15 Temmuz’un söylettikleri – 4 - liderlerin duruşu
“Milletimizi meydanlara ve havaalanlarına davet ediyorum.”
15 Temmuz gecesini bahsederken cumhurbaşkanımıza özel ve geniş bir alan ayırmakta fayda var. Zira o geceyi büyük bir kahramanlıkla yöneten kendileri oldu. Türkiye’de maalesef defalarca darbe oldu. Ama böylesi bir dik duruşu ilk defa gördük.
Bu sefer hainlerin karşısında şehit olmayı şeref sayan milletin has evladı vardı. Bu sefer, öleceksek adam gibi ölelim diyen bir “başkomutan” vardı. Yurt dışına gitme tekliflerine elinin tersiyle iten “adam gibi adam” bir lider vardı. O liderin dik duruşu, milletin desteğini ve teveccühünü almış oldu.
Darbenin yaşandığı ilk saatler olmasına rağmen büyük bir cesaret örneği sergileyerek milleti meydanlara davet etti. Düşünün ki, kaldığı otel, cumhurbaşkanlığı külliyesi ve gazi meclis bombalanmış. Havalimanları ele geçirilmiş ve boğaz köprüleri tutulmuş bir halde. Buna rağmen korkmadan, çekinmeden “yiğit bir duruş” sergiledi.
Cumhurbaşkanımızın bu duruşu sayesinde ülke büyük bir felaketten kurtuldu. Öyle bir hal oluştu ki Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi artık ülkenin kaderi haline geldi. Böylesi bir lidere sahip olduğumuz için ne kadar şükretsek azdır. Mazlumun umudu ama zalimin de bir numaralı düşmanı haline geldi. Biz dualarımızla birlikte liderimizin her daim yanındayız.
O gece akıtılan bir damla kanın dahi hesabını soracağına inancımız tamdır. FETÖ ile mücadelesinde takındığı tavır ve gittiği yola güvencimiz bakidir. Bu mücadelesinde rabbimiz kendilerine yardım eylesin. Gücüne kuvvet vererek ferasetini artırsın.
“Devlet Bahçeli: Hükümetin Yanındayız!”
Cumhurbaşkanımızdan sonraki bir başka lider ise kuşkusuz Devlet Bahçeli olmuştur. Farklı siyasi parti lideri olabilirler. Hatta siyaseten farklı düşünce ve değer yargıları da olabilir. Bu gayet normaldir. Zaten aynı olsa farklı partilere ve liderlere ihtiyaç duyulmazdı.
Ama mesele devletin bekası olunca tek yürek olunması gerektiğini net bir şekilde bize öğrettiler. Bu kalkışmanın yaşandığı ilk dakikalardan şu ana kadar gösterdiği cesur duruş ile birlikte hükümetin ve cumhurbaşkanımızın yanında yer aldı.
15 Temmuz destanı yazılırken Devlet beyin takdir edilesi duruşuna mutlaka yer verilecektir. Çünkü herkes yaşadığı gibi anılacaktır. Biz Devlet beyin bu duruşunu çok sevdik. Şehitlerimizin aziz hatırasına duyduğu saygıyı takdir ediyoruz. Bu birliktelik bizi umutlandırıyor. Bizi biz yapan değerlere olan inancımızı artırıyor.
Duamız şu ki, Allah böylesi güzel kare ve liderlerin sayısını arttırsın. Çünkü mesele devlet olduğunda gerisi teferruattır.
“Kılıçdaroğlu: 15 Temmuz Kontrollü darbe girişimdir.”
Gelelim Kemal beye. Biraz önce bahsettiğimiz devletin bekası noktasında aynı noktada buluşmayı Kemal Bey de göremedik maalesef. Dediğimiz gibi kişi nasıl yaşar ve nerede durursa öyle hatırlanacaktır.
Yaşanılan bunca acıya rağmen bu meseleye “kontrollü darbe” demek, saygısızca bir tutumdan başka bir şey değildir. 250 şehidin aziz hatırasına yapılan bu saygısızlığı “kontrollü saygısızlık” olarak nitelendiriyorum. Ülkeyi seven ve düşünen bir birey olarak kesinlikle bu söylemi kabul etmiyorum.
Biz ne zaman ortak paydada buluşabileceğiz? Daha ne olması lazım ki, siyasi menfaatlerimizi bir kenara bırakarak devlet aklıyla hareket edebileceğiz? Binlerce gazi, yüzlerce şehit verdiğimiz bu işgal girişiminden daha ağır ne olabilir ki?
Dediğim gibi, şehitlerin ruhunu inciten bu saygısızlığı kabul etmiyor ve şehitlerimiz adına kendilerine geri iade ediyorum…
(devam edecek)