2019’un G-20 Zirvesi..
Her yıl düzenlenen G-20 zirvesi, bu yıl Japonya’nın ev sahipliğinde Osaka kentinde dünyanın en güçlü ekonomilerine sahip ülke liderlerini bir araya getirdi. İki gün süren konferansta, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan toplantılar dâhil olmak üzere bir dizi yüksek düzeyli görüşmeler gerçekleşti.
Devletler gücünü ve güvenliğini artırmak için bu tür toplantıları fırsat olarak görürler. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan G-20 zirvesini S-400 başta olmak üzere birçok konuda Türkiye’nin haklarını, savunmak için bu fırsatı en doğru şekilde kullanmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanıyla yaptığı görüşme sonrasında Trump’ın: ‘’Türkiye’ye haksızlık yapılmıştır’’ ifadesi Türk-ABD ilişkilerinin gerçeklerine uygun bir durum tespitiydi. Ancak Trump suçladığı önceki yönetimin yanlışlarını devam ettirmektedir. Türkiye 2019’un G-20 zirvesinde görünen dünyanın sahteliklerini bir kez daha göz ardı edip gerçekleri doğrudan söylemiştir.
Türkiye İkinci Dünya Savaşından sonra, Sovyetler Birliğinin kabul edilemez talepleri karşısında kendini korumak için NATO’ya üye olduğu günden beri defalarca ABD tarafından haksızlığı uğrayan bir ülkeydi. Her on yılda bir askeri darbelere muhatap olmuş, ABD’nin dayatmalarına boyun bükmek zorunda kalmıştı. Önceki dönemlerden farklı olarak dirayetli ve kararlı bir liderin karşısında ABD ilk defa haksızlığını kabul etmek zorunda kalmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 zirvesindeki S-400’ler konusundaki bu kararlı duruşu hem Türk dış politikasının saygınlığını artırmış hem de güvenliğinin korunmasını güçlendirmiştir.
Güvenlik bir toplumun her türlü tehlikeden uzak olma halini ifade eder. Bireyler günlük yaşayışlarında canlarından, mallarından ve ırzlarından emin olmak istedikleri gibi üzerinde yaşayıp kök saldıkları toprakların da her türlü mütecaviz niyetlere karşı güven içinde olmasını isterler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 zirvesinde yaptığı konuşma iki açıdan oldukça önemlidir. Birincisi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını korumak başta olmak üzere tüm haklarını kimseyle pazarlık konusu yapmayacağını belirtti. Dışarıda ülkemizin haklarını nasıl savunuyorsak kendi insanımızın haklarını da aynı hassasiyetle savunmalıyız. Bilinmelidir ki, kendi içinde adaleti sağlayan toplumlar topraklarını korur, topraklarını koruyanlar ancak değerlerini koruyabilirler.
İkinci husus, Cumhurbaşkanı konuşmasında Cemal Kaşıkçı cinayetini, Muhammed Mursi’in şüpheli ölümünü ‘’dünya beşten büyüktür’’ gerçeğini tekrar etmesi, dünyanın bir kısmının sefaleti üzerine diğer kısmının sefahat sürmesinin çarpıklığını net ifade etti. Yunanlı Gergor’un dediği gibi: ‘’Erdoğan insanlığın vicdanı ve sesi’’ olmuştur.(28-03-2017 Düşünce Mektebi) Bu adalet temelli bir medeniyette, bir millete, bir bütüne ait olmanın şuur altının sesidir. Bana göre 2019’un G-20 zirvesinin en önemli kazanımı bu sesin insanlığın vicdanıyla buluşmasına vesile olmasıdır.