Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Temmuz 2020

15 Temmuz, işgal ve darbe

15 Temmuz akşamı başlayan FETÖ saldırısı, cesaret ve feraseti ile dünyaya parmak ısırtan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak’ı ile bu aziz milletin kararlı duruşu sayesinde 16 Temmuz 2016 sabahında püskürtüldü.

Ancak,

15 Temmuz hadisesi için sadece “darbe” diyenlere artık kızıyorum. 15 Temmuz 2016’dan çok önceleri öğrendiğim gerçeklerden yola çıkarak, 15 Temmuz’un Sevr’i gerçekleştirmek için bir işgal hareketi olduğunu iddia ediyorum.

İddia etmek kolay, diyebilirsiniz lakin bu iddia o türden ucuz bir iddia değil, bakanlardan değil, “başbakan”dan duyduklarımı sizlerle paylaşırsam siz de bana hak vereceksiniz. Size söz veriyorum, bu konuda sizi fazla bekletmeden “başbakan” ile yaptığımız görüşmedeki o önemli bilgiyi sizlerle de paylaşacağım.

1967’den beri kollanan, sabırla ve sinsice elemanları devletin kurumlarına yerleştirilen, dünyadaki 58 devletten daha fazla bütçeye sahip kılınan, dünyada 3-5 devlet dışında hiçbir devletin erişemediği ülkelerde okulları açtırılan FETÖ, Türkiye’de askeri darbe yapsın diye kurulmadı.

1960, 1971, 1980, 1997’de olduğu gibi NATO bu ülkede istediği zaman askeri darbe gerçekleştirebildi. Bu yüzden FETÖ gibi uzun erimli ve çok yüksek maliyetli bir yatırım sadece darbe yaptırılmak için kurulup kollanmaz/dı. Anlayacağınız 15 Temmuz’da Türkiye’de FETÖ ile bir darbeden çok fazla bir şey yapmak istediler:

İŞGAL!

Siz ABD’nin dünya siyasetinde dominant olmadan imzalanan Sykes-Picot’nun ilel ebed Amerika tarafından kabul göreceğini mi sandınız? Amerika, İngilizlerle Fransızların kendi menfaatlerine uygun şekilde dizayn ettikleri Türkiye sınırlarını ömr-i billah kabul edeceğini mi sandınız?

O zaman size son bir soru sorayım:

15 Temmuz 2016’daki işgal girişimi milletimiz tarafından püskürtüldükten sonra NATO’da Türkiye’nin müttefiki, Türkiye’nin stratejik ortağı olan ABD, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni parçalamak isteyen PKK’ya (zaten yapmakta olduğu) askeri ve lojistik yardımlarını neden yüz kat, bin kat arttırdı?

Amerika Türkiye’yi bu haliyle bırakmayacaktı (bırakmamak için elinden geleni yapmaya devam da edecek) ve bunun için darbe falan yeterli gelmeyecekti. Hangi darbe Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik oldu ki? Darbe, ABD için bir ülkede “yörüngesinden” biraz çıkmış iktidarı değiştirmek için basit bir enstrümandır. Ama 15 Temmuz 2016’da FETÖ ile gelen saldırı bir darbenin boyunu fersah fersah aşıyordu.

Allah aşkına, darbelerin kitabını yazan ABD,

Türkiye’de Genelkurmay Başkanı, tümü olmasa da Kuvvet Komutanlarının ekseriyeti, 1. Ordu Komutanı ve emir komuta zinciri olmadan bir darbenin olamayacağını bilmiyor muydu?

Tabi ki biliyordu, ama birkaç şeyi bilmiyordu.

Mesela, “Topunuz gelin!” diye haykıracak bir Recep Tayyip Erdoğan’ın cesaretini bilmiyorlardı.

Uçağı levye ile düşürmeye çalışan,

Tankı da atleti ile durdurabilen bir milleti ve bu milletin imanını bilmiyorlardı.

Bu bilmemezlik onlara şu planı yaptırmıştı

15 Temmuz akşamı FETÖ askerlerle saldırıya geçecekti,

Bu oldu.

Sonra darbeci olmayan askerlerle FETÖ’cü askerler ve bilhassa Recep Tayyip Erdoğan için canını verecek on binlerin darbeci askerlerle karşı karşıya gelmeleri sağlanacaktı,

Bu da oldu.

Bunlar yetmeyecekti,

FETÖ’cü siviller de mobilize edilecek ve vatansever asker-sivil ile darbeci asker-siviller karşı karşıya getirilecekti.

Oldu mu size iç savaş!

Burada Amerika’nın (b) planı devreye girecekti.

O gece,

“Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan devre dışı kalacağı için” kısa süre içinde ordu ve millet FETÖ’cülere teslim olur, Fetullah Gülen sabah uçakla Türkiye’ye getirilecekti. Sonrasında nelerin olacağını defalarca yazdık. Ancak;

Amerika (a) planında ısrarlıydı.

Halk asker karşı karşıya gelecek,

İç savaş çıkacak,

Buna DAEŞ ile PKK da katılacak ve sonrası Sevr!

Ama ABD’nin (a) Planı gerçekleşmese bile en azından buz gibi bir darbe cepte idi. Yani darbe 15 Temmuz’un bonusu olacaktı.

Çok komplocu olduğumu düşündüğünüzü biliyorum.

Evet, ben ne düşündüğünüzü biliyorum, ama siz, “o başbakanın” bana ne söylediğini hala bilmiyorsunuz.

Fark bu.

Bu yüzden 15 Temmuz’u bir işgal değil de sadece alışılagelmiş bir darbe olarak okursak felaketi yeterince kavramamış oluruz.

Bir de “o başbakan’ın şimdi nerede durduğunu…

Ha,

Bir de gazetemiz Milat’ın bugün çıkardığı 15 Temmuz ekinde birbirinden değerli makaleleri okumadan geçmemenizi hatırlatayım.