Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2980.46
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Mart 2023

​14 Mayıs 2023 seçimlerinde gerçekte ne olacak?

Seçimler bir ülkenin kaderini belirleyen yegâne unsurdur. Bir millet seçimlerde kullandığı oy ile sadece kendisini yönetecek kişiyi seçmez. Aynı zamanda kaderini belirleyecek bir iradeyi seçmiş olur. Bu yüzden bir seçim deyip geçemeyiz.

Mesele sadece milletvekili olmak, ihale almak, üzerinden değerlendirilirse bu durum halkın algısını yönetmekten başka bir şey olmaz.

Türkler tarihin her döneminde toplumları ve devletleri yöneten ender milletler arasında yer almıştır. Bugün Bizans’a baktığınızda esasında tek bir Avrupa toplumunu yönettiğini görürsünüz.

Türkler ise öyle olmamıştır. Birbirinden farklı ırk ve dine mensup milletleri ve devletleri yönettiği bir gerçektir.

Bunun temel gerekçesinin Türklerin sömürge anlayışından ziyade fetih anlayışı ile kazan kazan metodunu hayata geçirmesi olduğunu söyleyebilirim.

Türkler hiçbir dönem batılı küresel güçler gibi gittikleri bölge halkını sömürgeleştirmemiş asla sömürge adını kullanmamışlardır.

Bölge halkını fakirleştirmek bir yana onları kalkındırarak ekonomik refahını sağlayarak katkı sağlamışlardır.

Birinci Dünya Savaşı sonrası savaşın galipleri Anadolu’yu işgale soyununca dört bir yanda başlayan direnişler onlara geri adım attırmıştır. Kadınıyla, çocuğuyla, elindeki sopalarla cepheye koşan Türk Milletinin tutsak edilemeyeceğini görmüş ve bu topraklarda uzun süre tutunamayacaklarını fark etmişlerdir.

İşte o yüzden içimizden idareciler satın almış ve ülkede milli ve manevi kimlikten uzak bir yönetim anlayışının tesisi için çabalamışlardır.

Bilindiği üzere 1950’li yıllara kadar bu çizgide yürüyen bir yönetim anlayışı vardı.

İslam’a ve İslami değerlere düşman, İslami değerleri batılılaşma noktasında bir engel olarak gören zihniyet kendi öz değerlerine ve medeniyet coğrafyasına sırtını dönmüş, yüzünü batıya çevirmişlerdi.

Yeter Söz Milletin” sloganı ile yürüyüşe çıkan Demokrat Parti kısa sürede toplumu öz benliğine döndürecek uygulamaları hayata geçirmeye başlayınca bir uçak dolusu altın ile ülkeyi terk eden başbakan yalanını millete yutturmuş ve uyanışın simgesi Başbakan Adnan Menderesi darağacında sallandırmıştı.

Sonrası malum, yerli ve milli savunma sanayini imha eden, uçak teknolojisini toprağa gömen, silah ve mühimmat fabrikasını kapatan, devrim otomobilini müzeye kaldıran bir Türkiye ile batılı teknolojilere mahkûm bir toplum haline getirildik.

Ne acı değil mi?

İşte bir çırpıda okuduğunuz bu dizelere iç geçirdiğinizi, yürekten bir “Ahhh…” dediğinizi duyar gibiyim.

Ama şöyle bir düşünün bakalım. Geçmişi getirip, geleceğimizi inşa edebilir miyiz?

Koca bir “Hayır!

Şimdi sıkı durun. Bundan daha vahim olanı nedir biliyor musunuz?

Duymak ister misiniz?

Bu eyvah dediğiniz hususlardan daha önemli olanı son 20 yılda elde ettiğimiz değerlerinizin iki ay sonra elinizden gidebilir ihtimalinin olması.

Ve bu kez Eyvah dediğiniz zaman Adnan Menderesi idam sehpasına götürenleri izleyen halktan farkınız kalmayacak.

Bu kez 50 sene sonra torunlarınız bu dizeleri yeniden yazacak. Sonra ne olacak dersiniz? Yine aynısı olacak.

Birileri çıkıp yine sizden olan başkanınıza 418 Milyar parayı çaldı diyecek.

O zamanki gençler sandıkta “Hayır” mührünü basacak ve bu kısır döngü kıyamete kadar devam edecek.

Bizlerin nesli ise batıya köle olarak kalacak.

Ey yüce milletim, size sesi kısık çıkan bir aksiyon insanı olarak sesleniyorum;

Bizleri batıya mahkûm etmek isteyen bu sığ düşünceye teslim olmayın.

İslam’ı ve İslam’ın değerlerini tehlike olarak görenlerle iş birliği yapan zihniyeti desteklemeyin.

Arakan’da, Myanmar’da, Suriye’de, Filistin’de Müslümanların umut ve ışık kaynağı olan Türkiye’nin ayağına pranga vurmak isteyenleri fark edin…

Ve asla ümitsizliğe kapılmayın,

Bir yol ayrımındayız ve bilin ki; Allah bizimledir

09.03.2023