15 Temmuz, S 400’ler, Suriye, Akdeniz… üzerine
15 Temmuz, S 400’ler, Suriye, Akdeniz ve daha da uzatabileceğimiz konulara toplu olarak bakmak aslında pazzılın parçalarını yerlerine yerleştirerek fotoğrafın tamamını görmek açısından ufuk açıcı olacaktır. Yoksa her parçayı tek tek incelemek kafa karışıklığı oluşturmaktan öteye geçmez.
O nedenle hayatımız dâhil, olup biten her şeyin öncesine-sonrasına, önüne-arkasına, gelmişine-geçmişine bakmadan hüküm vermemek gerekir. Her zaman bütünü görüp ona göre hareket etmek ona göre davranmak ona göre karar ve hüküm vermek gerekir.
Niye bu girizgâhı yapıyorsun diye soracaksınız? Çevremde konuşulanları, eş-dostun yorumlarını, sosyal medyadaki tartışmaları gözlüyorum. Olup bitenlere bakıyorum herkes kendi bakış açısından, algılarından, çıkarlarından, menfaatlerinden, ideolojisinden, hayat tarzından bakarak hüküm veriyor.
Halen 15 Temmuz’a tiyatro, atılan bombalara bakmadan, sağanak haline yağan mermileri göz ardı ederek masumiyet tiyatrosu oynayanlar var. Eş-dost akraba çevresinde, konu komşu çevresinde, uzak-yakın tanıdığı üzerinden bakmakla çözülemeyecek olaylar.
Türkiye’nin yakın dönem olayları gözümüzün önünde olmasına rağmen idrak etmede, çözümlemede anlamada o kadar aciz kalıyoruz ki. Önce bu durumu çözmemiz gerekir. Önce olayların gelişimini, zincirini, zincirin halkalarının nereye uzandığını görmemiz gerekir.
15 Temmuz’u görebilmek için, Hendek olaylarını, hendek olaylarını görebilmek için, Suriye’yi, Suriye’yi görmek için Akdeniz’i, Akdeniz’i görmek için Kıbrıs’ı, Kıbrıs’ı görebilmek için Irak’ı, Irak’ı görebilmek için Orta Asya’yı, Orta Asya’yı görebilmek için, Rusya’yı, Rusya’yı görebilmek için Çin’i, Çin’i görebilmek için Hindistan’ı, Hindistan’ı görebilmek için İngiltere’yi, İngiltere’yi görebilmek için
Aynı şekilde siyasetteki gelişmeleri de aynı zincirlemeler ışığında bakılmalıdır.
Şu bir gerçektir; 100 yıl önce dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgede bir düzen kurulmuştur. Her ne kadar bu düzenin içinde etkin bir oyuncu olmamıza rağmen etkin bir senaryo yazarı olamadık. 100 yıldır yazılanların iyi birer oyuncusuyduk.
Ama artık yol ayrımındayız. Ya bölgedeki rolümüzün senaryolarını kendimiz yazacağız, ya da 100 yıl daha İngiltere’nin ABD’nin, Yahudi’nin, Vatikan’ın senaryosunda figüran olmaya verilecek rollere göre oynamaya devam edeceksiniz. Ya da oyunculuktan atılacaksınız.
Aslında 15 Temmuz Darbe girişimi de, S-400’lere karşı takınılan tavırlar da, Akdeniz’de arama ve sondaj gemilerimize karşı takınılan tutumlar da, Suriye’deki olaylar karşısında bize yönelik tavırlar da, Türkiye’nin siyasette, ekonomik alanda ki sıkıntılar da 100 yıl önce kurulan düzenin bir 100 yıl daha gitmesini isteyenler ile bu düzene karşı olanların mücadelesidir.
Tüm bunlara karşı Türkiye’nin yanlış mücadelesi geri dönülmez hataları beraberinde getirecektir. Türkiye’nin en yumuşak karnı siyaseten belirsizlik yaşadığı dönemlerdir. İktidarların güç kaybettiği, yeni oyuncuların ortaya çıktığı dönemlerdir. Böyle dönemlerde kimisi yaptığı hatalara bakmaksızın yerinde kalmak için tavizler verir, kimisi de iktidara gelmek için tavizler verir. Ülkelerin 100 yıllık geleceği bu dönemlerde satılır veya alınır.
Onun için milletin emperyalist işgale karşı 15 Temmuz’da gösterdiği şanlı direniş, üç gün sürecek siyasi iktidarlar için heba edilmemelidir. Siyasetende de, ekonomik olarak da, ticari olarak da, sosyal olarak da, iç ve dış politik adımlar olarak ta 15 Temmuz’da milletin gösterdiği şanlı direnişin benzerleri devam etmelidir. 15 Temmuz ruhu asıl S-400’lerin ötesinde kendi savunma sanayimizde, kendi ekonomimizde, siyasetimizde devam etmelidir.
Bugün 15 Temmuz’un Üçüncü yıl dönümüdür. O gecenin direniş ruhu, o gecenin milletin feraseti devam etmelidir. 15 Temmuz’un her yönü ile muhasebesi tekrar tekrar yapılmalıdır. 15 Temmuz FETÖ kundakçılığında bir yangındır. Bu yangının yaraları kanatılmaya devam edilmeden hızla sarılmalıdır.
Kalın sağlıcakla…