2017'de Türkiye ve Dünya Ekonomisini Neler Bekliyor?
2016 yılına başlarken Çin ekonomisindeki endişeler, petrol fiyatlarındaki düşüş ve siyasi belirsizlikler gelişmekte olan ülkeler açısından risk unsuru teşkil eden hususlardı.
Küresel ekonomi, büyüme anlamında bu yılı fena kapatmıyor.
Dünya ekonomisi 2016 yılını beklentilerin altında yaklaşık % 2,5 oranında kapatıyor. Yılın başında tahminler şu şekildeydi.
| The Economist | Dünya Bankası | IMF |
Büyüme Tahmini | 2,8 | 3,5 | 2,9 |
Kaynak: 31.12.2015 tarihli yazım |
Dünya mal ticaretinin bu yıl 2015'e göre % 3-4 nispetinde gerileyerek 16 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Dünya mal ticaretindeki gerilemede başlıca etken gelişmekte olan ülke ekonomilerinin yeterli performansı sergilememesi u2026
Özellikle petrol fiyatlarının düşmesinin de önemli bir etkisi var, tabi.
Gelişmekte olan ekonomiler için en büyük risk unsuru ABD'de faizlerin artması ve bu ülke paraları karşısında doların güçlenmesi.
İlk bakışta doların artması, bu ülke ihracatlarını artırma ihtimalini doğurabilir.
Ancak gelişmekte olan ülkelerin yapısal sorunlarından dolayı dolardaki olası artışın yıkıcı ve ekonomik dengeleri bozma etkisi çok daha fazla olacaktır.
Yeni ABD başkanı Donald Trump'ın koruyucu politikaları takip edeceğini açıklaması da soru işaretlerini oluşturuyor.
Arap dünyasındaki siyasi belirsizlikler de başka bir olumsuzluk unsuru.
Son yıllarda AB'nin dünya siyasetindeki değişimi doğru okuyamadığını düşünüyorum. AB'nin bu tutumu ve Brexit olayı 2017 değerlendirmesinde risk unsuru olarak karşımıza çıkıyor.
Pozitif faktörleru2026
Gelişmiş ülkelerde 2017'de ekonomik büyüme serüveninin devam etmesi tahmin ediliyor.
Diğer önemli bir faktör; iki yıldır düşme eğilimindeki emtia fiyatlarının 2017'de yükselmesi. Haliyle bu durum, gelişen ülke şirketlerinde gelir artışına sebep olacak ve artı değer olarak yansıyacaktır.
Emtia fiyatlarındaki yükseliş, dünya mal ticaretine değer bazında yüzde 3-4 oranında artı olarak yansıyabilir. Tabi, bunun gerçekleşmesi durumunda ülke ihracatımıza ortalama yüzde 7-8 arasında pozitif yansımasını bekliyorum.
Gelişmekte olan ülkelerde 2017 için beklenen ekonomik büyüme oranı yüzde 4 ila 5 arasında.
Eğer gelişmekte olan ülke piyasalarında yapısal reformlar yapılabilirse ve başarı sağlanabilirse sermaye akışında iyileşmeye ve yatırım adresleri olmasına yol açacaktır.
Bu durumda gelişmekte olan piyasaların önündeki ihracata dayalı büyüme riskini azaltacaktır.
Türkiyeu2026
Yabancı sermayeye diğer gelişmekte olan ülkelerden daha bağımlı olan birkaç ülke var: Brezilya ve Güney Afrikau2026
Bu ülkeler arasında "cari açık", "kısa vadeli dış borç ödemesi" ve son yıllarda kendisi açısından daha olumlu olarak yürüttüğü siyaset sebebiyle spekülatif operasyonlara daha çok maruz kalmasından dolayı maalesef Türkiye de var.
Türkiye, spekülatif operasyonlara 2016'nın Ekim ayıyla beraber maruz kaldı ve Aralık ayının ortalarından itibaren döviz kurunu biraz da olsa stabil duruma getirdi.
Bu operasyonların 2017'de olma ihtimali de yüksek. Diğer taraftan yukarıda ifade ettiğim FED faizlerinin artırılması da bizim açımızdan önemli bir risk.
Bu riski sıfırlamanın tek yolu var: yeterli döviz girişini sağlayarak net pozitif döviz rezervini sağlamak.
Bu riskin üstesinden gelebileceğimizi düşünüyorumu2026
Diğer taraftan; bir borç kriziyle karşı karşıya olan ülkeler var: Venezuela, Ürdün, Arjantin, Yunanistanu2026
Açıkçası bu ülkelerin karşılaşabileceği söz konusu riskin bizi doğrudan etkilemeyeceğini düşünüyorum.
Orta vadeli program 2017 yılı için ihracatta yüzde 7,1 artış öngörüyor.
2016 yılını 143 milyar dolar seviyesinde kapatma ihtimalimiz yüksek.
Böyle bir durumda 2017'de ihracatımızı 153 milyar dolara çıkarabiliriz.
Ancak 153 milyar dolar ihracatı yakalamamız bazı koşullara bağlı:
Dünya mal ticaretinin % 3-3,5 artması, petrol fiyatlarının en az 50-60 dolar olması ve emtia fiyatlarının yükselmesi.
Rusya ile ilişkilerin bu seviyede devam etmesi de ayrıca katkıda bulunacaktır.
Komşu ülkelerle olan siyasetimizin daha da iyileşeceğini düşünüyorum. Ve bu iyileşme olduğu sürece ihracata yansıması da daha fazla olacaktır.
Sayın Erdoğan bu konuya el atmalıu2026
2015 yılından bu yana özellikle sanayicilerimiz ciddi anlamda nakit sıkıntısı yaşıyor.
Bunun başlıca sebebi ürün sattıkları yerlerin ödemelerini kısmen veya tamamen yapmaması yahut çok geç yapması. Üzerine Bankaların da limitleri aşağıya çekmesi piyasayı önemli derecede tehdit ediyor.
Açıkçası Sayın Cumhurbaşkanımızın bu duruma el atması gerektiğini düşünüyorum.
Millet ve Lideri, 15 Temmuz ve döviz operasyonlarında üzerine düşeni yapmış iken; devlet terör ve milli güvenlik konularında üzerine düşeni yapmış iken Suriye'deki olayları ve terörle mücadeleyi bahane ederek ve risk göstererek imkanı olduğu halde mal veya hizmet aldığı yerin parasını ödemeyenlerin bu tutumunu anlamak mümkün değil.
Hangi sanayicimizle görüşsek bu dertten muzdaripu2026
Kanaatimce Sayın Cumhurbaşkanımızın buna dikkat çekmesi gerekiyoru2026
Bizim ekonomimiz yaklaşık 3 ila 3,5 yılda sirküle olan bir ekonomi. Bu sıkıntının 2015'in ikinci yarısından itibaren baş gösterdiğini düşünürsek; tüm ekonomiyi tehdit eder duruma geldiğini tahmin etmek zor değil.
250 milyar liralık KOBİ kredileri biraz rahatlama sağlayacaktır. Ancak yukarıda ifade ettiğim yersiz endişelerden dolayı ekonomik sirkülasyonun içine bu kredilerin sokulmaması durumu yine söz konusu olabiliru2026