2023 yılında yayın dünyamız
Bugün
senenin son günü. 2023 yılında kültür sanat dünyamızda ve bilhassa yayın âleminde
önemli gelişmeler yaşandı.
Mehmet
Nuri Yardım
Bugün 2023 yılının son
gününü yaşıyoruz. Sene, “Asrın Felaketi” olarak tanımlanan, Kahramanmaraş
merkezli büyük deprem ve Gazze’deki soykırımla bizde derin üzüntüler meydana
getirdi. 6 Şubat gününün sabahında, 11 ilimizde canlarımız gitti, Gazze’de ise
Siyonist İsrail, soykırım uygulamaya, katliam yapmaya devam ediyor. Bu arada
ülkemizde kültür sanat alanında önemli gelişmelerin yaşandığına şahit olduk.
Yayın dünyası, bütün canlılığıyla dikkat çekti. İstanbul’un birçok ilçesinde ve
Anadolu’nun dört bir yanında kitap fuarları açıldı, imza günleri düzenlendi,
yazarlar ve okuyucular buluşturuldu. Çeşitli alanlarda faaliyetler gerçekleşti.
Basın dünyamızda kültüre
ve sanata, bilhassa kitap dünyasına ve dergilere en çok değer veren gazetelerin
başında Milat geliyor. Bunun teyidini
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) gibi kuruluşların
gazetemiz yazarlarına verdiği ödüllerden anlamak mümkün. 2022 yılının “köşe
yazarı” ödülünü yazarımız Ali Bal geçen hafta İstanbul’da alırken, aynı gün açıklanan
yeni ödül listesinde de yine gazetemizin köşe yazarı Selvigül Kandoğmuş Şahin bulunuyordu.
Şahin, Kadim Şehirler isimli eseriyle
“Gezi” dalında yılın yazarı seçildi. Ödül töreni 2024 yılının nisan ayında
düzenlenecek.
Diğer
Ödüllü Kitaplar
ESKADER’in 2023 yılında mükâfatlandırılan diğer
kitaplar ve yazarları ise şöyle: Eleştirinin
Eleştirisi (Mehmet Narlı), Simalar ve
Dünyalar (Bekir Sıddık Soysal), Sular
Mürekkep Olsa (Bayram Bilge Tokel), Türkçenin
Rumeli Yakası (Leyla Şerif Emin), Niğde
Şehrengizi (Alper Lütfi Göncü), İnkılâp
Edebiyatı (Şerif Eskin). Bu kitaplardan bazılarını tanıtmıştım, kalan diğer
eserlerden de önümüzdeki günlerde fırsat buldukça bahsedeceğim.
Bereketli
Bir Dönem
Yayınevlerimiz yıl içinde
birbirinden değerli eserleri okuyucularına ulaştırdılar. Bunlar arasında Ötüken
Neşriyat başı çekiyordu ve çok sevdiğim bir kitabı, Arif Nihat Asya’nın Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor eserini şiir severlere
armağan etti. Kitabın başındaki açıklamada şöyle deniliyor: “Bu özel baskıda, Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor’un 1945’te
İstanbul’daki Sabri Çelik Matbaası tarafından neşredilen ilk baskısının tertibi
resimlerin elverdiği ölçüde esas alınmıştır.” Kitaba adını veren şiirin şu
mısralarını okuyalım: “Şehitler tepesi boş değil,/Toprağını kahramanlar
bekliyor…/Ve bir bayrak dalgalanmak için/Rüzgâr bekliyor.” Tarık Buğra’nın Bir Köşkünüz Var mı? isimli romanı daha
ziyade gençlere hitap ediyor. Yayınevi bu eseri güzel bir kapakla ve Berk
Öztürk’ün resimleriyle yeniden yayımladı. Türkçeye hâkimiyetini bildiğimiz,
Türk romancılığında zirve isimlerden olan Tarık Buğra’nın az bilinen bu eserini,
bilhassa gençler çok sevecek.
Peyami
Safa’nın Kitapları
Ötüken, Peyami Safa’nın
külliyatını düzenli biçimde neşrediyor. Yazarımızın “Peyami Safa” adıyla kaleme
aldığı romanların yanı sıra “Server Bedi” imzasıyla yazdığı roman ve hikâyeler
de aynı seride ve “Peyami Safa” adıyla okurların önüne çıkıyor. Bu serinin
istikrarlı biçimde yayımlanması sayesinde Peyami Safa’nın çok geniş bir okuyucu
kitlesine ulaştığını söylemek mümkün. Mesela bugünlerde Peyami Safa’nın Bir Tereddüdün Romanı isimli eseri, 37. baskıya
ulaştı. Bu hakikaten bir rekor. Büyük
Avrupa Anketi ve Ayşe’nin Yıldızı
da Cumhuriyet devrinin en büyük romancısı kabul edilen Peyami Safa’nın diğer
iki eseri.
Mustafa Kutlu, günümüzün
en çok sevilen ve okunan hikâyecisi. Ama hikâyeleri kadar denemelerini, hatta
gazete yazılarını da çok seviyoruz. Bugünlerde bütün kitaplarını neşreden
Dergâh Yayınları, yazarın Kendini Aş
Haddini Aşma isimli eserini de vitrinlere taşıdı. Aslında muhtevasını
ismine taşıyan bir kitap. Çalış, üret, ilerle, gayret et, yani kendini aş ama
asla sınırını, hududunu, yani haddini aşma. Mustafa Kutlu tiryakilerinin hemen
okumak isteyecekleri bir eser.
