Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2961.43
BIST 100
9679.38
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Aralık 2015

1993'te Ergenekon 2013'te FETÖ

Türkiye, 30 yıldır devam eden bir çatışma ortamı yaşıyor. Bilanço çok ağır; binlerce şehit, harabeye dönen Kürt bölgeleri, eğitimden yoksun bırakılan ve dağa kaldırılan çocuklar, faili meçhul cinayetler, milyarlarca dolar zararu2026 Çatışma ortamı, yoksulluk, sefalet, gözyaşı, kin, nefret ve huzursuzluktan başka bir şey getirmedi. Kısacası yeri(Türkiye'yi) birlikte yurt edinen bu iki kadim halkı yan yana getirmemek için ne gerekiyorsa yapıldı. Dönem dönem akan kanı durdurmak için bazı adımlar atılsa da sonu hep hüsranla neticelendi. Bunlardan en önemlisi 1993'ün Mart u2013Nisan-Mayıs aylarında yaşandı. Kısa metrajlı bir barış filmi gibi yaşananlar.

İşte üç ayın özeti;

Takvimler 13 Mart 1993'ü gösteriyordu. O gün Sabah Gazetesi herkesi şaşırtan bir manşetle çıktı; "Apo Silah Bırakıyor!" 9 yıldır devam eden çatışmalı ortamın ardından verilen bu haber kuşkusuz şaşırtıcıydı. Çünkü daha bir yıl evvel 500'den fazla şehit vermiştik ve terör her geçen gün can almaya devam ediyordu. Ne oldu da Apo birden silah bırakma kararı almıştı? Kuşkusuz bunda dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal'ın Öcalan'la yürüttüğü görüşmelerin etkisi vardı. Devam edelim. Apo, Talabani aracılığı ile dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'e ve Özal'a gönderdiği mektupta şöyle diyordu. "Silahlı eylemleri durduracağız, üniter devleti kabul ediyorum, terörizmi kınıyorum, bundan böyle PKK'yı silahtan arındırıp geniş kapsamlı bir siyasi parti yapmayı düşünüyorum, kanunlara uyacağım..." Mektuba devletin en yüksek iki makamı haliyle kuşkuyla yaklaştı. "Apo ne kadar samimi bekleyelim, görelim" şeklinde bir cevap verdiler.. Apo,18 Mart 1993'te Bekaa Vadisi'nde bir basın toplantısı yapma kararı alır. Demirel; Devlet, kan dökenle pazarlık yapmaz der ama işi çok da yokuşa sürmez.

Tarih, 18 Mart 1993 Yer, Bekaa Vadisi. Apo, gerilla kıyafetlerini atmış, şık bir takım elbise ve boynunda Vakko marka kravatı ( bu kravatı Özal'ın hediye ettiği rivayet edilir) ile basının önündedir. Sonuç; Nevruz'a kadar 25 günlük ateşkes kararı ilan edilmiştir. Ayrıca Apo, "İzin verin Güneydoğu'ya yerleşeyim ama Şeyh Said gibi asılmak istemiyorum. Biz Türkiye'den ayrılmak istemiyoruz. Kürtle Türk etle tırnak gibidir. Biz bir bütünüz. Artık savaşmak istemiyorum. PKK geniş kapsamlı bir siyasi partiye dönüşecektir" şeklinde uzun bir açıklama yapmıştır. PKK ile savaşın yıllık 4 milyara mal olduğunu söyleyen gazeteler ise "Barış bütçe açığını kapatır" başlıklı manşetler atmıştı. O yıl ilk kez Nevruz kansız ve olaysız geçmiştir. 2013 Nevruz'unda olduğu gibi herkes umutludur.22 Mart 1993'te barışın seyri federasyona evrilir. Çünkü Kürdistan Sosyalist Partisi Başkanı Kemal Burkay ve Apo 19 Mart'ta Şam'da bir protokol imzalayacaklar ve birlikte demokratik federasyon talep edeceklerdir. Özal, federasyonun açıkça tartışılmasını ister. Demirel ise kısaca "federasyon olmaz" der. Dönemin Başbakan Yardımcı Erdal İnönü ise özel Kürtçe eğitimin önü açılsın diyecektir. Barış süreci her geçen gün ciddiye alınmakta ve hükümet somut adımlar atmaya gayret göstermektedir.

Tarih 2 Nisan 1993 Yer Çankaya. Özal, Çankaya'da bir Kürt zirvesi düzenler. Bir yol haritası belirlenmelidir. Buna göre; pişmanlık yasası değiştirilecek ve dağdaki militanların kan dökülmeden inmeleri sağlanacaktı. OHAL kaldırılacaktı. İller yasası değiştirilecekti. Bölgeye daha fazla yatırım yapılacaktı. Çalışmalar hızlandırılacaktı. Devlet yetkilileri alınan bu kararları Kürtlerle paylaşmak için önce Hakkari, Siirt, Şırnak ve Mardin olmak üzere doğu illerine ziyaret tertiplediler. Halk halaylarla karşıladı devlet yetkililerini. Bilhassa OHAL'ın kaldırılacak olması Kürtleri umutlandırıyordu. Açıkçası devlet de iyi niyetini göstertiyordu. Apo, 17 Nisan'da Bekaa Vadisi'nde ikinci bir basın açıklaması yaptı. Bu toplantıda ateşkesi süresiz uzattığını ilan ediyordu. İlaveten Kürtçe radyo ve TV de istiyordu devletten. Heyet, Hatip Dicle'nin ifadesiyle heyecanla bu haberi duyurmak için yola koyulduklarında beklenmedik bir ölüm haberiyle sarsılırlar. Tam barış tesis edilecekken Türkiye Özal'ın ani ölümüyle şok olmuştu.

