2023 Hayırlı Olsun
Yapay, uyduruk
da olsa döngünün başlangıç noktasını temsil ediyor ve her başlangıç insanda
belli belirsiz bir umut yaratır.
Bununla
birlikte kusursuz, öncesinde benzeri olmayan, harika bir yılı geride bırakmanın
tarifsiz hüznünü yaşadığım kesin.
Ah, Allah’ım,
neler, neler olmadı ki 2022’de?
Senenin daha
başında ABD ile Rusya iki süper güç olarak dünya kamuoyuna işgal ettikleri
topraklardan geri çekileceklerini, dahası sadece fiili değil kültürel işgale de
son vereceklerini ilan ettiler ve buna İngiltere ile Fransa da eşlik ederek
Afrika başta olmak üzere her coğrafyayı kendi haline bırakacaklarını taahhüt
ettiler. ABD başkanı ekranların karşısında geçerek bizzat “tek bir din, tek bir
inanç, tek bir ülke, tek bir kültür, tek bir dil dünyanın beklediği ortak kader
olamaz. Rengarenk çiçeklerle dolu dünyamızı tek bir renge indirme ideali
çağdışıdır.” dedi.
Avrupa Birliği
göçmenlerle ilgili yeni bir karar aldı ve hem Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi’ne hem de Hobbes’un Leviathan’ına vurgu yaparak
bütün insanların eşit doğduğunu, her insanın kendi coğrafyasını seçme hakkı
bulunduğunu söyleyerek artık göçmenleri kamplarda tutmayacaklarını,
yeteneklerine göre istihdam edilecekleri bölgelere göndereceklerini, onlara
yeni bir hayat alanı sunacaklarını bildirdi.
Sisi Mısır’da
her şeyin normalleştiğini, Müslüman Kardeşler’e yönelik tazyikin
kaldırılacağını ve ülkede yeni bir barış havasının hakim olması için elinden
geleni yapacağını beyan etti, hapishanelerde tek bir düşünce suçlusu
kalmayacağı sözünü verdi.
Beşar Esat muhaliflerle
anlaştığını, Türkiye ve Rusya’nın da onayını alarak ülkede huzurun tesisi
yönünde büyük bir entegrasyon hareketi başlattığını, ülkedeki bütün tarafların
eşit biçimde temsil edileceği bir seçimin yapılacağını, Uluslararası
gözlemcilerin de yer aldığı bu seçim sonucunda eğer kaybederse iktidarı
bırakacağını taahhüt etti.
İsrail son bir
yıllık süreçte Filistinlilerin iyi niyet gösterileri karşısında duygulandığını,
Kudüs’ü başkent ilan etme kararını geri çektiklerini, artık başkentlerinin
Tel-Aviv olduğunu, yeni yerleşim bölgeleri de açmayacaklarını söyledi.
Ortadoğu’nun müzmin
kralları uzun süredir yönetimleri ile halkları arasında bir duygusal ve
düşünsel kopukluk yaşandığını kabul ettiklerini, bu sebepten de yakın bir
süreçte her kesimin dahil edileceği demokratik rejimler tesis etme konusunda
anlaştıklarını bildirdiler.
Türkiye’de de
güzel şeyler oldu.
Bütün dünyada
olduğu gibi ülkemizde de kovit 19 salgınının yaraları kısa sürede sarıldı,
ekonomik kriz bizi teğet geçti, gayrısafi milli hasılamız hedeflenen düzeye
ulaştı.
Akaryakıt,
özellikle benzin ve mazotun litre fiyatları 30 TL civarına tırmanmışken 19’lara
düştü.
Zengin ile
yoksul arasındaki makas kapanmasa da bu konuda bir hayli mesafe kat edildi,
asgari ücretliye % 50 zam verilerek o kesimin de insanca yaşayabileceği bir
refah düzeyi yakalandı.
İktidar ile
muhalefet ülkenin çıkarları söz konusu olduğunda birlikte hareket etme kararı
almakla kalmadılar, bunu kayıt altına da aldılar. Boğaz’a nazır bir lokantada
Erdoğan ile Kılıçdaroğlu yemek yedi, ülke meselelerini saatlerce partiler üstü
bir zeminde masaya yatırdılar, müzakere ettiler.
Adalet
Bakanlığı, dünyanın gelişmiş ülkelerinin hukuk sistemleri incelenerek yeni bir anayasa
hazırladıklarını ve bu yasanın ülkeyi bir asır taşıyacak kadar sağlam bir
bünyeye sahip olduğunu, en yakın zamanda Meclis’e sunulacağını açıkladı.
YÖK bütün
üniversitelere bir genelge göndererek artık ana bilim dalı başkanlığından
başlayarak rektörlüğe kadarki akademik atamaların hepsinin kritere
bağlandığını, özgeçmiş esaslı bu yeni sistemde akademi dışı hiçbir ölçütün esas
alınmayacağını bildirdi.
Milli Eğitim
Bakanlığı yeni ve çağın ruhuna uygun, milli bir müfredat hazırlandığını, bu
müfredata uygun ders kitaplarının yazılmaya başlandığını, kitapların dönem
başında öğrencilere dağıtılacağını ilan etti.
Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı memlekette tek bir karış toprağın boş bırakılmayacağını,
gerekirse devlet eliyle boş arazilerin üretimle buluşturulacağını açıklayarak
“Toprakları milyonlarca metrekareyi bulan bir tarım ülkesinde tarım ithalatı
gibi bir garabetin ülkeye yakışmadığını” söyleyerek tek bir maydanoz sapının
bile ithaline izin vermeyecekleri açıklamasını yaptı.
Kültür
Bakanlığı dünya çapında, evrensel değeri olan ve insanlığın ortak değerlerine
hitap eden kitapları yeniden basma kararı aldı.
Düşlerin tek
kötü tarafı uyandığınızda gerçeğin hiç değişmeden olduğu yerde duruyor
oluşudur.