Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.98
Gram Altın
3003.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Temmuz 2020

15 Temmuz Direnişi

Bildiğiniz gibi her hafta Çarşamba günü dış gelişmeleri bu köşe de değerlendirmeye çalışırım. Bu yıl 15 Temmuzun Çarşamba gününe denk gelmesi benim için güzel bir tevafuk olsa gerek. Bu güzel tevafuka uyum sağlayıp, dış gelişmelere bir virgül koyarak 15 Temmuz direnişi ile ilgili duygu ve düşüncelerimi yazmaya karar verdim.

Milletlerin tarihinde kritik dönemler vardır. 15 Temmuz 2016 tarihi Türkiye açısından bu kritik dönemlerden biridir. O gün bir darbe kalkışmasının ötesinde muhteris işgalcilerin içimizde mankurtlaştırdıkları piyonlarını kullanarak Milleti esir almak istediler. Millet ise, benliğine kazıdığı bağımsızlık ruhuyla işgalcilerin karşısına bir kale gibi dikilerek izin vermedi.

Köklü bir medeniyetin mensubu olan Milletimiz, 15 Temmuz kalkışmasıyla ne yapılmak istendiğini ferasetle görmüş, hikmetle davranmıştır. Millet, irade ile sorumluluğu ruhunda birleştirerek hem darbecilere hem de onların arkasındaki güçlerin bütün hesaplarını bozmuştur.

Hürriyeti için kendini kurban eden yiğitler elli yıl boyunca ince, ince örülmüş ihanet ağını soylu bir hamleyle bir gecede ‘’yerle yeksan etmişti.’’

15 Temmuz direnişi, iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, adalet ile zulmün, hak ile batılın, asalet ile soysuzluğun, özgürlük ile köleliğin, cesaret ile korkunun kısacası tüm zıtlıkların mücadelesiydi. Kötülüğü darbeciler, iyiliği direnenler, temsil ediyordu. Kötülerin elinde tank-tüfek vardı, iyilerin yüreğinde, azim, kararlılık, birlik ve inanmışlık vardı. Buna madde ile mananın mücadelesi de diyebiliriz.

Kötülerin amacı neydi?

Ülkesine ve milletine sadakatle bağlı her lider veya her iktidar milli menfaatlerini sağlamak amacıyla milli güç haritasını çıkarır. Ekonomik, siyasi, askeri, coğrafi, bilimsel ve teknolojik imkânları bir araya getirir. Ortaya çıkan sonuca göre bir strateji belirlenir. Bunu dünyadaki bütün ciddi devletlerin yaptığını düşünüyorum

Bu bağlamda belirlenen strateji egemen güçlerin çıkarlarına hizmet etmediği zaman çatışma başlar. Türkiye’nin son yıllarda bir dizi operasyonlara muhatap olmasının temel nedeni budur. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin belirlediği stratejilere liderlik ettiği için ona karşı kin ve öfke duyuyorlar. Bu nedenle 15 Temmuz’da onu şehit etmek istediler.

Türkiye toplumunu oluşturan bireylerin kişisel özellikleri, yaşam biçimleri birbirinden farklılık arz edebilir. Ancak 15 Temmuz direniş örneğinde görüldüğü gibi, ülkesine ve liderine yönelmiş tehdit karşısında tehdidin nasıl oluştuğunu hiç sorgulamadan doğal bir refleksle meydanlara dökülerek canını feda etti.

Canı pahasına yapılan bu fedakârlığın iki temel nedene dayandığını düşünüyorum. Birincisi, üzerinde yaşadığı vatana bağlılıktır. Bu öyle bir bağlılıktır ki, insanın gelecek güdüsü ile kök saldığı toprak arasındaki ilişkinin sonucudur. İkincisi, 15 Temmuz direnişi, Cumhurbaşkanımızın şahsında bir millete, bir medeniyete, bir bütüne ait olma duygusudur.

Milletlerin hayatı süreklilik gösterir. Tarihi bir niteliğe sahip olan 15 Temmuz direnişi, nesilden nesile kurulacak kültür köprüleri ile süreklilik sağlanabilir. Böylece gençlerimiz geçmişin tecrübelerini kendi birikimleriyle birleştirerek yeni ufuklara yönelerek alternatif bir gelecek inşa edebilirler. Bu yönüyle 15 Temmuz direnişi çerçevesinde yapılan anma etkinliklerini çok anlamlı buluyorum.

Direniş sırasında şehitliğe yücelenlerin şahsında tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, kederli ailelerine başsağlığı ve gazilerimize selamet diliyorum. 15 Temmuz direnişine katılan kahraman milletimizi ve sabaha kadar milletiyle beraber direnen liderini saygıyla selamlıyorum.