2023 vizyonunu da kaçırırsak…
Türkiye’nin geldiği nokta ve
dünyadaki konumu hiç olmadığı kadar güçlü, hiç olmadığı kadar stratejik. Ama bir o kadar içerde algı ters oranda olumsuz
ilerliyor. Dalgalara kapılır gibi
algılara katılıyoruz hızla.
Oysa Türkiye Cumhuriyetin 100.
yılını 21 ay sonra dolduracak. Yeni bir heyecan yeni bir vizyon çizmek için
fırsat var önümüzde.
Aslında devlet olarak, bütün
siyasi yapılar olarak, halk olarak Cumhuriyet’in 100. Yılına hazırlanmamız
gerekir. Ama hiçbir hazırlığı ve hiçbir
çabayı görmüyoruz.
Benim şahsi görüşüm aslında
Meclis’in Açılışının 100. Yılı Cumhuriyet’in ilanının 100. Yılından daha
önemliydi. Böyle bir konuyu hiçbir
vizyon, hiçbir etkinlik, hiçbir ufuk çizecek hazırlığın dahi yanından geçmeden
heba ettik. Bu konuda iktidar partisinin ve Meclis idaresinin ihmali olduğunu
varsaysak bile muhalefet partilerinin gündemine hiç girmemesi ise daha dikkat
çekiciydi.
Bu Meclis kurtuluş mücadelesi
vermiş, yeni bir devleti kurulmuş ve yönetmiş,
Cumhuriyeti ilan etmşti oysa. Yani bugünkü Türkiye’nin varlığının
vesilesidir.
Bu nedenle benim gözümde Meclis’in
Açılışının 100. Yılında devletin, iktidar ve muhalefetin, SKT’ların,
üniversitelerin, bilim dünyasının yeni bir vizyon ortaya koyması gerekirdi.
Maalesef böyle bir imkân heba ve israf edilmiştir.
Hiç kimse korona virüs salgını
bahanesinin arkasına sıvınmasın. Çünkü üç-beş konser ile üç-beş seminer ve
konferansın iptali ile açıklanamaz bu durum.
Şimdi önümüzde Cumhuriyet’in 100.
Yılı var. Fakat 21 ay sonra Cumhuriyet’in 100. Yılını dolduracak olmamıza
rağmen hiçbir hava yok ortada. Belki üç-beş konser, üç-beş kutlama hazırlıkları
yapılıyor olabilir. Dediğim farklı. Tam aksine yeni bir vizyon yeni bir ufuk,
yeni bir atılım sözünü ettiğim.
100 yıl önce Meclis’in açılışı ve
Cumhuriyetin ilanı varoluş mücadelemizdi. Bugün bu vizyonun üzerine çıkma
zorunluluğu vardır.
Meclis’in Açılışının 100. Yılı
konusunda kaçırdığımız fırsatı Cumhuriyet’in ilanının 100. Yılı konusunda
kaçırmamalıyız. Bir tarafta toplumun dâhil edileceği yeni bir heyecan
oluşturulmak zorundadır. Bu heyecanın
göbeğinde toplumun bütün kesimleri ile birlikte devlet olmalıdır. Devletle
birlikte siyasi partiler, STK’lar, üniversiteler, bilim dünyası, spor dünyası,
kültür-sanat dünyası, ekonomi-sanayi, ticaret dünyası olmalı. Hepsinden
önemlisi teknoloji ve siber dünya olmalıdır.
Bu heyecana bütün Türk dünyası ve
İslam dünyası dâhil edilmelidir özellikle.
Ama biz bu heyecanı duymamız
gerekirken Türkiye’de neleri tartışıyor, hangi gündemlerle uğraşıyoruz?
Eğer önümüzdeki 2023 vizyonunu da
lüzumsuz boş gündemlerle heba edersek kimseye mana bulmamıza gerek yoktur.
Başta iktidar olmak üzere başta bütün siyaset kurumları ve devlet bu konuda
sorumludur.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…