15 Temmuz'un 14 Mayıs'ı
14 Mayıs 1950…
14 Mayıs 2023…
73 yıl sonra…
Yeni atılımın eşiğinde Türkiye…
Demokrasinin vaz geçilmezi çok partili sisteme 1950’de
geçildi.
1946’da da seçimler yapıldı ancak “açık oy, gizli sayım” ucubesiyle demokrasinin canına okudular.
Şu 73 yıllık
zaman diliminde pek çok badireler atlatıldı…
Darbeler, muhtıralar, ekonomik, siyasi buhranlar, anarşi
ve terör birbirini takip etti.
15Temmuz, bu melanet kumpasının en son halkalarındandır.
40 yıldır terörü Türkiye’nin başına musallat edenler,
şimdi ülkeyi teröre entegre ederek teslim etme planlarını devreye sokmuş
durumdalar.
Teröre entegre
olmak…
Terör örgütleri, öylesine cüretkâr ki, Türkiye’nin
geleceğini tayin edeceklerinden, teröristleri serbest bırakacaklarından,
kamudan uzaklaştırılmış terörle
iltisaklıların görevlerine iade edeceklerinden, Türkiye’yi “özerk yönetim”
adı altında böleceklerinden bahis açıyorlar.
Legal ve illegal yapıları bir araya getiriyorlar.
Terör örgütlerinden; PKK ile Kürtleri, FETÖile
dindar-muhafazakârları eşitleme çabasındalar.
“Kürt sorununu
Meclis’te çözeceğiz.” ifadesi de bu propagandanın bir uzantısıdır.
Kökü kurutulmakta olan terör örgütlerini güçlü gösterme,
böylece halk üzerinde hakimiyetkurmafaaliyetleri
alenileşmiş durumda.
Bu münasebetle 14 Mayıs
2023 seçimleri, sadece Türkiye için
değil, bölge ve dünya siyaseti
içinde hayatidir.
Emperyalistler için de dönüm noktası olacaktır.
Nasıl olmasın
ki?
Doğu Akdeniz-Libya, Eğe, Afrika, Karadeniz-Ukrayna,
Kafkasya-Azerbaycan-Gürcistan- Ermenistan ve Asya’nın geleceği 14 Mayıs
seçimleriyle şekillenecek.
Türkiye,
konumunu muhafaza edebilirse Batı’ya
sıkışmış emperyalist dünyanın, ekonomik
ve siyasi krizi derinleşecek ve çöküşü
hızlanacaktır.
Bu çöküşü durdurabilmek için terörü aparat olarak
kullanmaktalar.
Teröristleri en üst düzeyde ziyaretlerle, madalyalarla
taltif etmekteler.
Türkiye’de istenilen sonuç” elde edilemezse doğrudan
müdahale edebileceğinden bahsediliyor.
Çok
endişeliler…
Bir zamanlar endişelerini “genç subayları” üzerinden
açıklıyorlardı, şimdi ilk ağızdan açıklamak zorunda kalıyorlar.
Türkiye’nin kat
ettiği mesafe bundan da anlaşılabilir…
Son 10 yılda yapılanlar bile mücadelenin çetinliğini
göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
2011 seçimleri sonrası Uludere provokasyonu,
7 Şubat 2012 MİT Başkanı ve Başbakan’ı tutuklama
girişimi,
27 Mayıs 2013
Gezi Darbe Girişimi,
17-25 Aralık 2013 Emniyet Darbe Girişimi,
6-8 Ekim 2014
Kobani (Aynel Arap) katliamı
7 Haziran 2015 seçimleri sonrası 10 Ekim Gar Katliamı)
1Kasım 2015’te yenilenen seçim sonrası 2 Kasım’da FETÖ
yayın organı Nokta dergisinin “ Türkiye’nin
iç savaşı başlıyor.” manşeti…
Ve,
2016’nın İlkbaharına kadar süren çukur terörü…
15 Temmuz’da
işgal girişimi…
Bitmedi;
24 Temmuz 2018 seçimlerinden sonra Ağustos’ta da ekonomik
saldırı başlattılar.
Şimdi;
Türkiye’yi
teröre entegre etme telaşındalar….
Joe Biden16 Aralık 2019'daNew York Times'ın hazırladığı TheWeekly
programında: "…Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak
olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında
sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli." Burada tabii ki “Kürt nüfus”tan kasıt: terör örgütü
PKK’dır.
“Meclis’te çözmek”ten
bahsedenler bu yapının uzantıları olduklarını artık gizleme gereği bile
duymuyorlar.
Cesaretleri ABD’den
“Darbe ile değil,
seçimle." diyerek de darbeciliğini tersinden açıklamış oluyordu.
Emperyalizmin tetikçileri emirleri harfiyen yerine getirmek
için kendilerini telef ediyorlar.
Türkiye’nin aleyhine her şeye gözü kapalı talipler.
Etnik, mezhebi
her türlü rengi, çatışma aracı yapma peşindeler.
Seçim bürolarına ateş açılması, faillerin bunu Atatürk için yaptığını, cesur olunması
gerektiğini söylemeleri, seçim sonrasında da yıkıcılığın yığınaklarındandır.
Endişeli
emperyalistler…
"Özellikle de Doğu Akdeniz'deki petrol faaliyetleri
gibi uğraşması çok uzun süren birçok diğer konu… Ama cevabım şu; evet endişeliyim."
Durmak yok
endişelendirmeye devam…
15 Temmuz zaferiyle 14 Mayıs aynı…