15 Temmuz Maziden İbret 'Atiye Tedbir 2
Öncelikle şunu bilelim ki, İslam ümmeti, hiçbir zaman dışarıdan mertçe saldıran bir düşman tarafından mağlup edilmemiştir. Çünkü İslam ümmeti, ilahi vahyin temsilcisidir. İlahi vahiy, yani Kur'an ve Sünnette “cihad aşkı” ve “şehadet sevdası”nı iman eden müminlerin zihinlerine ve yüreklerine ilmek ilmek nakşetmektedir. Böyle bir nesil, Allah (cc) yolunda öldürülüp şehit olmayı, cana millet bilir. Dolayısıyla ölümün üzerine, gül bahçesine girercesine yürür.
Ashabı kiramın (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) dualarının en başına şehid olma arzusunu koyduklarını biliyoruz. Ebu Eyyub el Ansari (ra) ve onun gibi nice sahabeleri, seksenli yaşlarında binlerce km. mesafeden İstanbul’un fethine yürüten şey bu aşktır. Halid bin Velid (ra) ve nice sahabeleri, ömürlerinin sonuna kadar serhatlerde dolaştıran sevda da budur. Ne ki, Resulullah'ın (sav) vefatından sonra geri kalan iki yüz bin civarında sahabenin (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) ancak on iki bin kadarı Haremeyn’de medfundur. Geri kalanların her birisi dünyanın dört bir yanına dağılmış ve birçoğu da şehid olmuşlardır. Mekke Medine dışında belli olan sahabe kabirlerini saysak 2-3 bin kabir sayamayız.
Bu sebepledir ki, İslam ümmeti genel olarak önce içeriden nifak hareketleriyle yıpratılmış, sonra dışarıdan müdahaleyle mağlup edilmiştir. Düşman İslam ümmetinin o manevi gücünü bildiği için, mertçe ve açıktan bu ümmetle savaşmayı göze alamamıştır. Her zaman ümmet içerisinden işbirlikçi hainler devşirmeyi başarmıştır. Dolayısıyla içeriden nifak hareketleri de hiç eksik olmamıştır. Başta Şia ve Vahhabilik olmak üzere; Babilik, Bahailik, FETÖ, Kesnizanî, Yakup Kadri ve irili ufaklı nice ihanet şebekeleri…
Şimdi 15 Temmuz’dan derslere
devam edelim:
· Dost ve düşmanı tanıma…Dost ve düşmanımızı tanıdığımız zaman, dostumuzla yardımlaşma ve dayanışma içinde oluruz. Düşmanımıza karşı da gardımızı alır, her an tedbirli oluruz. Hatta gereğinde düşmanın dişlerini sökmek, pençelerini törpülemek için harekete geçeriz. Ümmet olarak çobansız bırakıldığımızdan beri adeta dost ile düşmanın yeri değiştirildi. Düşman, içimizden devşirdikleri “ittihat ve terakki” cemiyeti, “masonluk” vb. loca ve mahfiller vasıtasıyla kendisini bize dost, ümmetin farklı ırklardan olan milletlerini de bize düşman olarak göstermeyi başardılar. İşte üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen, hala batasıca batıya “muasır medeniyet” çıbanın baş olan ABD vb. nice düşmanlara “stratejik ortak” diyebiliyoruz. Ama buna mukabil dostlar olarak kendi aramızda birbirimize; “pis Araplar” “hain Kürtler” “barbar Türkler” gibi yaftalar yapıştırabiliyoruz. İşte bunu bize yaptıranlar, içimizden devşirilen hainler veya içimize yerleştirilmiş olan “sebataist” vb. gizli Yahudi ve haçlılardır.
· Ümmet ruhunda canlanma… Bilindiği üzere dâhili ve harici düşmanlar, dışarıdan kâfirler ve içeriden de hainler ve münafıklar, bizim ümmet ruhumuzu zayıflatmak, birlik beraberlik gücümüzü zaafa uğratmak için her zaman iş başındadırlar. El an da çalışmalarına, her türlü, hile ve planlarına sinsice büyük bir titizlik içinde devam etmektedirler ve edeceklerdir. Unutmayalım ki düşmanın bölüp parçalama hamlelerine karşı, ordu ve silahlarla değil, birlik beraberlik, kardeşlik ve ümmet ruhuyla karşı koyabiliriz. Böyle fiziki gücün pek etkisi olmaz. Nitekim son 3 hafta bunu bize çok net gösterdi.
