2023’den önceki son seçim
Bir seçim döneminin daha sonuna geldik. Yarın sandık başına gidiyoruz. Şehirlerimizi yönetecek olanları belirleyeceğiz. Seçtiklerimiz beş yıl süreyle emaneti devralacak.
2023, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı. Büyük kutlamalar yapılacak. Son Türk Devleti, bir asrı tamamlıyor. Devletin daha uzun asırlar yaşaması için sistem kökten değiştirildi. Yarın yapılacak seçimlere de iki müjde ile giriyoruz. Birincisi, askerliğin kısaltılması, ikincisi Ayasofya’nın açılacak olması…
Bu seçimlerden en zararlı çıkan parti HDP olacak, oyları düşecek. CHP’nin oyununa gelip üç büyük ilde aday göstermeyen HDP, üç büyük şehirde 0 oy alacak demektir. Bu da partinin oyunun bir önceki seçime göre yarı yarıya düşmesi anlamına geliyor.
Sadece partilerin ve adayların yarıştığı bir dönem geçirmedik. Yedi düvel içimize daldı. Seçim dönemi boyunca yemedikleri halk kalmadı. Bir domates fiyatları ile oynadılar, bir ABD doları ile… Amaçları Türkiye’nin altını oymak; vatandaşı rahatsız ve huzursuz etmek; Türkiye’yi karıştırarak kaos ve kargaşaya sürükleyip bundan nemalanmaktı. Ama şanslıyız ki, bizi çekemeyenlerin içimizdeki hainleri kullanarak yaptığı bu oyunları bozan güçlü bir iktidara sahibiz.
Evliya Çelebi gibi…
“Parti başkanlarının seçim grafiği oldukça yoğun geçti”, diyecektim vazgeçtim. Meydanlara çıkma konusunda tartışmasız liderlik Recep Tayyip Erdoğan’da. Yapılan tüm mitinglerin yüzde 75’ini o gerçekleştirmiş. Günde iki, üç şehirde konuşma yapmış. Olağanüstü bir performans sergilemiş. Ne dersiniz, çalışanın kazanması doğal değil mi?
AK Parti’nin yıllara dayalı istikrarlı mücadelesi, özünden koparılmaya çalışılan milletin yeniden özüne dönme mücadelesidir. Askeri vesayetin geriletildiği, parti kapatmanın tarihe karıştığı, Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandığı bir dönemi geride bıraktık. En güçlü, en verimli zamanında gençlerimiz artık “Nato’nun en kalabalık ordusuyuz” safsatası ile kışlalarda dirsek çürütmeyecek.
Bu seçimin en büyük müjdesi ise, Recep Tayyip Erdoğan’ın milletten alacağı güçlü destekle tüm dünyada sembolleşmiş olan Ayasofya’yı sanki İstanbul yeniden fethediliyormuş gibi camiye dönüştürecek olmasıdır.
Ayasofya’nın açılması bizim iç meselemiz değildir. Tüm dünyayı etkileyecek, dünyanın gidişatını değiştirecek olan bir başlangıçtır. ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına en iyi cevaptır. Suriye toprağı Golan’ın İsrail’e peşkeş çekilmesine verilecek en iyi karşılıktır. Yeni Zelanda’daki katliamın gözyaşlarını dindirecek bir girişimdir.
En büyük müjde
Bu seçimler öncesinde aldığımız en büyük müjde Ayasofya’ya yeniden Cami kelimesinin eklenecek olmasıdır. Fatih Sultan Mehmed’in açtığı çığır, Recep Tayyip Erdoğan ile özüne dönecek, yeni bir dirilişin ruhumuza üflenen müjdesi olarak güçlü bir cemre vazifesi görecektir. Ayasofya’nın açılması, Türk-İslam davasına vurulan kilidin kırılması, kapanmış olan bahtımızın gülümsemeye başlaması anlamına gelir.
Necip Fazıl’ın deyişi ile Ayasofya artık “İçinde İslamiyet’in gömülü olduğu lahit” olmaktan çıkarılacak. “Ayasofya, ne taş, ne çizgi, ne renk, ne hacim, ne de bütün bunların madde senfonisi, sadece mana, yalnız mana” abidesidir. “Ayasofya, bir mananın zıt manaya taarruz ve onu zebun edişinin bütün dünyada eşi olmayan abidesidir. Ayasofya mekân içinde ruhtur.”
Bu seçimler sadece belediye başkanlarının ve yerel yöneticilerin belirlendiği bir seçim değil, yeniden kendine dönüşün, yeniden dirilişin bir başlangıcı olacaktır. Hiç şüphesiz, oyunu bu yönden kullananların Ayasofya’nın açılmasında da payı bulunacak, bu yeni kutlu fetihten onlar da nasiplerine düşen müjdeyi ve sevabı kazanacaklardır.
Mübarek olsun.