Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2987.13
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Aralık 2018

2019''a girerken...

Memleketin istiklâl ve istikbâlini hedef alan saldırılar şiddetlenerek devam ediyor.

Bu saldırıları “sağ salim” atlatabilmenin birinci şartı olan “ruh”un yakalanabildiği bir yıl olur umarım.

Ya da…

“Ruh Erozyonu”ndan kurtulduğumuz bir yıl…

Şimdilik…

Can hayli sıkkın…

Paylaşmadan durabilir mi insanoğlu:

Sağda, solda, ileride, geride, “varsa yoksa menfaat” hesaplarının yapılışına…

Hele hele…

Refaha kavuşmuş nice “ünlü” 28 Şubat mağduru ve mağduresinin “aşağıda” kalanları ve o eski yılları adeta unutmuş oluşuna üzülmemek ne mümkün…

Bundan 20 sene evvel “minibüs parası” bulmakta zorlanan günümüzün bir kısım “aydın”ının , 28 Şubat’ı çok gerilerde bıraktıklarını…

“Mağdurlarmış, mağdurelermiş”

Böyle “basit” işlerle uğraşmama yoluna girdiklerini görmek ne hazîn…

“Kariyer ve kaç para eder” hesaplarından gözleri kararanlara şifa versin Yüce Mevlâm…

Önümüzdeki süreçte bizi bekleyenlere doğru şöyle bir yol alalım…

İlk mevzu, güncel:

ABD’nin “Suriye’den çekilme oyunu”,

Türkiye’nin Rusya-İran-Suriye hattıyla ilişkilerinin iyice zorlu hale gelmesine yol açar mı?..

Rusya’nın ve İran’ın “kökleri derinlerde olan emellerinden” vazgeçtiklerini düşünmek için hiçbir sebep yok.

Mümkün olan ne kadarsa, o kadarını yaparlar.

Yaman meseleler;

Türkiye’nin “DEAŞ terör örgütüyle mücadele” alanındaki “görevi” katmerlenmiş oluyor…

Peki…

PKK nasıl etkisiz hale getirilecek?..

PKK sıradan bir terör örgütü değil, ABD ve İsrail’in tam desteğine sahip.

Peki…

Rusya bize bu konuda tam destek verecek mi ya da niçin versin?..

PKK Terör Örgütü, “İsrail’in güvenliği” ve “yayılımı” açısından kritik önemde.

İsrail böyle bir kartı bırakır mı?..

Hatırlarsınız:

Kuzey Irak’taki “Referandum Tezgâhı”nın “İsrail Yapımı” olduğu, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ifade edilmişti.

O tezgâhı dağıttık ama…

“İsrail güdümündeki” PKK’lılarla, Kuzey Irak’taki “Referandumcu Unsurları” birleştirebilirler mi?..

Türkiye buna engel olur, tabii Türkiye’deki “siyasi istikrar” bozulmazsa..

Öte yandan;

Yeni durum, Irak ve Suriye’yi saran “terör grupları”nın Türkiye’deki eylemlerinin artmasına, şiddetlenmesine sebebiyet verebilir mi?..

Irak’ı işgal edip parçaladılar, Sudan’ı böldüler, Tunus, Mısır, Libya, Yemen, Suriye, Suudi Arabistan…

Tıkır tıkır ilerliyorlar…

Türkler, Kürtler, Araplar, Yezidiler, Süryaniler…

“Büyük İsrail Projesi” işlerken, mazlum halklar olarak çile çekmekteler.

Endişem;

Dışarıdaki gelişmeler, içerideki uzantıları harekete geçirebilir önümüzdeki yıl.

Allah güvenlik birimlerimizin gücüne güç katsın, bir çok saldırıyı “sağlıklı istihbarat akışı” sayesinde engellemeyi başaran memleket evlâtlarına yine çok iş düşecek gibi.

Dua.

VESAYETÇİ ZİHNİYETİN HORTLAMA ÇABALARI!

28 Şubatçılar, FETÖ ile mücadeledeki zorluklardan da istifade ederek “iyice azıtma” belirtileri vermekteler…

Gayet plânlı, gayet sistematik hareket ettiklerini görmemek mümkün değil…

Gerilim, Gezi Olayları’ndan bu yana “sistematik” bir şekilde tırmandırılıyor.

Algı operasyonlarında da hayli etkinler; gençlerimizin önemli bir bölümünün bu operasyonlardan etkilendiğini ve iyice bilendiğini görüyorum.

Son yıllardaki her “kalkışma” bir şekilde ve büyük ölçüde de “Erdoğan dirâyetiyle” atlatıldı ama bu zorlu süreç, aşınmaları da beraberinde getirdi.