Biyografik
Eserler
Biyografi edebiyatın
yükselen türlerinden biri. Bu sahada geçmişe göre bir hayli mesafe alındığı
söylenebilir. Hem biyografiler, hem de biyografik romanlar okuyuculardan büyük
ilgi görüyor. Ahmet Turgut’un Güzelliğin
Efendisi Hazreti Hasan isimli eseri bir solukta okunuyor. Hazreti
Peygamberin çok sevdiği iki torunundan biri olan Hazreti Hasan hakkında
yazılmış önemli kitaplardan biri. Yazarın Rahmet
Ailesi isimli eserinde de Peygamber Efendimizin yakınları anlatılıyor.
Kitapta, “Sevginin temel
kuralıdır. Seven, sevdiğini tanımak ister ve onun sevdiklerini de sever. Bu
ilkeden hareketle Peygamber Efendimize (sav) farklı pencerelerden bakmak ve
onunla aynı sevgide buluşan bazı yakınlarını hatırlatmak istedik.” deniliyor.
Her iki eser, Kapı Yayınları’ndan çıktı. Daha sonra yine bahsetmemiz gereken
dört biyografi kitabının isimlerini ve yazarlarını verelim: Modern İzmir’de Sıra Dışı Bir İmam İbrahim
Ethem Sunra (Mehmet Demirci, Dergâh Yayınları), Bana Güneşimi Getir (Sinan Yağmur, Kapı Yayınları), Yaman Dede (Sadık
Yalsızuçanlar, Eroy Yay.), Ersin Nazif
Gürdoğan (Hıdır Yıldırım, Eroy Yay.).
Barbarosoğlu
Kitapları
Fatma Barbarosoğlu’nun yeni romanı Müjgân İmkânsıza Komşu çıktı. Eserin
arka kapak yazısından: “Acısı kendine ağır gelenlere, derdini hiçbir yere
yüklemeyenlere, karanlıktan başka ülke yoktur. Sana acı veren her şeyi
belleğinden koparıp atmak için, karanlığın nesneleri sildiği gibi geçmişi de
silebileceğine, eritebileceğine inanırsın. Bunları şimdi, yıllar sonra
belleğimin hafif aralanmış pencerelerinden içeri yumuşak bir ışık sızarken fark
ediyorum.”
Yazarın diğer kitabı Modernleşme Sürecinde Moda ve Zihniyet adını taşıyor. Eser şu bölüm
başlıklarından meydana geliyor: Modernleşme Zaman Zihniyet İlişkilerine Genel
Bir Bakış, Modanın Psikolojik Boyutu, Sosyal Değişme ve Moda İlişkisi, Osmanlı
Sosyal Hayatında Zihniyet Değişimini Etkileyen Bir Faktör Olarak Moda. Her iki
eser Profil Kitap’tan titiz bir baskıyla okuyuculara ulaştırıldı.
Aşk
Hikâyesi
İskender Pala’nın yeni
romanı, diğer kitaplar gibi Kapı Yayınları’ndan çıktı. Arka kapak yazısında
önce Ruhsatî’nin şiirinden bir bölüm okuyoruz: “Daha senden gayrı âşık mı
yoktur/Nedir bu telaşın hay deli gönül / Hele düşün devr-i Âdem’den beri/Neler
gelmiş geçmiş say deli gönül” Sonra da kısa tanıtım yazısına dönüyoruz: 10
Haziran 1617 sabahı Kulaksız Kabristanı’nda hatun kişi mezarı üzerinde, biri
hanım üç ceset bulundu. Erkekler mezara kapaklanmış, kadın da erkeklerden
birine sarılmış vaziyetteydi. Devrin
ases teşkilatı aylar sonra üçünün de aynı vakitte öldüğünü açıkladı; aşk
yüzünden…”
Kendi
Işığına Yürü
Kemal Sayar sohbetlerini
severek dinlediğim, eserlerini dikkatle okuduğum bir hekim ve yazar. Yeni
kitabı Kendi Işığına Yürü çıktı (Kapı
Yayınları) Aşinası olduğumuz üslupla kaleme alınmış metinler karşılıyor yine
bizi. Zorlayıcı olmaktan öte sempatik, karmaşıklıktan öte net ve rahat yazılar.
Ortak vasıfları ve hünerleri samimiyet. Karamsarlığın ve kötümserliğin bazı
çevreler tarafından alabildiğine yaygınlaştırılmaya çalışıldığı günümüzde,
okuruna doğru ve emin yolu gösteriyor Kemal Sayar. Zor günlerinden geçseler de
umdunu uzak olmadığını, kendilerine güvenmeleri gerektiğini ve ışığa doğru yol
almalarını tavsiye ediyor Kemal Sayar. Karanlık düşünceler yerine aydınlık
fikirler. Muğlak ve şaşırtıcı değil, aksine net ve insana emniyet telkin eden
metinler bütünü.
Canan
Aramızda Bir Adındı
Muhtasar biçimde değil
daha geniş şekilde bahsedilmeyi hak eden emek mahsulü dört eserden şimdilik
isim olarak bahsedeceğim ama iyi kitaplar bazen birden fazla da tanıtılmalı,
anlatılmalıdır. Ötüken Neşriyat’tan çıkan bu dört eserin isimleri ve yazarları
şöyle: Canan Aramızda Bir Adındı –
Modern Türk Şiirinde Sevgili (Ali Sait Yağar), XX. Yüzyıl Güney Azerbaycan
Edebiyatının Öncüleri-1 (Pervane Memmedli, Türkiye Türkçesine aktaran: Meral
Bahar), Cumhuriyet Döneminde Türk Ocakları ve Halkevlerine Geçiş (Safa Furkan
Karacakaya), Cmhuriyet Sporunun Zafer Abideleri -Şampiyon Portreleri (Kemal
Ateş). Her zaman okunacak iyi eserler vardır. Yeter ki, aramasını bilelim ve
iyi kitapları araştırıp bulalım.