2002 ayarlarına dönmek
Bir gazeteci büyüğümüz, "Türkiye'nin bugünkü krizden çıkış yolu 2002 ayarlarına dönüşten geçiyor" gibi anlayamadığımız büyük laflar etmiş. Kısacası gündemde olduğu, kapışıldığı, birkaç medya organında boy gösterdiği o günleri özlemiş.
2002 öncesinin geride kaldığını, yeniden geçmişe dönülemeyeceğini kendisine söylemek istiyoruz. Neden mi?
En başta medyanın artık silahlı ve silahsız kuvvetleri yalan haberlerle, çarpıtmalarla tahrik edemeyeceğini, baştan çıkaramayacağını belirtelim. Çok şükür yayın organlarımız arttı ve çeşitlendi, tek bir elden hazırlanmıyor. Yani tekel kırıldı. İftira ve ters yorumlar hemen cevabını buluyor, karşılıksız kalmıyor.
Medya patronları gazetelerini ve gazetecilerini kullanarak hükümetleri tehdit ve şantajla yıkamıyor, iktidarları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiremiyorlar. Köşe yazarlarını bakanlara ve başbakanlara gönderip ihale kapmaya cesaret bile edemiyorlar. İstedikleri vergi kaçakçılığını, devletin arazilerine el koymayı düşünemiyorlar bile.
Yazarlar da günümüzde vazgeçilmez değil. Sözleri büyütülen, bir de gizli iktidar ortakları sayesinde ortamı istediği gibi sallayan güçleri kalmadı. Gazeteden ayrıldıklarında inanın farkına varılmıyor bile. Eskisi gibi ciddiye de alınmıyorlar. Büyülü olmadıklarının farkına varıldı. Yalan yazdıklarında hemen ağızlarının payını alıyorlar ve itibar kaybına uğruyorlar. Yani yazdıkları yanlarına kar kalmıyor.
Köşelerini vatan millet yararına değil de ufak şahsi veya kurumsal menfaatleri için kullandıklarında hemen kötü niyetleri yüzlerine vuruluyor, hatta çalıştıkları gazete onları kapı önüne koymak zorunda kalabiliyor.
Bakıyorum bu gazetecilerin o kendini beğenmiş, mağrur havaları kalmamış çok şükür.
Bu sebeplerden, "Ah eski günler" deyip duruyorlar ancak hasretini duydukları o zaman gelmeyecek, daha doğrusu zaman geriye dönmeyecek. Nasıl nehir tersine dönmezse, aynen öyle.
Bir de şu var, geçenlerde üstad Rauf Tamer yazdı: "Gazetecilik, sırf bizde değil, dünyada da seviye kaybetti" diye.
Gerçekten bütün ülkelerde gazeteler ve gazetecilik, medya itibar kaybetti: İnandırıcılıkları büyük ölçüde erozyona uğradı. Ancak Türkiye'de bu kayıp daha büyük boyutlarda oldu.
Kısacası bu geriye gidişin daha ileri derecelere varmasının engellenmesi için medya doğruyu yazmak zorundadır, ülke menfaatlerini ön plana koymak ve milletine zarar vermemek zorundadır.