1400 bilim adamı iklim krizini yalanladı
WEF’in iklim krizi aktivistleri geçenlerde BM'ye "küresel iklim acil durumu" çağrısı
yaptı. Büyük Sıfırlama’nın merkezi
konumundaki WEF ise iklim krizini
küresel risklerin en başına koydu.
Ülkemiz de bu çerçevede diğer ülkeler gibi Paris İklim
Anlaşmasını imzaladı ve hatta bir bakanlığa “iklim değişikliği bakanlığı” ilave etti.
Önce bir kıyamet
senaryosu çiziyorlar ve sonra bu kıyametin nedeninin insan faaliyetleri
tarafından üretilen karbondioksit miktarı olduğunu iddia ediyorlar.
Önerilen çözüm ise karbon emisyonlarını 1700'lerin
sonlarındaki sanayi öncesi dönem seviyelerine indirmeyi amaçlayan net-sıfır
emisyon politikasıdır.
Sonra da insanların
paniğe kapılması gerektiğini ve zamanın tükenmekte olduğunu iddia ediyorlar.
Ancak iklim değişikliği ve iklim politikası alanlarında bağımsız
çalışan Climate Intelligence (CLINTEL)
adlı bir kuruluş bu görüşe katılmıyor.
İçlerinde Nobel
ödüllü Profesör Ivar Giaever de olmak üzere yaklaşık 1.400 bilim adamı iklim
acil durumunun olmadığını söylüyor. Yakın bir zamanda bu duruma doğal
faktörlerin etkili olduğu ve uyum sağlamak için zamanımız olduğu konusunda bir
de bildiri yayınladılar.
Dünya İklim Bildirgesi dünyanın her yerinden çeşitli ve yetkin
bilim adamlarını bir araya getirmiş oldu.
CLINTEL Group bundan böyle “Küresel İklim İstihbarat Grubu” olarak görev yapacak. Dünya çapındaki
hükümetlere ve şirketlere iklim değişikliği ve enerji geçişi konusunda talep
edilen ya da edilmeyen bazı tavsiyelerde bulunacak.
1400'den fazla bilim adamı şunu diyor; öncelikle iklim
bilimi daha az politik olmalı, iklim politikaları ise daha bilimsel olmalıdır.
Onlara göre, jeolojik arşiv, Dünya'nın ikliminin, gezegen var olduğu sürece, doğal soğuk ve sıcak
evrelerle değiştiğini ortaya koymaktadır. Küçük Buz Devri 1850 gibi yakın bir
tarihte sona erdi. Bu nedenle, şu anda bir ısınma dönemi yaşıyor olmamız
şaşırtıcı değil.
Sanayi döneminin başlangıcından (1850) günümüze (2020) kadar
yapılan ölçümler bize 2020'deki sıcaklığın 1850'den 1,1 derece daha yüksek
olduğunu söylüyor.
Yaptıkları araştırmaya göre 2050’de sıcaklığın 1850'dekinden
1,5 derece daha yüksek olması bekleniyor. “Şimdi,
1.5 derecelik küresel ısınma korkutucu bir sonuç mu?” diye soruyorlar. Bu sonuç
bize gerçekten dünyanın sonunun geldiğini mi söylüyor?
Dünya, modellenmiş antropojenik zorlama temelinde IPCC
tarafından tahmin edilenden önemli ölçüde daha az ısındı. Gerçek dünya ile
modellenen dünya arasındaki boşluk bize iklim değişikliğini anlamaktan çok uzak
olduğumuzu söylüyor.
Ayrıca atmosferin karbondioksit ile zenginleştirilmesinin faydalı
olduğu gerçeğini de görmezden geliyorlar. Oysa karbondioksit dünyadaki tüm
yaşamın temeli olan bitki besinidir.
1400 bilim adamı şöyle diyor: “Karbondioksit kirletici değildir. Dünyadaki tüm yaşam için gereklidir.
Fotosentez bir nimettir. Daha fazla karbondioksit doğa için faydalıdır,
Dünya'yı yeşillendirir.
Havadaki ek
karbondioksit, küresel bitki biyokütlesinin büyümesini desteklemiştir. Aynı
zamanda tarım için de iyidir, dünya çapında mahsul verimini arttırır.”
Bu yüzden karbon vergileri gereksizdir ve iklim için hiçbir
şey yapmaz.
Diğer taraftan küresel
ısınmanın kasırga, sel, kuraklık ve benzeri doğal afetleri yoğunlaştırdığına
veya sıklaştırdığına dair istatistiksel bir kanıt yok. Bununla birlikte,
karbondioksit azaltma önlemlerinin maliyetli olduğu kadar zarar verici olduğuna
dair çok sayıda kanıt bulunmaktadır.
Kısacası, “iklim acil
durumu yok, bu nedenle, panik ve alarm için bir neden de yoktur.2050 için
önerilen zararlı ve gerçekçi olmayan net-sıfır karbondioksit politikasına
şiddetle karşı çıkıyoruz” diyorlar.
WEF, BM gibi kurumların ve medya patronlarından oluşan
elitlerin, siyasetçilerin dünya vatandaşlarını korkuttuğu için bu noktada özür
dilemesi gerektiğini de ifade ediyorlar.
Peki, tüm dünyada neden karbon hedefe konulmuştur? Bunu
sakin bir kafayla düşünmenizi öneririm.