yayılıyor. Bunda küresel çetelerin ürettiği salgınlarla meydana gelen buhran dalgasının, İran’ın hedeflediği “Şii Hilali” projesiyle sayısız Müslümanın canına mal olan ve uyanışları sekteye uğratan hamlelerinin de büyük etkisi vardı. Çok şükür o günler geçiyor.

Afganistan'da, Eylül 1996’da iktidarını yitiren Taliban Hareketi pes etmemiş, özeleştirisini yapmış, kendini yetiştirmiş ve 6 Ağustos 2021’de yıllar sonra ilk kez bir vilayet merkezini ele geçirmişti. Taliban Hareketi burada durmammış, çok değil 9 gün sonra 15 Ağustos'ta ise başkent Kabil'i de ele geçirerek 15 yıl sonra Afganistan'da yeniden kontrolü sağlamıştı. Neler yazılıp çizilmişti neler. Bu işin ABD oyunu olduğu, Taliban’ın süreci yönetemeyeceği ve tonla komplo üretilmişti. Devrimin üzerinden 3 yıl geçti. Taliban hareketi, istişare merkezli İslam Emirliği’ne dönüştü. Bugün Afganistan’da yüzler gülüyor. Çarklar dönüyor. Binlerce kadın kendi iş yerini açmış çalıştırıyor. Afgan halkının kendi paralarıyla barajlar, yollar yapılıyor. Kimi eksiklerin zaman içinde düzeleceğine dair umut verici işaretler bulunuyor. 2024 yılı Afganistan’ın İslam Emirliği’nin ordusunu geliştirdiği, helikopterlerini havalandırdığı, halkıyla daha fazla kaynaştığı, yolsuzluğu en aza indirdiği, halkın güvenliğinin tesis edildiği bir yıl olarak geçti. Var olan olumlu gelişmelerden ötürü rahatsız olanlar, İslam Emirliği’ne çelme takmak istense de Afganistan’ın güçlenmesi, istikrarı, caydırıcılığının artması her anlamda Müslümanlar için büyük bir kazanımdır.

Asya Müslümanlarının en gariban olduğu ülke olan Bangladeş’te 2024 senesi devrim yılı idi. 172 milyon insanın yaşadığı ve halkın %91 gibi ezici bir çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkede 5 Ağustos 2024’te gerçekleşen halk hareketiyle zorba Hasina Vecid Hükümeti devrildi. Müslüman liderlerin sık sık idam edilmesiyle haber manşetlerine taşınan ülkenin gündemi şimdilerde bambaşka. Müslümanlar siyasetin aktif olarak içerisindeler. Ülkeden olumlu haberler akmaya devam ediyor. Süreç hâlâ taze. Kardeşlerimizin süreci suhuletle atlatmaları için dua ediyoruz. Asya’da gerçekleşen bu devrim, Müslümanlar için başlangıçta büyük moral kazanım olurken, sürecin başarıyla ilerlemesi durumunda siyasi, askeri, ekonomik ve sosyolojik olumlu etkilerini küresel olarak da hissedeceğimiz bir sürece gireceğiz inşallah.

Suriye’de zalim Baas Rejimi’ne ve Beşşar Esed’e karşı 15 Mart 2011’de sivil protestolarla başlayan sonrasında iktidarın kanlı bastırma politikalarına karşı 29 Temmuz 2011’de silahlı mücadeleye dönüşen Suriye direnişi 1 milyondan fazla kayıp verdi. Milyonlarca insanın ülkesinden kaçarak muhacir olduğu ülke, Rusya ve İran’ın desteğiyle yerle bir edildi. İlerleyen yıllarda Ukrayna Savaşı çıktı ve Suriye’de görev alan Rusların neredeyse tamamı bu cephede öldü. Rusya’nın kaybı 600 bin askeri geçti. Suriye’de katliamlarda rol alan Hizbullah ve İran unsurları da başka zalimler eliyle tasfiye edildi. Yıllar boyunca kesintisiz direnen ve büyük bedeller ödeyen Suriyeli Müslümanlar pes etmedi ve 13 yılın ardından önce Halep sonra Hama ve Humus’un ardından da 8 Aralık’ta 2024’te Şam’ı ele geçirerek zalim iktidar dönemine sona verdiler. Müslümanların postalları Şam’a değmeden Beşşar Esed çoktan hamisi Rusya’ya kaçmıştı bile. 61 yıllık Baas rejimi, Suriye halkının kendi iradesi ve Türkiye’nin aktif destekleriyle tarihin çöplüğüne atılmış oldu. Devrimin sırf bu aşaması bile Müslümanlar için büyük kazanımdır. Devrimle birlikte siyasi, askeri ve toplumsal alanda yaşanan gelişmeler ülke içinde olduğu kadar komşu ülkelerde de yankısını hızlı bir şekilde duyurmaya başladı. Suriye devriminin bölge ülkeler açısından oldukça hayati olumlu sonuçları olacağı gibi Filistin için de ayrıca hayırlı sonuçları olacaktır. İşgalci İsrail ile sessiz sedasız iş birliğinde olan Baas Rejimi ve kukla ordusu sonrası daha agresif, Türkiye tarafından üst düzeyde hazırlanacak olan İslami kimlikli bir Suriye ordusu şimdiden Netenyahu gibilerinin uykusunu kaçırmaktadır. Suriye’de yaşanan devrim Lübnan’da hemen kendisini hissettirmiş ilerleyen süreçlerde de Mısır’da ve Ürdün’de zalim rejimler için gerilimli günlerin fitilini ateşlemiştir.

Afganistan, Bangladeş ve Suriye’de hayırlı gelişmeler olmaktadır. Türkiye askeri ve siyasi olarak tarihinin en güçlü dönemi içerisinde bulunmaktadır. Türkiye’nin sistematik olarak bölgesel bir güce dönüşmesinin de Müslümanlar lehine sonuçları mutlaka çaktır. Gazze’de on binlerce şehide rağmen direniş devam etmektedir. İşgalci İsrail ise tarihinin en yaralı dönemini yaşamaktadır. Bugün İsrail, binlerce askerini kaybetmiş daha fazlası yaralanmış, ülke ekonomisi çökmüş, yüz binlerce kişi ülkeyi terk etmiş vaziyettedir; güçlü pozlar vermesi kimseyi yanıltmamalıdır. İşgalci İsrail’in işgal ettiği topraklarda güven kalmamış, uluslararası imajı ise bir daha düzelmeyecek şekilde bozulmuştur. Dünya üzerinde Müslümanların geleceğe umutla bakmalarını sağlayacak pek çok gelişme yaşanmıştır. Zaman umutsuzluk zamanı değil, birleşerek ve inanarak yeni devrimlerin kapısını aralama zamanıdır.