15 Temmuz: Önce Vatan
‘’Yalnızca Türkleri
değil, onların tarihini de yenmek gerek” diyordu General Michail Grigor
Cernayev. Bugün de “duygularına ve beyinlerine hükmetmek” gerek diyorlar.
Başından beri amaçları; direncimizi kırmak, ruhumuzu teslim
almak ve bizleri vicdanlarımızın önünde küçük düşürmekti. 15 Temmuz’da yapılmak istenen buydu.
17 Mayıs 1860 yılında Paris'te kurulan ve dünyaya Yahudilik
propagandası yapmak için faaliyet yürüten ancak gerçek niyetleri ülkelerin
yönetimlerini ele geçirmek olan Alliance Israelite Universelle okullarının
hemen ardından FETÖ okulları devreye sokuldu.
Alliance okullarından
mezun olanlar nasıl ki Abdülhamid Han’ı tasfiye ettilerse FETÖ okullarından
mezun olanların da Erdoğan’ı tasfiye etmeleri istendi.
1924 yılından beri ülke değerlerine, medeniyete, tarihe ve
Müslüman kimliğine yabancı nesiller yetiştirmekle vazifelendirilmiş Amerikancı,
pozitivist eğitim sistemi de FETÖ’nün işini oldukça kolaylaştırdı.
“İnternational School” ismiyle İngiliz okulları açan FETÖ,
Müslüman Anadolu insanının dini duygularını sömürerek İngiliz Amerikan
kültürüne hizmet eden aşağılık bir düzenin aparatı oldular.
Bu ülkenin okullarını
karargâh gibi kullandılar. Eğitim sisteminin zayıflığından istifa edip
çocuklarımızdan bir fedai ordusu kurdular.
Anlayacağınız üç yüz yıldır sadece Türkleri değil onların
tarihini, değerlerini, inançlarını ve kültürlerini yıkmak için ne gerekiyorsa
yaptılar.
İlkokul mezunu aptal
bir adamı elli yıl içerisinde seksen ülkede darbe yaptıracak güce eriştiren
küresel oligarklar haliyle aynı şeyi ülkemizde de yaptırmak istedi.
Ne vakit
ayaklarımızın üzerinde durmaya çalışsak Gladyo marifetiyle vatanımız üzerinde
plan yaptılar.
Bakınız, 2016
yılından beri FETÖ’nün eğitim ayağını hiç konuşmadık. Beş yıldır, resim
sergileri, filmler, belgeseller, konserler vs hemen her türlü etkinlikler
yapıldı ancak kimse FETÖ’nün okullarımızı nasıl kullandığını konuşmadı.
“Nerede hata yaptık” sorusunu maalesef kendimize soramadık. Şayet
sorgulamaya eğitimden başlamış olsaydık eğitimi daha milli daha sağlam bir
zemine oturtma şansımız olurdu.
Türkiye, sadece son 10-15 yılda Gezi kalkışması ve ardından
gelen 17-25 Aralık darbe teşebbüsünden sonra en şiddetli operasyonu 15 Temmuz
gecesinde geçirdi.
Küresel tefeci
sistem, Gezi’den beri aktif olarak sahaya sürdüğü bir CIA imalatı olan FETÖ
eliyle ülkemizi topyekûn işgal etmeye yeltendi.
O gece bu ülkenin evlatları ülkelerinin işgaline geçit
vermedi. Söz konusu vatan olduğunda gözü hiçbir şey görmeyen milletimiz çok
şükür 15 Temmuz’da da canı pahasına vatanlarını korudu.
Ne var ki hala bu
işgal teşebbüsünü savunan, FETÖ’yü masum gösterip Erdoğan’ı suçlu ilan etmeye
yeltenen vatan duygusunu yitirmiş, işgalci güçlerin aparatı olmuş kesimler var.
O yüzdendir ki hep ifade ediyoruz; bu vakitten sonra bu
toprakların geleceğinden ümit kesenlerle, çözümü Washington’da, CIA
ofislerinde, Rothschildlerin malikânelerinde arayanlarla işimiz yoktur.
Bu mesele resim,
şiir, müzik, belgesel ve kurusıkı hamasetle geçiştirilecek bir mesele de
değildir. Evvela neyle karşı karşıya olduğumuzu idrak etmemiz gerekiyor.
Küresel elitler, dün 15 Temmuz’da gereğini yapan
milletimizden hala intikam almak istiyor. Pandemi bunun için bulunmaz fırsatlar
sundu.
Nihai hedefleri insan neslini bozarak bir Tanrı imparatorluğu
tesis etmek olan azgın topluluk bugün bu amaçlarından asla vazgeçmiş değildir.
DSÖ üzerinden ilaç ve
aşı endüstrisini, medyayı, sivil toplum örgütlerini tekelinde tutan bu
topluluğun, “Yeni Dünya Düzeni” projesi hala vahametini korumaktadır.
Bugün pandemi bahane edilerek tüm dünya insanlarını tek din,
tek dil, tek topluluk, tek bayrak altında eriterek yeni bir dünya
kurguluyorlar.
İnsanları adım adım
yeni dünya düzeni dedikleri çizgiye çekiyorlar. Düşünün ibadet etme imkanından
bile yoksun bırakılan Müslümanların sağlık sektörü üzerinden esir alınmak istendiği
bu ilginç süreç henüz sorgulanmıyor.
Daha vahimi sorgulayanlar ihanetle eş tutuluyor.
Oysa küreselciler tüm
dünyaya “15 Temmuz” operasyonu çekiyor. Bu bakımdan vatanseverlere büyük işler
düşmektedir. Unutmayınız, ülkemizi, milletimizi, inancımızı, tarihimizi
korumanın ilk yolu uyanık olmaktan geçmektedir.
Asıl mücadele asıl vatan savunması şimdi başlıyor…