11. Çorum kitap kültür günleri
Hakikatin, yerini süslü
imajlara, yanılgıyı peşine takan ütopik dünyalara bırakmadığı, hep başladığı
yerden devam etmeyi bilen bir hâle ev sahipliği yaptığı güzelliğin kenti benim
evrenimde Çorum. Sanata ve sanatçıya kıymet veren; sözü, yere düştüğü için öpüp
başa konan bir azizlikle selamlayan saygılı, fedakâr, temiz insanların ocağı... Yola çıktığımızda evimize gidiyor hissiyatı
uyandıran, yolda olduğumuzda huzuru çağrıştıran Anadolu samimiyeti, Anadolu kokusu…
Bu yıl da şehir, Çorum
Belediyesi’nin öncülüğünde hayata geçirilen kitap ve kültür günleri için ülkenin
dört bir yanından gelen şair ve yazarları ağırladı. Yusuf Kaplan, Şermin Yaşar,
İlber Ortaylı, Bekir Develi, Beyhan Budak, Nurullah Genç, Ethem Erdoğan,
Mustafa Uçurum gibi çok sayıda değerli kalemin söyleşi ve imza programı
gerçekleştirdiği fuara ilgi ve katılım üst seviyedeydi. Çorum Belediye Başkanı
Dr. Halil İbrahim Aşgın yayınevi artışı ve yazar kalitesinden duyduğu
memnuniyeti dile getirirken seneye yapılacak fuar için tüm yayınevi ve
yazarlara “bu günden” çağrıda bulundu.
Ben de Çorum kitap ve
kültür günlerine genel yayın yönetmenliğini Turhan Candan’ın yaptığı Şehir
Defteri dergisinin yazarı olarak davet edildim. Otobüsün vaat edilen
saatten bir saat gecikmeli hareket etmesi zor bir yolculuk geçirmeme ve Çorum’a
geç gitmeme neden oldu. Böylece fuar alanında yapılması planlanan söyleşi Buharaevler
Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne kaydırıldı. Terminalde beni program ve dergi
emekçilerinden Nilüfer Aşkın’ın munis çehresi karşıladı, kuruma doğru birlikte
yol aldık. Buharaevler Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ilk programlarımdan birine
yani acemilik dönemime tekabül eden bir okuldu. Hem gecikmemden ve fuar
alanındaki konukları bekletmiş olmamdan hem de seneler evvel okulda bıraktığım
o ilk intibadan dolayı tedirgindim. Ancak yaşanan tüm aksiliklere ve okulu
hazırlıksız yakalamamıza rağmen zihin dünyamda bu algıyı değiştiren bir söyleşi
gerçekleştirdik ve özellikle ilk yarıda nefes almadan dinleyen öğrencilerle
adeta bir rüya atmosferini paylaştık. Öğrencilerin alakası, dikkati, soruları heyecanıma
mutluluk kattı. Hayatın ilginç cilveleri var, geriye dönüp baktığımda otobüsün
gecikmesini bir lütuf olarak yorumluyorum. Nitekim müdüre hanım Aysun Tut’un
samimi ve özverili çalışmalarının karşılığını öğrenciler üzerinde daha net
gördüğüm bu süreç beni hem önceki toyluğumla yüzleştirdi ve hem de 2016’dan bu
zamana aldığım yolda kültür ve sanat hayatıyla örnek Çorum’un edebiyatıma katkılarını
düşündürdü. Ayrıca söyleşiden önce müdürümüz Aysun Hanım ile dopdolu bir sohbet
imkânı yakaladık. Teşekkürüm bâki.
Nilüfer Aşkın’ın
refakatinde yol aldığım fuar alanında bizi tüm nezaket ve hassasiyetiyle
belediye başkan yardımcımız Turhan Candan karşıladı. Turhan Başkan, insanın
meslek hayatının her döneminde aynı ilgi ve zarafete sahip olabileceğinin;
hiçbir olumsuzluğu ve problemi muhkem surlarla ördüğü gönül kalesinden
taşırmayabileceğinin, hâlde istikametin korunabileceğinin canlı bir örneği…
Fuar, akşam saatlerine yakın bir yerde bulunmamıza rağmen alan sabah coşkusunu
yüzünde taşıyordu. Çorum Belediyesi ve Halil İbrahim Başkan adeta getirdikleri
her konukla, temin ettikleri her kitapla, organize ettikleri her söyleşi
ortamıyla fuarın hiçbir ânını boş bırakmamayı amaçlamış. Nitekim vazifeli genç
arkadaşlarımız da kitaplarla hemhâl o ulvi sorumluluk bilincini gülümseyen
çehrelerinde yeşertiyordu. Hemen burada değerli şair, edebiyatçı ve Şehir
Defteri dergisine sunduğu yadsınamaz katkılarıyla belediyenin edebiyat
ve sanat yüzlerinden Mehmet Okumuş’u da analım. Zira Nilüfer hanımla birlikte
takip ettikleri süreç insan sanatına vukufiyet gerektiren zor bir süreç.
Fuar alanına yaklaşık üç
saatlik bir gecikmeyle gitmiş olmama rağmen kitaplarımın yanı başında bitiveren
ilgili öğrencilerin, dikkatli okurların, çocuğunun selâmıyla gelen anne ve
babaların yüzleri bu metni kaleme alırken de gözlerimin önünde. Özellikle kendisi
gelemese de beşinci sınıf öğrencisi olan, hafızlık okuyan ve gencecik yaşında
kitap yazma yolculuğuna çıkan Mehmet Furkan Özcanbaz’ın kıymetli babasının
kıvanç ve mutlulukla anlattığı yolculuk, yolculuğuma değer kattı. Elimde kitap
kalmadığı için ilerde adını duyacağımıza inandığım Mehmet Furkan’a orada bir
mektup yazıp bıraktım, döndüğümde de okuması için bir koli yaptım. Dilerim
yazım yayımlanmadan elinde olur…
Selam ile