Seçim sonuçlarını hatırlayın:

7 Haziran’da “tek başına” iktidar kaybedildi, 1 Kasım’da iş toparlandı ama, 24 Haziran’dan da “Meclis çoğunluğu”nun altındaki sandalye sayısıyla çıkılabildi..

Cumhur İttifakı elbette kıymetlidir lakin sonuçta ortada “iki ayrı parti” vardır, her partiyi öncelikle kendi oyu, kendi sandalye sayısı ilgilendirir…

Net.

Bu gidişât “yerel seçim” sonuçlarına nasıl yansır?..

Mesele, İstanbul ve Ankara’da düğümleniyorsa, buralarda iktidar partisi dolayısıyla “siyasi istikrar” açısından fazla bir sıkıntı olacağını zannetmem.

Sayın Binali Yıldırım İstanbul’un, Sayın Mehmet Özhaseki de Ankara’nın yeni başkanıdır büyük ihtimalle.

Önümüzdeki süreçte “aile ekonomisi”nin iyice zorlanması, “mecburi işten çıkartmaların” hızlanması ve bu durumun seçim sonuçlarına bir miktar yansıması beklenmeyen şeyler değildir ama…

“Alternatifsizlik” faktörü bu seçimde de büyük ölçüde işleyecektir…

Böyle olmakla birlikte, Türkiye genelinde zorlanacağını düşünüyorum AK Parti’nin…

Sayın Bahçeli “Cumhur İttifakı”nın seçimden güçlü bir şekilde çıkmasının önemine vurgu yapıyor, bu konuda yerden göğe haklıdır ama tekrar edelim, ortada “iki ayrı parti” vardır; AK Parti ve MHP’nin alacakları oylar ve kazanacakları belediyeler nihayetinde “ayrı ayrı” değerlendirilecektir.

Seçim çok zorlu olacak, belli…

Ve…

Bizim “dar” dünyamız, medya dünyası…

Önümüzdeki yıl, milletimizin yüreğinde yer etmiş, zemini sağlam olan gazeteler, televizyonlar yollarına devam eder; medyadaki “sosyal”leşme veya “internet”leşme süreci iyice hızlanır.

Kapanmalar olur.

Vesaire…

Geçelim:

Piyasalar…

Üretim…

Esnaf…

Bugünkü “yüksek faiz” ortamında hangi üretici, nasıl ayakta kalır bilinmez…

Bu işe bir el atmak gerekiyor…

Elinde parası olanı, “faiz” batağından uzak tutmak ve “üretime” yönlendirmek nasıl olacak?..

“Faiz yükselmezse döviz kuru yükselir!” kıskacından kurtulmak şart…

Yoksa…

“Ne üretimi abi, koy bankaya, kebap!” diyen vatan evlâdını nasıl “ikna” edeceksin?..

Ekonomi yönetiminden çok şey bekliyoruz…

Başarılı olurlar umarım, memleketini seven herkes ekonomi yönetiminin başarılı olmasını ister şüphesiz.

2019…

Kıbrıs’ta da sular iyice ısınacak; Türk tarafının Doğu Akdeniz’de bulunan tabii kaynaklar üzerindeki haklarını hiçe sayan ihlal girişimleri devam edecek…

Siyonizm orada da bastırıyor…

Bir de “KKTC’deki fitne faaliyetleri” var, Ada’daki “gerilim” oyunu Allah muhafaza büyük sıkıntılara yol açabilir.

“Başımızdaki dert Rum tarafı değil, Türkiye” diyebilecek kadar aklını, şuurunu yitirmiş unsurlar var orada.

Bazı saldırgan “medya” organlarının ve “sivil toplum oluşumları”nın “maddi kaynak”ları iyice araştırılmalı ve Ada’daki “Türkiye sevdalısı” unsurlara destek arttırılmalı.

Eğitim ve Kültür, “bir türlü başarılı olunamayan” alanlar…

İnşallah “bu kez” yanılırım, 2019’da oralardan çok büyük hamleler beklemiyorum…

Türkiye, 2019 ve sonrasında ne yapacak?..

İktidar partisinin “Lider” etkinliğine gittikçe daha fazla bağlandığı bu süreçte, memleketin sorunlarıyla mücadelenin “çerçevesi”ni mutlaka genişletmek lazım.

Etkinliği neredeyse kalmamış “sivil toplum, akademi, medya çerçevesi”ni aşmak ve yeni ümit kapıları açmak gerek.

“Ruh”, “Heyecan”, “Dâvâ Aşkı!”

Bunları yakalarız İnşallah, bu sene.