15 Temmuz Destanı ve sonrası
Memleketçe şükranlarımızı arz ettik şehit ve gazilerimize...
Menfur darbe girişimine samimiyetle karşı çıkan herkesten Allah razı olsun.
Büyük bir destan yazıldı o gece, tarihte eşi emsali az görülmüş bir destan.
Bu büyük millet, bu asil millet, üzerine görev düştüğünde, canını ve malını tereddütsüz ortaya koyar; bankamatik, market kuyruklarına koşanlar, balkonlardan darbeci alkışlayanlar ise her yerde olabilecek arızalı tipler…
Çanakkale Ruhu, evet Çanakkale…
Yüzbinlerce vatan evlâdı şehit oldu, çok daha fazlası hayatlarının kalan kısmını “hasta adam” olarak geçirdi, ne büyük dramlar var sonrasında da Çanakkale Savaşı’nın…
Allah bütün şehitlerimizden, gazilerimizden razı olsun.
O gün Çanakkale’nin geçilmemesi, İşgalci İngilizlerle “zavallı” Anzakların mağlup edilmesi çok mühimdi.
O gün İngilizler hezimete uğratıldı.
Bununla birlikte, İngiliz’in A’dan Z’ye kadar plânları yok değildi elbet.
Çanakkale’ geçilseydi neler olacaktı, belli.
Geçilemeyince…
Sonrasında neler olduğunu da biliyoruz.
Kültürel iktidar meselesi
Çok ince stratejileri var; Çanakkale Savaşı’nı kazanmak için memleketin “beyin birikimini” feda etmek zorunda kaldık…
Buna mecbur ettiler bizi.
Bu da, bugüne uzanan etkiler bıraktı üzerimizde.
“Muhafazakâr takımı bir türlü kültürel iktidarı elde edemiyor!” yollu haklı şikâyetler varsa, bunda İngiliz Oyunu’nun büyük payı vardır.
Biz zaferi “beyin birikimimizi” büyük ölçüde tüketerek kazanabildik!..
Çok yönlü plân işte; İngiliz’in oyunlarını çözmeden idrak edemezsiniz olan bitenin gerçek mahiyetini.
15 Temmuz günü, bu aziz millet kazandı.
Allah memleketimiz için fedakârlıkta bulunan herkesten razı olsun.
O gün…
“Milletçe” biz kazandık evet ve bununla birlikte derin yaralar aldık.
FETÖ’yü kullanan “Üst Akıl”ın “A” plânının başarılı olamaması halinde uygulamaya koymayı tasarladığı plânlar teker teker devreye sokuldu ve sokulmakta.
Mesela…
Türkiye’ye yerleşen “uluslararası medya” organizasyonları neye işaret ediyor?..
Plânın hangi kısmında?..
Olgunlaştırıla olgunlaştırıla sonuca yaklaştırılan “birliktelik” nasıl bir “ince plân”ın ürünü olabilir?..
Kadın, aile, cinsiyet üzerinden içine sürüklendiğimiz tartışmalar…
“Irk düşmanlığı” üzerinden ağır tahrikler…
Sosyal medyadaki derin organizasyonlar ve algı operasyonları…
“FETÖ’nün siyasi ayağıyla mücadele edilmedi, edilmiyor!” algısı önemli ölçüde yerleşmiş durumda…
PKK’nın uzantılarının oy oranı “kazananı belirleyecek noktaya” ulaştı maalesef.
“Malûm Zihniyet” ne üretiyorsa, dillerde o!.. Sınırlarımızın içindeki ve hemen ötesindeki büyük “beka” mücadelesine pervasızca dil uzatmalar kesifleşti…
Statükoyu yerinden oynatmak, Yeni Türkiye’yi oluşturmak için yola çıkanlar, statükoyla çok yakın işbirliğine mecbur edilmeye çalışılıyor.
Bu ülkede hiç “statükocu darbe girişimi” olmamış gibi bir hava oluşturuluyor. Dahası, 15 Temmuz Ruhu ‘tiyatro’ söylemiyle hedef alınıyor, bununla neyin amaçlandığı da malûmunuz!
Seçimler zorlu olacak
Seçimler artık çok daha zorlu geçmeye aday, oyun ustalıklı yöntemlerle devam ettiriliyor, ekonomiye dair “olumlu” veriler kaç kanaldan paylaşılırsa paylaşılsın algıyı düzeltmekte zorlanma durumu oluyor.
Yani…
15 Temmuz menfur darbe girişiminin “başarısız” olması halinde uygulamayı düşündükleri plânları hayata geçirmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Toplumu ümitsizliğe sürüklemek, herkesin olur olmaz eleştiride bulunduğu, olur olmaz tepki gösterdiği, her kafadan başka bir sesin yükseldiği ve bazı “arızalı” seslerin ise eş zamanlı olarak yükseltildiği bir vasatı oluşturabilmek…
Bunları besleyecek zemin de var zaten… Kendilerini “kenara itilmiş” hissedenler de pozisyon arayışında, buna da net bir şekilde görmemek mümkün değil.
Çok yönü var plânın:
“Yönetimin” söylem ve strateji hatalarını öne sürerek, iyice yıpratmak…
“Yönetim”i hatalara sürüklemek…
“Doğru işleri” de önemsizleştirmek hatta “yanlış”mış gibi göstermek!..
Her konuşmayı, her yazıyı derinlemesine ele almak, cımbızlamalar yapmak ve faturayı olduğu gibi “Yeni Türkiye”ye çıkartmak!..
Toplumun ekseriyetini…
“Beceremediniz, artık bırakın!” noktasına getirmek!..
Sonuç olarak da…
Eski Türkiye’yi çok daha “radikal” bir şekilde geri getirmek!..
“Yeni Türkiye Ruhu” bu gidişâtâ “dur” diyebilmek için “yeni” yollar bulmalıdır.
Birileri…
“Böl, parçala, yönet!” politikasını uyguluyorsa…
“Yeni Türkiye”nin yapması gereken, “Mümkün olduğunca birleştir, bütünleştir ve yönet!” anlayışına ağırlık vermek olmalıdır.
Bir de…
Yönetim…
“Statükocu” zihniyetin etki alanından mümkün olduğunca çıkmalıdır.