15 Temmuz Direniş Psikolojisi
15 Temmuz 2016 Tarihinde Türkiye, umulmadık bir şekilde umulmadık bir güç tarafından darbe ve işgal girişimine maruz kalmıştır. Toplum, darbelerin ülkemizde neden olduğu ağır yıkımların çok iyi farkındadır. Her şeyden önce toplumumuzun zihniyet, ruh, duygu ve düşünce dünyası darbe ve işgal karşıtıdır.27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerini yaşayan toplum, darbelerin her açıdan ülkeyi çöküntüye götürdüğü konusunda kolektif bir duygu, düşünce ve davranışa sahiptir. Toplumun darbeye geçit yok şeklinde ifade edebileceğimiz kolektif duruşu, 15 Temmuzda fiilen harekete geçmiştir.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimini yapan odak, FETÖ denilen çetedir. Toplumun ne Fetö'ye, ne de darbeye ihtiyacı vardır. Toplum, FETÖ denilen karanlık çetenin darbe ve işgal yoluyla kendisi üzerinde tahakküm kurmasına karşı konulması şeklinde bir zihniyete sahiptir. 15 Temmuz direnişinin kökü ve başlangıç yeri, sokaklar değildir. 15 Temmuz direnişinin başladığı ve beslendiği yer toplumun aklı, zihni ve kalbidir. Kalplerde, akıllarda ve zihinlerde yenilen FETÖİST teröristlerin, sokaklarda ve meydanlarda başarılı olması mümkün değildi. Toplumdaki psikolojik ve zihinsel direnç, 15 Temmuzda FETÖİST darbe ve işgal girişiminin arkasındaki en önemli kaynaktır.
Toplumumuzda FETÖ'nün ve darbenin psikolojik ve meşruiyet zemini hiçbir şekilde bulunmamaktadır. Eğitim, medya ve insani yardım alanlarında hayırlı işler yapma propagandasıyla uzun süre kendilerine güçlü bir sosyal destek verilmesini sağlayan FETÖ, 7 Şubat, 17-25 Aralık ve Mit tırları operasyonu gibi girişimlerle toplum nezdindeki olumlu algısını kaybetmiştir. Toplum, artık FETÖ'ye bir sivil toplum hareketi veya cemaat olarak bakmamakta, ona Amerika-İngiltere-İsrail emperyalizmine hizmet eden bir suç örgütü olarak bakmaktadır. Topluma göre emperyalizmin ve Siyonizm'in hizmetinde ve güdümünde olan bir suç örgütünün darbe yoluyla ülkeyi işgal etmesi, her ne pahasına olursa olsun engellenmeliydi. Toplum, FETÖİST cuntanın darbe patolojisine direniş ve diriliş psikolojisiyle karşılık vermiştir.
15 Temmuz gecesi, toplum paniğe ve korkuya kapılmamıştır. 15 Temmuz gecesi toplumda hakim olan psikolojik durum, öfke ve haddini bildirme arzusudur. 15 Temmuz gecesi bütün toplum, bu çağda darbe olur mu, ülkeye darbe utancı yaşatılır mı sorularını kendi kendine sormuş ve darbe girişimi kendisini öfkelendirmiştir. Öfke hali özgüven haline evrilen toplum, darbecilere haddini bildirmek ve FETÖİSTLERE unutamayacakları bir ders vermek için sokaklara ve meydanlara çıkmıştır.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimini, toplum bir oyun olarak okumuştur. Dışarıda hazırlanıp ülkemizde sahnelenen oyunun bozulması, en acil sosyal ihtiyaç olarak görülmüştür. 15 Temmuz gecesi, toplum, büyük oyunu bozan lider olarak Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı görmüştür. Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine sokaklara çıkan toplum, oyunu bozma psikolojisiyle harekete geçmiştir.
FETÖİST teröristler, tankların yürümesi, savaş uçaklarının ve helikopterlerinin uçması halinde toplumun sosyal psikolojik olarak sineceğini, F-16'lara, Skorsky'lere ve tanklara direnemeyeceğini düşünerek evine kapanacağını hesaplamışlardır. Toplum, darbecilere hiç ummadıkları bir karşılık vermiştir. Toplum, darbeci teröristlere karşı silahlı bir direnişte bulunmamıştır. Toplumsal kesimler, ellerinde bayraklarla darbecilere meydan okumuşlardır. 15 Temmuzda toplumun psikolojisini parçalanmışlık, korku, travma ve panik kavramlarla ifade edemeyiz. Bayrakla darbeye karşı toplum olarak direnmek, sosyal psikolojik açıdan toplumun öz güvenini, bütünlüğünü ve kararlılığını göstermektedir.
Özgüven, kararlılık, azim, cesaret ve fedakarlık psikolojisiyle hareket eden toplum, Türkiye ortasında bütünleşmenin tek değer olduğunun farkına varmıştır. 15 Temmuzun zorlu gecesinde, toplumun kolektif hafızası, Çanakkale direnişi, Abdülhamid'in düşürülmesi, İzmir'in işgali ve İstanbul'un İngilizler tarafından işgali gibi güçlü tarihsel olayları hatırlamıştır. Tarih, 15 gecesinde psikolojiyi harekete geçirmiştir.
15 Temmuz gecesi, toplum bir bütün olarak FETÖİST darbeye direnmiş ve bu alçakça saldırıyı başarısızlığa uğratmıştır. 15 Temmuz gecesinde kolektif bir kahramanlık psikolojisinin topluma hakim olduğunu söyleyebiliriz. O gece, bütün toplumda tankın üstüne çıkma arzusu oluşmuştur. Toplumun direniş psikolojisini moral ve motivasyon açısından besleyen dinamik, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın darbe ve işgal girişimi karşısındaki radikal duruşudur. 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin başarısızlığa uğratılmasında Erdoğan Radikalizmi olarak ifade ettiğimiz faktörün ana güç olduğunun altının çizilmesi lazımdır. 15 Temmuzda darbe ve işgal girişimini yenen direniş psikolojisinin sağlam zemini üzerinde toplumsal yapımızın, demokrasimizin ve özgürlüklerimizin güçlendirilmesi şeklinde hepimizin önünde büyük bir meydan okuma vardır. Demokrasimizin ve milli birliğimizin güçlendirilmesi için 15 Temmuz direniş psikolojisinin moral ve motivasyonuyla çaba sarf etmemiz lazımdır.