Dolar (USD)
34.75
Euro (EUR)
36.55
Gram Altın
2949.05
BIST 100
9880.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Temmuz 2019

15 Temmuz''un söylettikleri! -2-

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu, budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, Galip et çünkü bu son ordusudur İslam’ın!”

Ne de güzel özetlemiş, Yahya Kemal Beyatlı. Ezanın susmaması için her daim ölmeyi şeref sayan, bu uğurda gazi ve şehit olan İslam’ın son ordusu! Bu dizeleri her okuyuşumuzda; tüylerimiz diken diken olur, içimiz kıpırdar ve ne yapacağımızı bilemezdik…

Zaten içten içe dinleyip imrenirdik. Ve ah çekerdik yıllarca. Keşke o cenk meydanında biz de olabilseydik. Dinlemek yerine yaşasaydık o muazzam anları; ruhumuzu, Rabbimizin rızası için feda edebilseydik… Var mıdır bundan başka şeref sahibi!

Olmadık, olamadık diye yakınıp dururduk. Her daim efsane ve kahraman olarak durdular zihnimizde. Küçüklüğümüzün efsaneleri, büyüdüğümüzde kahraman olarak durdu bir köşede. Örnek aldığımız, onlar gibi olabilmek için can attığımız aziz ve şanlı neferlerdi…

“Bana dua edin, size icabet edeyim. (Mü’min, 40/60)”

Kalbimizi ferahlatan, Rabbimizin ayetleri oldu. Bana dua edin, size icabet edeyim diyen bir Rabbimiz var. Bu ayet-i kerimeden güç alarak her daim dua ettik. Rabbimize yalvardık, yakardık. Devletimiz, milletimiz, bayrağımız ve dinimiz için yakarışlarda bulunduk. Hamdolsun ki, bize bizden daha yakın bir Rabbimiz var.

Yıllar yılları kovalayıp durdu. Ettiğimiz dualara icabet eden Rabbimiz, bize bir daha nefes aldırttı. Bizleri, şehitlerimizin şanlı hatıralarına, kahramanlarımızın şahadetine şahit olma şerefine erdirdi. Öyle bir şahadet ki, asırlar sonrasında dahi ayakta alkışlanacak bir duruş örneği oldu.

Çok farklıydı bu seferki şahadetimiz ve şahitliğimiz…

Önceki kahramanlarımızın mücadele ettiği düşmanlarımız; farklı dilden, ırktan ve dindendi. Kimi zaman İngiliz’di kimi zamansa Fransız veya Rus. Bazen de Yunan… Ama her zaman bizden farklılardı. Bize benzeyen, bizden olan pek kimseler yoktu. Ondan dolayıdır ki, rahatlardı. Hem de çok rahat. Düşman da belliydi hedef de…

Bu sefer karşımızda İngiliz, Fransız, Alman, Rus veya Yunanlı yoktu. Direkt bize benzeyen ve bizden gözüken alçaklar vardı. Değerini giydiği üniformadan alan, sonrasında ise kendini 1 dolara satan vatan hainleri…

Bir başka farklılık ise şuydu, “er meydanı” yoktu. Tarih sayfalarında müşahede ettiğimiz cenk meydanları dahi yoktu. Gerçi ne vardı ki… Düşmanın “ar, namus, şeref ve haysiyet” gibi kavramlardan uzak olduğunu biliyorduk. Bu kavramların çoğunu hiçbir düşmanda beklemek yakışı kalmazdı elbet. Ama bunların bizden gözükmesi büyük bir plan ve projenin ürünüydü…

(devam edecek)