Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Ekim 2019

120 saat ve sonrası

TSK’nın, Suriye Milli Ordusu (SMO) ile birlikte 9 Ekim 2019’da başlattıkları Barış Pınarı Harekâtı, planlandığı gibi devam ederken diplomatik temaslar da aralıksız devam ediyordu. 9 günlük operasyonda 2.200 km karelik bir alan YPG’den kurtarıldı.

Harekât öncesi hız kazanan diplomasi, harekat başladıktan sonra bilhassa ABD-Türkiye arasında oldukça hareketliydi. Bu yoğun diplomasi sonunda, harekâtın 9. Gününde ABD Başkan’ı Trump, Yardımcısı Mike Pence’i 18 Ekim’de Türkiye’ye gönderdi.

Pence, önce Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile baş başa görüştü. 1 saat 40 dakika süren bu görüşme sonrasında heyetler arası görüşmelere geçildi. Yaklaşık 2 buçuk saatlik bu görüşmenin ardından Türkiye’nin öne sürdüğü şartların hemen hemen tümünün kabul edilmesi ile birlikte Türkiye operasyona 5 gün (120 saat) ara verdi. Her ne kadar PKK’nın Kandil’deki elebaşlarından Cemil Bayık “Alınan karalara karışıyız” dese de, YPG adına açıklama yapan Mazlum Kobani de alınan kararlara uyacaklarını kabul etti.

Bu yazıyı hazırladığım saatler itibariyle söz konusu 120 saatin dolmasına 8-9 saat kalmış bulunuyor. Bu kalan 8-9 saatlik sürenin ardından nelerin yaşanacağına dair farklı görüşler var.

Türkiye’nin operasyona 120 saat ara vermesi için öne sürdüğü en önemli şart, YPG’nin Barış Pınarı Harekât Bölgesinden tamamen çekilmesi, ağır silahların teslim edilmesi, mevzi ve tahkimatların kullanılamaz hale getirilmesi idi.

ABD Başkan Yardımcısı Pence’in ziyareti ile başlayan “operasyona ara verme” süreciyle ilgili “ABD zaman kazandı ve YPG’ye zaman kazandırdı” gibi yorumları yabana atmadan kanaatimizi ifade edersek, beş gün önce yapılan müzakereler sonunda Türkiye istediğini elde etti.

Türkiye’nin;

*Suriye topraklarında gözünün olmadığını,

*Tehditlere boyun eğmeyeceğini,

*Kendisine yönelik tehdit ve tehlikeleri gerekirse tek başına savuşturabileceğini göstermiş oldu.

Şimdi 120 saat sonrası yaşanabilecek gelişmelere dair yorumlara bakabiliriz.

Bu konuda yapılan ilk yorum kötümser dediğimiz yorumdur:

“YPG çekilmedi, aksine toparlandı” diyenlere göre Türkiye kaldığı yerden YPG’yi vurmaya devam edecek. İstediği güvenli bölge oluşuncaya kadar TSK operasyonlara devam edecek.

Bir diğer yorum da iyimser yorumdur:

“YPG büyük oranda çekildi, diğer unsurlarını da çekmeye devam edecek” diyenler de daha sağduyulu davranmamız gerektiğini öne sürüyorlar.

Bir üçüncü yorum var ki bendeniz de bu kanaatteyim:

“YPG/PKK Çözüm Sürecinde de çekileceğini söylemişti, lakin sürecin kendilerine tanıdığı opsiyonu maksimum düzeyde istismar eden PKK, ülkeyi bir iç savaşın eşiğine kadar getirmişti. Dolayısıyla geçmişten ders alınarak hassasiyetle davranılması gerekir.”

Bu kanaatimiz gereği, “hemen vuralım” sonucunu çıkarmak ne kadar yanlış ise, “YPG de ABD de gerekeni yaptı, artık telaşa mahal yok, yan gelip yatalım” gibi bir sonuca varmak da o kadar kusurludur. Gözardı etmediğimiz husus, hiçbir zaman ABD’ye güven duymadığımız gibi PKK, PYD ve YPG’ye de güven duymamız için bir sebep bulunmamaktadır.

Türkiye, ABD’nin her şeyi bırakarak bölgeden çekileceğini düşünmüyor, düşünmemelidir. Keza Trump’ın “med-cezir”lerin adamı olduğu da unutulmamalıdır. İçerdeki savaşını dışarıya taşıyarak hafifletmek isteyen Trump, bu süreci kendi lehine değerlendirmek zorundadır.

Türkiye net bilgilere sahip, Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi’ye gitmeden önce yaptığı açıklamada, “700-800 çekilme oldu, 1200 çekilme kaldı” açıklamasında görülüyor ki üçte bir çekilme olmuş ve diğer üçte ikinin kalan saatlerde çekilmesi gerekiyor. Sayın Erdoğan, “Bunların tamamı çekilecek. Biz takipteyiz.” derken Türkiye’nin kararlılığını dile getiriyor. Terör unsurları tümüyle çekilmeli ve bu da ABD’ye kalmış bir iş. ABD kefil olduğu YPG’yi Türkiye’ye verdiği söz gereği güvenli bölgenin dışına -hem de yeni bir oyalamaya mahal vermeden- çıkarmalıdır, aksi takdirde harekaâta aynı kararlılıkla devam edileceğinin bilinmeyen bir tarafı yoktur.

Daha da önemlisi, ABD ve Avrupa bu gerçeği görmez ise bir daha Türkiye ile masada oturma şansı bulamayabilirler.