15 Temmuz ve Vesayet
Tarihin pek çok döneminde ve dünyanın pek çok yerinde mevcut yönetimi devirmek ve yönetimi ele geçirmek amacıyla farklı yöntemlere başvurulmuş, onlardan bir tanesi de darbe olmuştur. Aynı durum Türkiye için de söz konusu olmuş, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de de çeşitli darbe ve muhtıralar yaşanmıştır.
Türkiye’de askeri darbeler, imparatorluktan cumhuriyete
miras kalan bir gelenektir.Osmanlı padişahlarının 3’te biri askerin
müdahalesiyle tahttan indirildi . İlk isyan Fatih Sultan Mehmed’e karşı
Edirne’de yapıldı.ilk modern darbe
30 Mayıs 1876 , Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesiyle
sonuçlanmış bir hükûmet darbesidir.
Osmanlı Devleti ve
Türkiye Cumhuriyeti’nde gerçekleşen darbelere, genel olarak halk tepkisiz
kalmıştır.
15 Temmuz, tarihimizdeki öbür darbeler gibi değildir. Sultan
Aziz’in tahttan indirilmesinden 12 Eylül’e kadar bütün darbeler “askeri”
niteliktedir; bir grup subay ya da ordu kendi akıllarınca “vatanı kurtarmak”
için idareye el koymuşlar veya buna teşebbüs etmişlerdi.
Cumhuriyet tarihimizdeki ilk
darbe 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşmiş, ikinci darbe 12 Mart 1971
sırasıyla 12 Eylül 1980 askeri darbe ve
bunlardan ayrı olarak 28 Şubat 1997 de verilen muhtıralar ile hükümet
düşürülmüş, 27 Nisan 2007 tarihindeki
e-muhtıra karşısında AK Parti hükümetinin kararlı tutumu sayesinde hükümet
düşmemiş, siyasi yasaklar getirilmemiş, demokrasi askıya alınmamıştır. Ancak
ülkede siyasi, sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan ciddi sorunlara sebep
olmuştur. En son darbe kalkışması ise 15 Temmuz 2016’da oldu. 15 Temmuz
gecesinde yaşanan darbe girişimi ile de hiçbir düşmanın ve düşman devletin dahi
cesaret edemediği ve başvuramadığı bir alçaklığa başvurulmuştur.
Meclis’in bombalandığı, Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığı,
gencecik insanların öldüğü, örneğini hiç görmediğimiz, hiç yaşamadığımız, bir
daha da yaşamamayı dilediğimiz korkunç dehşetli bir cuma gecesiydi.
Tarihimizdeki en kanlı darbe olduğunu söyleyebiliriz.Fetö
yapılanması “mistik bağımlılık “ psikolojisiyle yapılandırılmış elamanları ,bu
örgütün darbe teşebbüsünde yaptıkları ,önceki darbelerde hiç görülmemiş
vahşetler yaşattı : “Akıncı Üssü’nden havalanan F-16’ları kullanan pilotlar
kalabalık insan gruplarının üstüne bilgisayar oyunu oynar gibi ateş yağdırdılar.”
15 Temmuz sadece darbe geçmişimiz değil, askerî tarihimiz
bakımından da bir dönüm noktası oldu. Zira o güne kadar meydana gelen darbe
girişimlerinde, ihtilâllerde, başkaldırma vesaire gibi gayrımeşru kalkışmalarda
halka tek bir el olsun kurşun atılmamış, millete ait binalar ve hele Meclis
bombalanmamıştı! Halk, yine o gece tarihte ilk defa olarak darbeye fiilî olarak
karşı koydu, bu uğurda canını verdi. Ülke genelinde 249 sivil, asker ve emniyet
mensubunu şehit ettiler.
Türkiye demokrasisinin önemli mihenk taşlarından birinin
yerine koyulduğu o gece ,Türkiye’de ilk kez halk bir darbe girişimine kelimenin
gerçek anlamıyla “Etiyle, kemiğiyle, bedeniyle” karşı koydu.
Evinden, sofrasından, yatağından, anne ve babasından
,çocuğundan ayrılıp sokağa fırlayan yüz binler; tanklarının, toplarının,
helikopterlerinin önüne yattı. Mermiye göğsünü uzattı.
Demokrasi tarihimize kara leke olarak geçen 15 Temmuz
darbesinin altıncı yıldönümü…
Kanlı gecesinin sabahında tüm ülke tek yürek olmuştuk. Halk,
omuz omuzaydı..Partiler, omuz omuzaydı..
Siyasetçiler, omuz omuzaydı..Sivil toplum kuruluşları, omuz
omuzaydı.
Tüm bu güzel sonuca rağmen Mehmet Akif Ersoy’un; “Cenabı
Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın” dileğine bizde “Cenabı
Allah bu millete bir daha böyle bir darbe yaşatmasın” temennisiyle katılıyoruz.
Zeynep Alkış