· Yıllardır koyun postu giymiş olan nice kurtların meydana çıkması… Yıllardır bizi stratejik ortaklık ninnileriyle güya uyutmaya çalışan düşmanın kapkara yüzü net bir şekilde ortay çıktı. Dış düşman kadar, içerdeki hainlerin de foyaları ortaya çıktı. Ecdadın, “Domuzdan post, gâvurdan dost olmaz.” Sözü maalesef bir kez daha doğrulandı.
Demek ki, düşman güç ve imkanları çok ama alabildiğine korkaktır. Eğer düşman güçlü olsaydı, yiğitçe savaşın ahlakına uygun mücadele ederdi. Sinsilik ve hinliklerin arkasına saklanmazdı. Ama cesaretin kaynağı imandır. İman olmayınca insan, “haz ve zevklere” tapınır hale gelir. Öldüğü zaman ise bu haz ve zevkleri kaybetme korkusu, ona ölümü kabus haline getirir. Halbuki iman eden bir Mü’min, şehit şerbetini içince asıl o zaman Cennet ve Cemalullaha yani sonsuz haz ve zevklere ulaşacağını bilir. Böyle bir insan Şehit İmam Hasan el Benna’nın şu sloganını çok iyi anlamıştır. “Allah (cc) yolunda şehid olmak, en büyük arzumuzdur.”
· Paralel din projesinin çökmesi… Bilindiği üzere Paralel İhanet Çetesi’nin (PİÇ) “Ilımlı İslam” projesi sadece ümmetin Anadolu topraklarıyla sınırlı değil. 160 veya daha fazla devlette çalışmaları olduğu bilinmektedir. Bunların her okul ve müesseselerinin düşman istihbarat örgütlerinin ofisleri olarak çalıştıklarını bilen bilmektedir. Paralel din, paralel devletten çok daha tehlikelidir. Çünkü ümmetin inanç kotları, iman şifreleriyle oynama ve akideyi dönüştürme çalışmasıdır. Bunda kısmen başarılı olmakla beraber, gereken neticeye varabilmiş değiller. İhanet çetesinin paralel devleti kadar paralel diniyle de mücadele etmek her Müslümanın vecibesidir. Unutmayalım ki işin bu yönünde devletin kolluk kuvvetlerinden çok STK’lara, cemiyet, cemaat hatta fert fert her birimize görevler düşmektedir.
· Küresel zalimlerin 50-60 yıllık hain planlarının çökmesi… İlk defa küresel zalimler yıllardır hazırlığını yaptıkları bir darbe planında başarısız oldular. Suçüstü oldular. Düşünelim ki, son bir asırda bunların başka ülkelerde yaptıkları darbeler yüzlerle ifade edilmektedir. Bunların birçoğunda da sonuca varmışlar. Ama elhamdulillah 15 Temmuz’da onlara yenilginin acısını tattırdık. İnşallah bundan böyle, biz sağlam duruşumuzu devam ettiririz ve yenilme sırası onların olamaya devam eder.
· Müslümanların mali ibadetlerinin kurtarılması… Milli servetin düşmana pompalanmasının durdurulması… Bu hainler, yarım asırdır, Müslümanlardan her yıl milyar dolarlar tutarında; zekât, fitre, kurban, deri, infak, sadaka, burs adı altında servetler aşırıyorlardı. Bu servetleri de büyük oranda küresel, emperyalist zalimlerin hesap ve planları için harcıyorlardı.
· Tarihin en büyük nifak hareketinin iflası… Abdullah İbn Selül’den sonra dünyanın en büyük ve en tehlikeli nifak hareketi, “Pensilvanya İhanet Çetesi” (PİÇ) tir. Allah (cc) a hamdolsun ki bu çete çok büyük bir darbe almıştır. İnşallah küresel boyutta da bu çöküşler devam eder. Bunun için de ümmetçe özel veya tüzel tüm kişi ve kuruluşlara ne görev düşüyorsa, ihmal etmemeliyiz unutmayalım, “SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ.” Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç