Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2965.30
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Aralık 2024

​2024'te Türkiye Ekonomisi: Zorlu Sınavlar ve Umutlar

2024 Yılı Ekonomik Performansı: Dönem Değerlendirmesi

2024 yılı, Türkiye ekonomisinin inişli çıkışlarla dolu bir yılı oldu. Enflasyon, döviz kurları, asgari üret artışları ve Merkez Bankası rezervlerindeki gelişmeler, gündemin ana başlıklarını oluşturdu. Bu unsurlar, hem hanehalkının günlük yaşamını hem de şirketlerin karar alma süreçlerini etkiledi.

İlk olarak, enflasyon oranlarında yıl boyunca bir yavaşlama gözlemlendi. 2024’ün son çeyreği itibariyle tüketici fiyat enflasyonu %48,58 seviyesine geriledi. Bu gerileme, Merkez Bankası’nın şahin para politikaları, talep dengelenmesi ve uluslararası enerji fiyatlarındaki oynaklıkların etkisiyle mümkün oldu. Ancak, özellikle hizmet sektörü gibi alanlarda fiyat katılıkları devam etti.

Merkez Bankası, brüt rezervlerini 163,5 milyar dolara çıkararak olumlu bir tablo ortaya koydu. Swap hariç net rezervlerin de 50 milyar dolara ulaşması, finansal istikrar için önemli bir adım oldu. Bununla birlikte, kredi piyasalarındaki daralma ticari kredilerde büyümeyi sınırlı tuttu. İç talebin dengelenmesi ve ihracat gelirlerindeki artış, cari dengede iyileşmeyi destekledi.

Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) yıllık bazda %5,1 oranında artış gösterdi. Ancak, dayanıklı tüketim mallarına olan harcamaların yavaşladığı ve özel tüketim katkısının azaldığı görüldü. Buna karşın, net ihracatın büyümeye pozitif katkısı devam etti.

Bunun yanı sıra, istihdam piyasalarında önemli bir hareketlilik yaşandı. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, özellikle üretim sektöründeki toparlanmanın istihdam artışına katkı sağladığını gösteriyor. Ancak, hizmet sektöründeki fiyat katılıkları ve reel üretlerdeki baskılar, toplam talepte beklenen canlanmanın önünde bir engel oluşturdu.

2025 Yılı İçin Beklentiler ve Fırsatlar

2025 yılı, Türkiye ekonomisi için kritik bir yıl olacak. Merkez Bankası’nın şahin politikalarını gevşetmesi beklenirken, bu adımların yatırım ortamını desteklemesi hedefleniyor. Fonlama oranlarının %3,9 seviyesine gerilemesi ve işsizlik oranının %4,3 seviyesine düşmesi öngörülmekte. Enflasyon ise %21 seviyesine gerileyerek fiyat istikrarının yeniden sağlanması için önemli bir eşik olacak.

Bu düşük enflasyon ortamı, hem hanehalkının harcama gücünü artıracak hem de şirketlerin uzun vadeli yatırım kararlarında daha cesur davranmasını sağlayacak. Ancak, bu hedeflerin gerçekleşmesi için özellikle yapısal reformlara odaklanılması şart. Vergi sistemi, çalışma mevzuatı ve yargı sistemindeki düzenlemeler, yatırım ortamının iyileşmesi için öncelikli alanlar olacak.

Özel sektörde, yabancı yatırımları çekmek ve iş ortamını iyileştirmek için yeni reformların hayata geçirilmesi gerekiyor. Sanayi ve teknoloji alanındaki yatırımlar, ekonomik dengelerin çeşitlendirilmesine katkı sağlayabilir. Bunun yanında, ihracata dayalı büyümeyi destekleyecek stratejiler kritik önem taşıyor.

Dengeli ve Sürdürülebilir Büyümeye Doğru

2024, Türkiye ekonomisinin daha dengeli bir yapıya geçiş sürecini başlattığı bir yıl oldu. 2025’te uygulanacak yapısal reformlar ve doğru politikalar, sadece ekonomik iyileşmeyi değil, aynı zamanda toplumsal refahın artırılmasını da sağlayabilir. Fiyat istikrarı ve sürdürülebilir büyümeyi birleştiren politikalar, uzun vadeli kalkınma hedeflerine ulaşılmasında belirleyici olacak.

Bu hedeflere ulaşılması için öncelikli olarak şu adımlara odaklanılması gerekmektedir:

Eğitim ve teknoloji yatırımları için Ar-Ge destekleri artırılmalı, dijital dönüşüm hızlandırılmalı ve nitelikli iş gücü yetiştirilmelidir. Mali disiplinde vergi reformlarıyla adaletli bir sistem oluşturulmalı, kamu harcamaları etkinleştirilmeli ve şeffaflık sağlanmalıdır. Küresel rekabet gücünü artırmak için ihracat teşvikleri geliştirilerek lojistik altyapı iyileştirilmeli, Türk markaları desteklenmeli ve yeni ticaret anlaşmaları yapılmalıdır. Finansal sistemde sermaye piyasaları derinleştirilerek KOBİ'lere erişim kolaylaştırılmalı, bankacılık düzenlemeleri güçlendirilerek dijital finans teşvik edilmelidir. Bu adımlar, sürdürülebilir büyüme ve ekonomik istikrarın anahtarı olacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerine ulaşması için önündeki en büyük engel belirsizliktir. Ancak, siyasi ve ekonomik istikrarın sürmesi durumunda, 2025 sadece bir toparlanma yılı olmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik geleceğine dair umutların gerçeğe dönüştüğü bir yıl haline gelecektir.