Dolar (USD)
35.37
Euro (EUR)
36.40
Gram Altın
3039.31
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Temmuz 2020

15 Temmuz zaferi Ayasofya’yı da hürriyetine kavuşturdu

Dört yıl önce bu millet tam anlamıyla gövdesini siper ederek çıplak elleriyle tankları durdurarak bir zafere ulaştı.

O gece tarihin seyri değişti.

15 Temmuz öncesi ve sonrası olarak tarihi yeniden ele almak gerekiyor.

10 Temmuz 2020’de Danıştay Onuncu Dairesinin Ayasofya’yı tekrar camiye çevirme kararına istinaden Cumhurbaşkanlığı 2729 sayılı kararıyla Ayasofya’yı Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alıp Diyanet İşleri Başkanlığı’na devretmesi Millî iradenin tecellisidir.

Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesine üzülenlerin pek çoğunun 15 Temmuz’da halka kurşun sıkanların alkışçıları olmaları durumun ciddiyetini anlatmaya kâfidir.

Ayasofya her şeyi ile semboldür. Onun başına gelenler aslında bütün mazlum coğrafyanın da başına gelmiştir.

Türkiye’yi eline vurup ekmeğinin alındığı bir ülke konumundan çıkmasını istemeyenler Ayasofya’nın zincirlerinden kurtulmasını da istemeyenlerdir.

Türkiye’yi şiddet sarmalında darbelere hazır halde tutmak isteyenler, Ayasofya gibi Sultanahmet Camii’nin de müzeye dönüştürülmesini istiyorlar. Bu kadar arsız ve cüretkârlar…

15 Temmuz tam anlamıyla eşsiz bir zaferdir. Coğrafyanın kaderini değiştirmiştir.

Ayasofya’nın başına gelenler Azerbaycan’ın da başına gelmiştir.

“ Tarihimiz danıldı

Uydurma tarih ile kimliğimiz anıldı.

Öz kökünü bilmeyen gözü küllü bu millet

Zamanın yollarında her adımda yanıldı.

Uydurma tarih bizi annemizden ayırıp

Yad anneden alınmış kundakta kundakladı

Özümüz lahladı.

Bu halkın tarihini düz bildiren düz yazan

Tarih kitaplarında örümcek ağ bağladı.

Kime diyek derdini, bu devranın, bu günün?

Vazifeye sümsünen,

Vazife kürsüsünün

Birinci pillesinde merkezden nohtalandı.

Erkekliği vardısa, bu anda ahtalandı.

Yürekteki cesaret.

Merdanelik,

Deyanet,

Çiğnendi,

Yağmalandı.

Cesur geçmişimizden üzüldü ellerimiz.

Şeref bildik özgeye kul olmağı, yoksa biz?

Her türlü zulmü yuttuk.

Köleliği kazanıp erkekliği unuttuk.

Vicdan, düzlük, hakikat sürgün oldu bu yerden.

Yaltaklık ve ihanet silahını yağladı.

Cesaret kılıcının ağzı düştü keserden,

Kabzasında, kınında örümcek ağ bağladı.

Dilimiz yasak oldu.

Ruhumuz kalbimizde ebedi tutsak oldu.

Ruhsuz yaşadıkça biz,

Vicdanımız, aşkımız,

Yüzümüze ak oldu.

Biz böylece yaşadık, yaşamadık, süründük,

Emelimizde değil, sözümüzde göründük.

Ruhumuz kan ağladı,

Cami kapılarında örümcek ağ bağladı.

Hakikat dile geldi.

Dilde ilişti kaldı.

Hakikatin üstüne yalanlar gölge saldı.

Savaşmadık, barıştık.

Biz “Azatlık” adlanan bir uydurma masalla

Ölen düşüncelere kalbimiz yas sağladı.

Hakikati demekten öyle korktuk.

Akılla

Hakikat arasında örümcek ağ bağladı.”

Azerbaycan’ın Milli Şairi Bahtiyar Vahapzade “ CAMİ KAPILARINDA ÖRÜMCEK AĞ BAĞLADI" şiirinde böyle diyor. Sovyet işgalindeki ülkesinin durumunu anlatıyor.

16 Haziran 1950’de ezanın aslına göre de okunabilmesine imkan sağlayan değişiklik 27 Mayıs 1960 cuntasının darbe gerekçesi sayılmış, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilmiştir.

“ Dine saygılı olmak” en büyük tehdit olarak algılanmıştır. Sadece parti tüzüğünde “ dine saygı” ifadesi bulunduğu için Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılmıştır.(1925)

Sultan Ahmet Camii’nin şeflik döneminde kışla olarak kullanıldığını herkes biliyor.. Hayvanların bağlandığı demir halkaların hala yerlerinde durduğunu 1990’da gözlerimle gördüm.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir’de Erzurum bölümünde Ulu Cami’nin “askeri ambar olarak kullanıldığından bahsediyor. Şu ifadeleri dikkat çekici: “ Erzurum’daki Ulu Cami’yi gezerken, o zamanlar askeri ambar olarak kullanılan bu binayı dolduran meşin kokusunu bile bana duyurmayan bir heyecan içindeydim. Üzerine bastığım bu taşlara değen başları, onların kaderini, uğrunda yoruldukları şeyin büyüklüğünü düşünüyordum.” (1985 İstanbul, MEB Basımevi, s.51,52)

Millî iradenin tecellisi 15 Temmuz ve Ayasofya’dır.