14 Mayıs seçimi niçin çok önemli
Zaman zaman burada tarihi konulara değiniyorum. Bir asır, iki asır öncesinde yaşanmış örnekler verip uyarılarda bulunuyorum. Bugün de böyle yapacağım.
Biliyorsunuz, Osmanlı’nın tasfiyesinde iç çekişme ve
çözülemeyen sorunların, kardeş ve taht kavgalarının rolü büyük. Devleti
yönetenlerin kusur, eksik ve kifayetsizlikleri var. Batı’nın Osmanlı üzerindeki
hesapları bir türlü bitmez tükenmez bilmiyor.
İngilizlerin, İmparatorluk içindeki gayrimüslim tebayı,
farklı kimlik ve ırk mensubunun ulusçuluk eğilimlerini kullanarak iç isyanlar
çıkardığını her tarihçi bilir.
Birinci Balkan savaşlarında Kosova, Manastır, Selanik gibi
vilayetler, Dedeağaç, Kırcaali, Gümülcine gibi birçok belde iç isyanlarla bu
şekilde elimizden çıktı. Arnavutluk bağımsızlığını kazandı.
Birinci Dünya savaşı ile birlikte kayıplarımıza Bağdat,
Basra, Musul, Suriye, Halep, Hicaz, Lübnan, Beyrut gibi illere Kudüs’ü Şerif
Sancağı eklenir. İngilizler Osmanlı'dan intikam alırcasına gidip Kudüs
Sancağın’ı Yahudilere peşkeş çeker.
Osmanlı bütün enerjisini iç sorunlarda, isyan ve siyasi
çekişmelerde harcamak zorunda bırakılır. Zaten Batı’nın istediği de budur.
Böylece Batı’ya siyasi mahkûmiyet dönemi başlar. Mora ve Girit elimizden çıkar.
Yunanistan’ın bağımsızlık ilanı diğer birçok ulus için örnek olur.
Bu uyarıları şunun için yapıyorum…
Saldırlar bugün de
sürüyor. Öyle ki, ABD ve Batı 14 Mayıs seçimini kendi seçimleri gibi önemsiyor.
Türkiye üzerine planlar yapılıyor. Türk siyaset aklında bu tehlikenin farkında
olan Erdoğan ve yakın ekibidir. Bu nedenle Erdoğan ABD, Batı ve içerdeki
taşeronların hedefindedir.
Bu seçim ya ABD’nin tuzaklarını boşa çıkarıp hesaplarını
bozacak ya da ABD ve Batı, FETÖ ve PKK yeniden ülkemizde güç kazanıp söz sahibi
olacaktır. Böylece de Türkiye’nin kazanç ve kazanımları çöp olacaktır.
Sayın Erdoğan’ın defalarca beka sorunundan bahsetmesi bu
yüzdendir ve önemsenmelidir. Tehlike henüz geçmiş de değil. Tarihte yaşanan
şeyler yaşandı bitti diye görülmemelidir.
Siz sanıyor musunuz, Abdülhamit’e yönelik saldırılar sadece
ona yönelikti, hayır onun şahsında Osmanlı Aliyi yıkmaya yönelikti. Abdülhamit
Han hal edildiği gün koca imparatorluk da düşmüştü.
Bugün de, Erdoğan’a yönelik tehdit ve saldırılar böyle
değerlendirilmelidir. Arka planında Türkiye’nin düşürülme planları var.
Çünkü Türkiye; Türk ve İslam dünyasının kalesidir. Kale
düşerse kaledekiler de düşer. Tüm umut ve kazanımlarımız düşer. Türkiye’nin
ayakta kalması demek; umut ve geleceklerini bizde görenlerin var olması
demektir. Bu da, ABD’nin coğrafyamızdaki çıkarlarına aykırıdır.
Evet, Türkiye’nin ne ifade ettiği ve neye karşılık geldiği,
güçlü bir Türkiye’nin nelere mal olacağı çok iyi biliniyor. Bu yüzden
Türkiye’yi teslim almak için her yol deneniyor ve her kirli ilişkilere
giriliyor. Doğu Akdeniz’de, Suriye’de, bölgemizde bunun için varlar.
Sırası gelmişken acı bir hatırlatmada bulunalım…
Filistin’den çekilen son Osmanlı komutanı olan Selahattin
Günay hatıratında şunu yazar: Filistinli bir genç gözyaşları içinde çekilen
birliğin ardından bağırır: “Bizi kimlere bırakıp gidiyorsun ey Türk?”
14 Mayıs seçimi bu nedenle çok önemli. Tarihimizde
Malazgirt, Çaldıran ve Çanakkale hangi rol ve anlamda ise bu seçim de o anlam
ve önemdedir.