15 Temmuz: Birlik, hayat kurtarır
Birlik denildiğinde anlamamız gereken, bir düzen
bütünlüğüdür. Bu bütünlük içerisinde her bir parçanın niyetler ve ameller
bakımından birbirini desteklemesi, birbirini tamamlaması anlaşılmalıdır. Tıpkı
vücudumuz gibi.
Bir uzvumuz kanı temizlerken, bir başka uzvumuz kanı
bütün vücuda yayar. Sindirim düzenimiz yediğimiz gıdaları sindirerek vücudun
ihtiyaç duyacağı her türlü protein, vitamin, karbonhidrat ve mineralleri
karşılar.
Günü birlik gelenlerle beraber bir günde barındırdığı
nüfusu milyonlara yaklaşan bir şehrin herhangi anayollarından birinin
tıkandığını düşünün. Bir günlüğüne elektrik kesildiğini düşünün. Milyonlarca
insan yol ve elektriğe bağlı imkânlardan mahrum kalacaktır. Hasta ameliyat
edilemeyecek, ameliyata yetişmesi gereken hasta hastaneye
yetiştirilemeyecektir.
İşte bu nedenle insanlar, maddi, fiziki konularda
ihtiyaç duydukları birliği ve birlik içerisindeki düzenleri mükemmele yakın
kurar ve işletirler. İstisnalar hariç bu tür alanlarda sorun çıkmaması için
azami gayret gösterilir ve sorunlar neredeyse hiç çıkmaz. Buna karşılık nefsin
doğrudan müdahil olduğu siyaset ve din alanlarında sorunlar hiç bitmez.
Din ve siyaset; istisnasız bütün insanların alakadar
olduğu, bütün insanları kapsayan ve etkileyen, insan, toplum, devlet ve ülkeye
şekil veren en büyük ve en güçlü insanlık meselesidir. Sorun da burada çözüm de
buradadır.
Hak Dini asıl kaynaklarıyla öğretir, milletinizi
Allah’ın istediği bir kalıpta terbiye ederseniz aklını, imanını, dinini şer
güçlere veya başkalarına teslim etmiş inanmışların sayısı neredeyse en aza iner
ve sorunlarınız sizi yormaz. Siyaset için de durum bu şekildedir. Akan günlük
siyasetin asıl kaynaklarından bilgi verdiğiniz millet, partizanlık ve
tarafgirlik belasıyla bölünmez, birbirine girmez.
Bu ülke yıllarca darbe görmüş, darbelerin verdiği
zararlardan kurtulmak için hem maddi hem de manevi emek harcamak zorunda
kalmıştır. İnsan kaybetmiştir. Bu darbelerin bir kısmı 27 Mayıs, 12 Eylül, 28
Şubat ve 15 Temmuz darbeleri gibi görünen ve bilinen şekliyle orta yerde
durmaktadır. Bazılarının verdiği zararlar ise milletimizce henüz
görülmemektedir. Çünkü bu tür darbeler, tamamıyla örtülüdür.
Örtülü ya da açıktan yapılan bir darbeyi engellemenin
yegâne yolu Birlikten geçer. Birlik, hayattaki en kuvvetli ve kaliteli sorun
çözücüdür. Gerçek bir birlik ise Allah’ın ipine sımsıkı sarılarak ve gönüller
kazanılarak yapılabilir.
Atalarımız, kılıç ile zapt etmek yerine gönülleri
fethetmeyi amaç edinmiştir. Böyle yaptıkları için de kurdukları devletlerin
yıkılmasının üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen, hala birçok ülkenin
gönlünde yaşamakta, hayırla anılmaktadır.
Olağan üstü başarılı birlik örneklerini yaşayan ve
yaşatan atalarımız acaba bu kadar mı kolay birlik kurabilmiştir?
Elbette ki hayır.
28 Şubatlar, 15 Temmuzlar unutulmasın, bir daha hiç olmasın, hayatlar kurtulsun isteniliyorsa yüksek bir inanç ile uzun gayret ve çaba ile çokça dökülecek ter ile ÜLKE BİRLİĞİ kurulmalıdır. Siyasetçi kendi doğrusunda hareket eden ilkel ve vahşi siyaseti değil insan ve insanlık kıymetlerini hayatlarının merkezine almalı ve bizleri birleştirmelidirler. Siyasetçilere çok görev düşüyor. Bu görev, ülke birliğini kurmaktır. Bizlere düşen görev de bizi birleştirmeyen veya ülke birliğimizi bozan siyasetçileri hayatımızdan çıkartmaktır.