12 Eylül ve birilerinin ''Başaran çocuklar''ı
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 43 yıl geçti. Türkiye yakın tarihinin en önemli ve kırılgan dönüm noktalarından hatta ve hatta Ülke tarihimizin yaşanmış en karanlık sayfalarından biri.
Sözde Hedef 12 Eylül
öncesinin Türkiye’sini tamamen ortadan kaldırmak veya Politikleşmiş,
mobilize olmuş kitleleri pasifize etmek olsa da darbeci çetelerin asıl hedefi
Yaşamın tüm alanlarına müdahale ederek yeni bir toplum mühendisliği projesini
hayata geçirmekti.
1980 sonbaharında
darbeyi gerçekleştiren kadroların darbe şartlarının olgunlaşması için ülke
sat-hı mahalinde legal/illegal tüm zeminde büyük gayretler içerisine girdiği
gerçeği darbe sonrasında siyasi arşivimize geçen önemli bir anektod’dur.
Darbenin dış
bağlantıları ise yine hazırlık dönemi konusunda bize daha net bir fikir
vermektedir.
Zira Her seferinde
farklı gerekçelere dayandırılan darbelerin çoğunluğunun ortak yanı ABD desteği
ile gerçekleştirilmiş olmalarıdır.
Afganistan ve İran'da
sorun yaşayan ABD ve NATO'nun Türkiye'yi de kaybetmekten korktuğu ve darbeye her türlü desteği verdiği
biliniyor. Dönemin ABD Başkanı Carter'a Ankara'daki Amerikan diplomatik
kaynaklarından geçilen "Bizim çocuklar başardı" cümlesi Kenan Evren
ve çetesinden böyle bir darbenin dört gözle beklendiğinin bir kanıtı
niteliğindeydi adeta.
Öyleki,12 Eylül rejimi
yalnızca ülke siyaseti ve ekonomisini tar-u mar etme ile sınırlı kalmayacak,
entelektüel alanı da kuşatacaktı.
Darbeciler,
Türkiye’nin kültür yaşamına müdahale etmeyi toplum mühendisliği projelerinin
asli bir parçası olarak görecek ve anti-entelektüelizmi ile hem sağın hem de
solun düşünce ve kültür alanlarındaki hegemonyasını kırmayı hedef alacaktı.
Ve o ılık Eylül
sabahına uyandığımızda ülke tarihinin en kanlı askeri darbesi gerçekleştirildi.
Darbeyi gerçekleştiren çete tarafından 12 Eylül 1980 ile 6 Aralık 1983
tarihleri arasında yapılan uygulamalar demokrasi ve insan hakları açısından
kara bir lekedir.
Gerçi 12 Eylül
Darbesi'nin bu ülkenin ruhunda ve vicdanlarında nasıl derin yaralar açtığını
rakamlarla anlatmak mümkün olmasada bu verilerle Darbe mantığının doğru
anlaşılması ve Türkiye’nin yarınları için demokrasi, insan hakları, özgürlükler
ve tabii ki adalet açısından büyük önem taşımaktadır.
12 Eylül sabahından
hemen sonra;
-650 bin kişi
gözaltına alındı ve 90 güne varan gözaltı sürelerinde ağır işkence gördü,
-1 milyon 683 bin
kişi, etnik kökenine veya düşüncesine göre fişlendi,
-Açılan 210 bin davada
230 bin kişi Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde yargılandı,
-7 bin kişi için idam
cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi,
-124 kişinin idam
cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı,
-Haklarında idam
cezası verilenlerden 50’si asıldı
-İdamları istenen 259
kişinin dosyası Meclis’e gönderildi,
-500 kişi Türk Ceza
Kanunu’nun 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,
-404 kişi “örgüt üyesi
olmak” suçlamalarından yargılandı,
-388 bin kişiye
pasaport verilmedi,
-30 bin kişi
“sakıncalı” olduğu için işten atıldı,
-525 kamu görevlisi
hakkında soruşturma açıldı,
-14 bin kişi
vatandaşlıktan çıkarıldı,
-30 bin kişi “mülteci”
olarak yurtdışına gitti,
-366 kişi “kuşkulu bir
şekilde” öldü,
-Cezaevlerinde toplam
299 kişi yaşamını yitirdi,
-171 kişinin
“işkenceden öldüğü” belgelendi,
-144 kişi kuşkulu bir
şekilde öldü,
-14 kişi açlık
grevinde öldü,
-16 kişi “kaçarken”
vuruldu,
-95 kişi “çatışmada”
öldü,
-73 kişiye “doğal ölüm
raporu” verildi,
-43 kişinin “intihar
ettiği” bildirildi,
-937 film “sakıncalı”
bulunduğu için yasaklandı,
-23 bin 677 derneğin
faaliyeti durduruldu,
-Siyasi partiler ve
sendikalar kapatıldı, çok sayıda siyasetçi gerekçesiz gözaltında tutuldu ve
tutuklandı. Cunta generalleri dünyanın en zengin askerleri listesine girdi.
-3 bin 854 öğretmen,
üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi,
-400 gazeteci için
toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi,
-Gazetecilere 3 bin
315 yıl 6 ay hapis cezası verildi,
-31 gazeteci cezaevine
girdi,
-300 gazeteci
saldırıya uğradı,
-3 gazeteci silahla
öldürüldü,
-Gazeteler 300 gün
yayın yapamadı,
-13 büyük gazete için
303 dava açıldı,
-39 ton gazete ve
dergi imha edildi,
-Yüzbinlerce yayına el
konuldu veya imha edildi.
v.s, v.s, v.s…
Dikkat çekici detay,
Bu suçlardan önemli bir kısmı insanlığa karşı işlenmiş suçlar kategorisindedir.
12 Eylül darbesini
gerçekleştirenler, devletin Restorasyonu olarak güvenlik kavramını merkeze
alarak, derin Nato’nun militarist yorumlarına sahip çıkan bir dönüşüm
operasyonuna giriştiler.
Buradaki hedef,
toplumun kendi iç dinamikleriyle gerçekleşecek demokratikleşme arzusuna set
çekmek ve militarist bir bakışla modernleşme sürecinin tüm aktörlerini yok
etmek, yok edemediklerini dönüştürmek sureti ile ülkenin geleceğini bir yerlere
ipotek etmekti maalesef.