15 Temmuz’a Nasıl Bakmalıyız?
15 Temmuz bu topraklarda yüzyıllar boyunca barış ve huzura damgasını vurmuş Metehan’dan günümüze kadar gelen bir kurumsallığa sahip ve Peygamber (sav) övgüsüne mazhar olmuş Türk Silahlı Kuvvetlerinin ayağına vurulmuş prangadan kurtulduğu gündür.
Bu Millet yakın tarihimizde Anadolu Selçuklularının Moğol istilası ve Yıldırım Bayezid’in Timur’a yenilgisi sonrasında ve nihayet Kurtuluş Savaşımızda yedi düvele karşı verdiği kurtuluş mücadelesini yedi düvelle birlikte bizden görünümlü işbirlikçi fesat komitesine karşısı bu kez 15 Temmuz’da vermiştir.
15 Temmuz “Milletimizin gaflet uykusundan uyanış, silkiniş ve tekrar şahlanma iradesine mâni olmak isteyen Derin Yapı ile İslami görünümlü, içimize ‘bizdenmiş gibi’ enjekte edilmiş kökü ve kumandası dışarda olan yapıların, yabancı istihbarat örgütlerinin desteği ile gerçekleştirmeye çalıştığı menfur ve hain bir darbe girişimidir. Alçakça bir kalkışmadır.”
15 Temmuz bir milattır.
15 Temmuz Türkiye’nin emperyalizm karşısında tam bağımsızlığının ilk adımıdır.
15 Temmuz kan ve gözyaşına mahkûm bırakılmış İslam Milletinin kurtuluş umudu Türkiye’nin liderliğinin tescillendiği bir tarihtir.
15 Temmuz Milletimize yüz yıllardır tuzak kurmuş, dış destekli, devşirilmiş münafık hainlerin menfur teşebbüsünü engellemek ve milli iradeyi yok sayan anlayışa son vermek için sokaklara dökülmüş, şehit olmuş, gazi olmuş veya ol(a)mayan kardeşlerimizin şahlanışının simgesidir.
15 Temmuz gecesi sokaklara çıkamayan, hain girişimin yanında fiilen olmasa bile evlerinin, dairelerinin, yurtlarının, meskenlerinin perdelerini kapatıp hainlere örtülü destek veren, milletimizce hainlere karşı verilen şanlı ve şuurlu mücadeleyi geriden seyretmeyi tercih eden ama “İslam ve milli şuur” söylemlerinden de geri durmayan herkes, iman ve idrakini masaya yatırmalı ve bu söylemlerinde “ne kadar samimi ve ne kadar hakiki” olduklarını sorgulamalıdırlar.
15 Temmuz Müslümanlara bir tokat olmuş ve Müslümanların içinde nifak ehli, Nifak ehli içinde de Müslümanlar kalmayacak şekilde bir ayrışmaya fırsat vermiş turnusol kağıdıdır.
15 Temmuz sonrası Nifak ehli o gün habis bir ur misali içimizden atılmış ve geriye saf ve masum iman ehlinin kalmasını sağlamış bir dönüm noktasıdır.
15 Temmuz emperyalist darbeci zihniyetin işbirlikçileri ile gerçekleştirdikleri darbelerin deşifre olmasını sağlamış ve darbeci zihniyetin tüm umutlarının gömüldüğü bir süreç olmuştur.
15 Temmuz darbe kalkışmasını örtbas etmeye çalışanlar, bunun bir tiyatro olduğunu iddia edecek aymazlığa bürünenler imanlarını ve milli şuurlarını sorgulamalıdırlar.
Bugün Ayasofya’nın yeniden ibadete açılarak Müslümanların hizmetine tahsis edilmesinin gücü 15 Temmuz gecesinde gizlidir.
Dikkat edilecek olursa 15 Temmuz’dan sonra terör olayları aniden durmuştur. Suriye’de oluşturulan terör koridoruna hançer sokulmuştur. Emperyalist güçler 15 Temmuz sonrası prangalarından kurtulan TSK’nin dirayetli operasyonları sayesinde bölgeden ayrılmak zorunda kalmışlardır.
15 Temmuz iman ve küfrün mücadelesidir. 1876'da İttihat ve Terakki'nin kurulmasıyla başlayan bir hadisedir. Türklerin hâkimiyetini kırmak için yapılmıştır. 15 Temmuz’da bu kadim millet sadece içimizden çıkmış bizden görünümlü münafıkları değil işte bu küfür mücadelesinde taraf olan tüm sistemin yerle bir edilmesinin tarihi dönemecidir.
15 Temmuz ve !5 Temmuz gibi adlandırılan tüm darbe girişimlerini kökünde kurutmanın yolu bakış açımızı değiştirmekten geçer. Bizler olaylara bakış açımızı değiştirmezsek, medyanın bize pompaladıkları dışında bir şey anlayamayız. Ve ileride belki de daha kanlı 15 Temmuzlara maruz kalabiliriz.
Silahlı gücü elinde bulunduranlar her daim potansiyel bir tehditti. Bu yüzden devletin işleyişi milli ve manevi duygularımız üzerine bina edilmeli, Kuran ve Sünnet yolundan asla taviz vermemeliyiz.
Öncelikle kendi ülke sınırlarımız içerisinde sonrada sınırlarımızla irtibatlı komşu ve kardeş ülkelerde kardeşlik duygu ve düşüncelerini hâkim kılacak uygulamaları öne almalıyız. Birbirimizi eleştirmemeli, tenkit etmeliyiz.
Çünkü unutmayınız Enfal Suresi 46. Ayeti Kerimede Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır;
“Allah ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız ve zaferi elden kaçırırsınız. Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenleri sever.”
Yüce Allah bu millete bir daha başka 15 Temmuzlar göstermesin.
Kalın sağlıcakla…