Dolar (USD)
34.61
Euro (EUR)
36.28
Gram Altın
2924.60
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Şubat 2021

14 Şubat ve 28 Şubat!..

Bugün 28 Şubat.

Tam 24 yıl olmuş.

Yaklaşık çeyrek asır.

*

Merhum Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Refah-Yol Hükümeti’ni “darbeyle” devirenlere “28 Şubatçılar” diyoruz.

Bugün, ‘plandemi”yle “insanlığı” vuranlar…

O gün, Rahmetli Erbakan Hoca’yı alaşağı etmek için düğmeye basmışlardı!..

“Emri Veren, Dünyayı Yöneten Aileler!”

Meselenin özü budur.

28 Şubat’ın özeti budur!..

*

Mahkeme’den; “Evet, bu bir darbedir!” kararının çıktığı gün, bazıları, “Bu tarihi bir gündür. Darbeciler hak ettikleri cezaları almışlardır!” diyerek sınırsız memnuniyet belirtti ama…

Ben öyle demedim.

Adliye kapısındaki kameralara o gün “Darbeden hüküm giyenlere hiçbir şey olmaz!” demiştim.

Ve olmadı…

“Ne-tekim!”

*

Bakınız lütfen:

O darbeye elindeki medya organlarıyla tam destek verenler arasında, bugün “itibar görenler” var.

“Hayırsever İşadamı” rütbesine yükseltilenler var!..

O günlerin “beşli çetesi”ne ne oldu?.

Hiç!..

O günlerde, “alenen darbe teşvikçiliği” yapanların büyük bir bölümü, bugün muteber.

O günlerde “her türlü tehlikeyi göze alarak darbecilere cepheden karşı çıktığımız için” bize köpüren “muhafaza-KÂR”ları da biliriz.

Onlar da pek muteber!

Ve bugün,

“Z kuşağı, ne dilimizi bilir, ne de tarihimizi!” denmekte.

Eğer öyleyse, “muteber” kelimesinin anlamı da bilinmeyecektir!..

Muteber demek, itibar gören demek, “el üstünde tutulan” demek!..

*

Aradan bunca yıl geçmiş…

Yaklaşık çeyrek asır.

Bugünkü gençlerin büyük bölümü, evet 28 Şubat’ı bilmiyor.

“28 Şubat nedir?” diye sorduğunuzda…

Şubat ayının son günü, ama Şubat, dört yılda bir 29 çeker!” karşılığını alıyorsunuz.

“Peki 14 Şubat nedir?” diye sorduğunuzda ise, cevap anında geliyor:

“Sevgililer Günü!”

*

“Gençlik dünü bilmiyor!” derseniz, bu bir ölçüde doğru olur.

“Gençliğimize dünü anlatamadık.” derseniz, bu tamamen doğru olur.

Bizim için 28 Şubat çok şeyler ifade ediyor.

Hükümetin “çeteler” tarafından zorla alaşağı edilmesinden başlayın, milyonlarca hayatı karartan yasakların olanca şiddetiyle uygulanmasına, üniversitelerde “Nazi odaları”nın kurulmasına, sokaklarda başörtülü, çarşaflı, çember sakallı avlarına çıkılmasına, yeşil çiklet kâğıdı kullanan esnafın bile perişan edilmesine kadar aklınıza gelen nice “28 Şubat çılgınlığı!..”

Resmen çıldırmış gibiydiler, akıl almaz işler yapıyorlardı.

Birkaç gencin okulun bir köşesinde namaz kılmasını bile, “Yobaz Kuşatması” olarak manşetlere çekiyorlardı.

“İçki içmeyen ve karısını başkalarıyla dans ettirmeyen” personeli, “disiplinsizlik” damgasıyla kapı dışarı ediyor, nerede “Atatürk Taciri”, nerede “Din Taciri” varsa koruyup, kolluyorlardı!.,.

“15 Temmuz Kanlı Darbe Girişimi”nin faillerine bir bakınız lütfen…

Kimler kapı dışarı edilmiş, kimler korunmuş ve kollanmış değil mi?

Muhasebe İçin Güzel Bir Gün

Efendim, üzerinden neredeyse çeyrek asır geçmiş 28 Şubat’ın.

