15 Temmuz turnusolü
Değerli okurlarım nerede ise her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor. Ak kara ve renk cümbüşünün tüm tonları açık seçik önümüzde. Akledenler için bir sorun olmasa da aklını kiraya verenler ya da çevirim dışı kullananlar için ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha müşahede eyledim.
Dün 15 temmuzun seney-i devriyesi idi. Turnusol kullanarak
bakıldığında hadimler ve hainler öyle berrak bir görüntü veriyordu ki, ağır kaçmasa görmemek için sadece ve sadece
devlet ve millet düşmanı olmak gerekir diyeceğim.
Ne menem bir şey ki
bu, tutanın tuttuğu yerden kendini haklı
çıkartacak bir yönü yolu var.
Ulusal yayın yapan bazı gazetelerde bu önemli gün ve gece ile
ilgili bir habere rastlamazken bazı gazeteler ise ipe un sererek okurlarının
beyinlerini ütüleme görevi görmüşler.
Çok şükür ki, yerli
ve milli basın meseleyi enine
boyuna tartışmaya açtı da milletimizin hafızasında taptaze duran yaşanmışlıklar
bir kere daha tazelenerek birlik ve
bütünlük hamurumuz yeniden kıvam buldu.
Son yıllarda dikkatimi celbeden TRT bir kez daha ben yerli ve milliyim diyerek
MAHREM -1 ve 2 belgeseli ile gönlümde kurduğu tahtı hakkettiği yerde sabitledi.
Senaryo yazarından oyuncularına ve tabi en başta da yöneticilerine kalbi
teşekkürleri mi sunuyorum.
Yerlilikse yerlilik.
Millilikse millilik.
Gençlik yıllarımda temiz kalpli milletimizi vaazları(!) ile
göz yaşına boğan zâhiri ile âdem zannettiğim
bu münafığı, üniversite yıllarımda samimiyetsiz bulmuş ve özellikle28
şubat post modern darbesindeki tutum ve davranışlarından dolayı da zaten
güvenilmez olarak addedip hiçbir yakınlık kurmamıştım.
Bu halime bugün şükredenlerdenim.
Dinimizde hüküm zahire olduğu için elbette aldattıkları olmuştur.
Ancak bugün hâlâ güttüğü gayeyi gaye, gittiği
yolu yol olarak görenler için aldanıyorlar diyemeyeceğim.
Ya aklından noksan ya da hain emellerin piyonları
olarak yaftalayacağım.
Bu alçağın arkasında kaya gibi duran ABD Avrupa ve onların yerli işbirlikçileri her
herzeyi açık seçik gözlerimizin içine
baka baka yiyor. Utanma arlanma duyusu dumura uğradığı için olsa gerek
gösterilen her türlü bilgi ve belgeyi tükürükleri yağmur zannedenler gibi kabullenmişler.
Allah müstehaklarını verdi ve inat edenlerin ocakları söndü
yuvaları dağıldı ve gâvurlardan medet umacak kadarda alçaldılar ve alçalmaya
devam ediyorlar.
Esfelesafiline kadar yolları var.
Medyayı kirleterek soysuzlaştıranların borazanına uyarak
hayal tacirliği yapanlar daha çok bekleyecekler.
***
Küba
sevdalıları
Küba ile kalkıp Küba ile yatan ve hatta kafayı bozan solcu kardeşlerimizden tık yok.
Küba efsanesinin sonuna geldiğinin işaret
fişekleri ha bire atılırken bu
kardeşlerimizden de birkaç kelime veya cümle beklerdim.
Komünizmin insanlığa verdiğini iddia ettiği huzur ve rafah
son kalıntı ülkede her geçen gün biraz daha azalıyor. Halk günlerdir sokaklarda
açız açız diye bağırıyor ve en kötüsü de Amerika gibi bir gavurdan medet
umuyor.
Böyle giderse yoldaşlarınız birbirlerinin etini yiyecekler.
Huzur nerede?
Refah nerede?
İnsanlık nerede?
Hakça paylaşım ve yoklukta eşitlik nerede?
Nerede nerede nerede…
Sor sorabildiğin kadar.
Hiçbir tanesinin cevabi olumlu değil.
Pandemi sürecinden önce gidip görmek istemiş ama bir türlü
gidememiştim. Aslında gidip görmek gerekirdi bu örnek ülkeyi ama olmadı işte.
Nasip olursa şartlar elverdiğinde Küba hala yerindekalırsa gidip ziyaret etmek isterim.
Yokluk paylaşımının sonuçları ve insanların
çaresizlikten yapabildiklerini yerinde
görmek isterim.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.