20 TL'ye Adam Öldürüyorlar
Diyarbakır'dan bir okurumun bana ilettiği mesajı, isyanı ve feryadı kelimesi kelimesine sizlere aktarıyorum: "Kıymetli Ercan hocam! Sur içinde bahsettiğiniz küçeler (sokaklar) var ya ben şuan oradayım. Huzur yok, çocuklarımı mahalle bakkalına dahi gönderemiyorum. Nedeni ise eroin, kristal ve daha ismini bilmediğimiz uyuşturucu çeşitleri şu an bitişiğimdeki evde 20 TL'ye satılıyor. Binlerce genç baygın baygın geziyor. Her yaştan insan var. Toplum buna sessiz kalmakta. Amaç ne bilmiyorum. Amacı Allah olmayanların ne dini olur ne de namusu. Sonuçta benim çocuklarım bu küçelerde yeşeriyor ve ben çocuklarımın ülkeye faydalı birer insan olmasını istiyorum. Bu ortamda bunu nasıl başaracağım bilmiyorum. Çocuklarımıza uyuşturucu madde satanlar da tanınan ve çoğu da akraba olan adresi belli 3-5 ev. Geçenlerde yüzlerce polis ile mahalleye baskın yapıldı ancak ele geçen pek bir şey olmadı. Çünkü adamlar baskından önceden haberdardılar gibi. Halen de eroin satışı Sur içinde gece geç saatlere kadar sürer. Sokak başlarında küçük çocuklar da "kuş dili" ile satıcıları kollar. Bizler mahalleli olarak bu kalabalık ve belalı ailelerle tek başımıza mücadele edemiyoruz, korkuyoruz. Adamlarda tabanca hatta keleş dahi var. Devlet buna acil bir çözüm bulmalı, yoksa büyük olaylar çıkacak, lütfen sesimizi duyurun."
EROİN KULLANIMI ÜRKÜTÜCÜ SEVİYEYE ÇIKMIŞ
Büyük çaplı narkotik operasyonlarına ve ele geçen tonlarca uyuşturucu maddeye rağmen, Türkiye'nin birçok ilinde olduğu gibi Diyarbakır'da da sınır tanımayan başta eroin olmak üzere uyuşturucu madde satışı, kullanımı ve bunların sebep olduğu hırsızlık, gasp, adam yaralama gibi suçlar halkı adeta canından bezdirmiş. Okul önlerinde, sokak aralarında, parklarda, harabe evlerde uyuşturucu madde satışı ve kullanımı ürkütücü bir seviyeye çıkmış. Yaz sezonu geliyor, gece saat 22'den sonra Allah aşkına gidin "Batıkent Tarlasına, Koşuyolu ve Sümer Parkının tenha taraflarına" bakın, panayır alanı gibi uyuşturucu içenleri; "Sur ilçesinin Lalebey mahallesine, Bağlar ilçesinin Yanık Köşk mahallerine" gidin bakın 20 TL'ye eroin satışı yapanları; eroini almak için bedenini ve ruhunu satmak zorunda kalan 15-16 yaşlarındaki kız çocuklarını; eroin takasında kullanmak için çaldıkları eşyalarla gelen gençleri görün.
TOPYEKÜN MÜCADELE VE EYLEM PLANI LAZIM
Kendisiyle bu konuda istişare ettiğim Psikiyatr arkadaşım Uz. Dr. Çetin Irmak, "Madde bağımlılığının Türkiye için mücadelesi en önde gelmesi gereken konulardan olduğunu, bağımlılığın bir "hastalık" olarak tanımlandığını, insanımızın bu hastalığa yakalanmasını önleyecek koruyucu hizmetleri etkin bir şekilde sağlamanın gerektiğini, bağımlılıkla mücadelede yalnızca ilaç tedavisi değil ruhsal ve sosyal yönden kişilere gerek yakınları gerekse STK'lar ve devlet tarafından tam bir seferberlik halinde yardım edilmesi gerektiğini belirtti. İlaveten son yıllarda hızla artmakla birlikte yetişkinler ve çocuklar için madde bağımlılığı tedavi merkezleri olan AMATEM ve ÇEMATEM sayısının henüz ülkeyi kapsayacak düzeyde olmadığını belirtti. Bu merkezlerde ya da bu merkezlerin olmadığı il ve ilçelerde ise bağımlılık konusunda kendisini geliştirmiş, ilgisini özveri ile bu alana vermiş psikiyatri uzmanları ve diğer sağlık personelinin istihdamınınsa mücadelede verimlilik için elzem olduğunu" vurguladı.
Bizzat sokaklarda şahit olduklarım, duyduklarım ve bu uzman görüşünden sonra iyice ikna oldum ki; okullardan sokaklara, bahçelerden parklara kadar çok geniş kapsamlı "Uyuşturucu İle Mücadele Eylem Planı" geliştirilip, acil devreye girmeli. Yeşilay Derneği verilerine göre 17 bin civarında madde bağımlısının olduğu Diyarbakır ilinde AMATEM poliklinik ve yataklı servisi acil bir şekilde açılmalı. Caydırıcı ve süreklilik arz eden operasyonlar ve baskınlar artarak devam etmeli. Bu konuda gerçekten etkin ve kararlı bir çalışma ve mücadele içerisinde olan ve uyuşturucuyla mücadele komisyonu başkanlığını da yürüten Diyarbakır Valimiz Sn. Hüseyin AKSOY'a ve Emniyet Müdürümüze çok teşekkür ederiz ancak kanserleşen bu soruna güvenlikle beraber, belediyelerin, muhtarlıkların, STK'ların kısaca toplumun tüm katmanlarının eğilmesi; önleme, tedavi, rehabilitasyon, topluma kazandırma ve istihdam noktasında çözüm üretilmesine katkı sunmaları şiddetle gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemizin övündüğü genç nüfus avantajı dezavantaja evrilebilir.