O günlerde “iradesi”ne ipotek konulan bu aziz millet, her darbe sonrasında olduğu gibi, fırsatını ilk bulduğunda…

“Gerçek temsilcileri” olarak gördüklerine vekâleti verdi.

İşte Ak Parti,

İlk girdiği seçimden neredeyse üçte iki oranında sandalyeyle çıktı.

Post Modern Darbe sonrasında oluşturulan “atanmış koalisyonların” iyice batağa sürüklediği Türkiye, bir “umut” olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sarıldı.

Bu sarılışın üzerinden de neredeyse 20 yıl geçti.

Bugün…

Hangi konularda başarılı, hangi konularda ise başarısız olunduğuna “insafı” elden bırakmadan baktığımızda, “parçalı bulutlu” bir tablo görüyoruz.

Bu yıllar içinde, ülkemize dışarıdan ve içeriden nice müdahaleler oldu.

“Şeytan taşlamaktan tavafa vakit bulunamayan” dönemler oldu.

Başta “savunma sanayii” olmak üzere bazı alanlarla büyük atılımlaraimza atıldı.

Çok zamanda, çok ve büyük işler yapıldı.

Öte yandan…

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da, yıllardır, defalarca ve hâlâ ifade ettiği üzere, “eğitim, kültür ve aile” alanlarındaki “operasyonlara” engel olunamadı…

Bu alanlarda arzu edilen başarı bir türlü yakalanamadı.

Aksine, bu dönemde, bu üç başlık altında, yani “eğitim, kültür ve aile” başlıkları altında uygulamaya konulanlar, maalesef tabloyu daha da ağırlaştırdı.

Ülkenin doğrudan milletin oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı, bu üç alandaki “büyük sıkıntılara” bugün bile işaret ediyorsa…

Bunları, muhalefet liderlerinden biri değil de…

Ülkeyi yaklaşık 20 yıldır yönetmekte olan Cumhurbaşkanı ve İktidar Partisi Genel Başkanı söylüyorsa, lâfı uzatmanın mânâsı yoktur!..

Eğitim, kültür ve aile…

Bizim “mefkûremiz” açısından bakıldığında…

Ne kalır ki geriye?

Bendeniz,

Eğitimde katsayı haksızlığı ortadan kaldırıldığında, başörtüsü yasağı sona erdirildiğinde çok daha iyi neticelerin ortaya çıkacağını “tahmin ve ümit” ediyordum.

Olmadı.

Kültür alanında büyük adımların atılacağını, “Milletin Kültürel İktidarına” giden yolun taşlarının döşeneceğini “tahmin ve ümit” ediyordum.

Olmadı.

Saldırılara muhatap olan aile yapımızın korunmasına ve güçlendirilmesine matuf adımların atılacağını “tahmin ve ümit” ediyordum.

Bizi de “uyutan” ortamda, “batı”dan “aileye dinamit” niteliğinde ne sözleşmeler, ne kanunlar ithal edildi.

Ve bugün hâlâ, çeşitli kisvelerle karşımıza çıkan “feminist zihniyet” yüzünden, ağzımızı açtığımızda…

Niyet sorgulamalarına maruz kalır hale geldik!..

*

Bugün 28 Şubat.

Günlerden Pazar.

Kısa sürede gevşetilmesini umduğumuz “plândemi kısıtlamaları”ndan dolayı evlerdeyiz!..

Fırsat bu fırsat, belki de bugün şöyle sâkin sâkin oturup sağlam bir muhasebe yapabiliriz.

Bugüne kadar yapmamız gerekirken yapmadıklarımızı, yapmamamız gerekirken yaptıklarımızı şöyle bir masaya yatırabiliriz.

En üsttekinden en alttakine kadar her vatandaşımızın üzerine düşenler var…

Bugün, bütün darbecilere şöyle gönlümüzce “ah” ederken…

Cenab-ı Allah’ın bunca nimetini nasıl değerlendirdiğimizi, nasıl değerlendiremediğimizi iyice ölçüp tartmalıyız dostlar!..

Ve bir de…

Eğitim, kültür ve aile alanlarındaki yanlışlara “artık” bir son verilmesini…

“Muhalefet dili”nden “iktidar dili”ne artık geçilmesini…

Önemle istirham ederiz…

İktidardaki dostlar.