Yeni Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmuştur. Bereket versin barış sürecinden vazgeçilmez.24 Mayıs'ta Milli Güvenlik Kurulu toplanır ve bakanlar kuruluna af çıkarılmasını tavsiye eder. 25 Mayıs'ta hükümet geniş kapsamlı bir af kararı alırken bu sefer Bingöl'den gelen savunmasız 33 erin katledilmesi haberi her şeyi sıfırlayacaktır. Söz ve eylem sırası artık şahinlere geçmiştir. Bir barış girişimi de böylece bertaraf edilmişti. Katliamın faili Şemdin Sakık'tır. Bir Ergenekon-PKK yapımı olan bu operasyon başarıya ulaşmıştı. Gladyo taşeron örgütleri vasıtasıyla Türkiye'nin barış ortamını güneydeki ülkenin selameti için engellemişti.

AK Parti hükümeti iktidar olduğu gün Özal'ın yarım bıraktığı barış sürecine odaklandı. Çatışmalı ortamın sona ermesi için Kürt sorununa dönük sahici adımlar atmaya başladı. Başbakan Erdoğan'ın yaptığı ilk iş OHAL'ı kaldırmak ve Kürtlerin demokratik haklarını tesis etmek oldu. Apo'nun Bekaa Vadisi'nde ifade ettiği Kürtçe radyo ve TV'ler hayata geçti. Seçmeli Kürtçe ve Özel Kürtçe eğitimin önü açıldı. Kürt bölgelerine cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımları yapıldı. 2013 Nevruz Bayramı'nda İmralı'da bulunan Apo'dan yeni bir süreç başlıyor mesajı geldi. Artık silahlar sussun fikirler konuşsun diyen Apo "Bugün artık yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya uyanıyoruz" diyerek medeniyet perspektifli Türk Kürt ittifakının altını çizmişti. Türkiye'nin uzun yıllar sonra yine sahici anlamda umutlandığı yeni bir sayfa açılıyordu. Üstelik bu sefer askeri vesayetin de belini kırmış güçlü bir iktidar vardı. Cumhuriyet tarihinin en cesur en kararlı ve en reformcu başbakanı Erdoğan da barış için son derece kararlıydı. Ne var ki bu sefer Özal yerine Erdoğan hedefe konulacaktı. Önce canına kastettiler ama başaramadılar. Ardından Gezi gibi tamamen bu sürecin engellenmesine dönük geniş çaplı bir operasyonun düğmesine bastılar.

Hükümet ise çözüm sürecinde kararlıydı. Bölgesel ittifaklarla ve enerji anlaşmalarıyla Türk Kürt ittifakını pekiştirmek ve bölgede sağlam bir birlikteliğin tesis edilmesini arzu ediyordu. 16 Kasım'da Barzani Diyarbakır'a geldi ve o tarihi buluşma gerçekleşti. Ne var ki Gladyo, tasfiye olan Ergenekon'un yerine bu sefer uyuyan FETÖ'yü devreye soktu. Öyle ki FETÖ bu buluşmadan iki gün kadar evvel hükümete dönük savaşını çoktan başlatmıştı bile! Ekrem Dumanlı, Diyarbakır Belediye'sine arka kapıdan girecek ve engelleme operasyonu her geçen gün şiddetlenecekti. Sudan sebeplerle çatışmalı ortamı başlatan PKK ve HDP, özyönetim bahanesiyle Gladyo'nun yol haritasını uygulayacaktı. Yani Türk Kürt ittifakını engellemeku2026 PKK, sırf bu amaç uğruna Kürtlere savaş açmış ve yabancı işgalci güçler gibi Kürdistan'ı harabeye döndürmüştür.1993'te olduğu gibi barış bir kere daha sekteye uğramıştı.

Ne var ki bu sefer durum farklı. Kürdistan'da cami yakan, çocukları kalkan olarak kullanan bu örgüt artık yolun sonuna gelmiştir. HDP ise siyaseten ve ahlaken kendini bitirmiştir. FETÖ ise ağır darbe almaktadır. Her şeye rağmen Kürt Türk ittifakı, birlikteliği gerçekleşecek ve Türkiye bu kadim sorundan kurtulacaktır. İhsan Fazlıoğlu'nun ifadesiyle tek parti döneminde bize kamyon çarptı. Öyle bir düzenek kuruldu ki, Kürtleri Türklerden ayırmak için PKK ve siyasi partilerini, İslam'dan ve tarihi kültürel birikiminden koparmak için CHP'yi, vatan sevgisini köreltmek için de MHP'yi devreye soktular. Tüm farklı kesimleri kucaklayan ve medeniyetin yeniden inşasını gündeme alan Erdoğan'ın özellikle bu üç parti tarafından neden hedefe konulduğunu söylememe gerek var mı!?

@sivildemokrat

[email protected]