100 yıllık çürük zihniyetin eseri
Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri gerekli gereksiz her şey 7/24 zihnimize boca ediliyor. Sabah gözümüzü açtığımız an elimiz telefona gidiyor. Gece yatmadan önce gördüğümüz son şey de genellikle telefon oluyor. Küresel bir bağımlılığın esiri olduk. Fakat aynı oranda işimizin çoğunluğunu da neredeyse bilgisayarların yerini alan telefonlardan yürütüyoruz.
Sosyal medyanın zararları yıllardır konuşuluyor, o yüzden
ben de aynı şeyleri tekrar etmeyeceğim. Fakat ne yazık ki kontrolsüz şekilde
önümüze çıkan vahşet videoları, bizi dehşete düşürdüğü oranda hadiseleri bir
noktadan sonra kanıksamamıza da neden oluyor. Bilhassa kadına, çocuğa,
mülteciye ve hayvana şiddet videoları en çok reyting/tık getirisi olan
görsellerin başında yer aldığı için gün içerisinde milyonlara varan izlenme
rakamlarına ulaşıyor. Bilhassa çocuklar bu kontrolsüz canavarın önünde bir
yaprak gibi savrulan zihinlerine, şahit oldukları olumsuzlukları istemsiz bir
şekilde kaydediyor.
Birkaç gündür Twitter’da gündem olan ve insanın kanını
donduran iki hadiseden bahsedeceğim: Birincisi Mersin Yenipazar’da bir kadını
öldüresiye döven bir caninin kamera görüntüleri… Hem izleyip hem de beddua
etmekten insanın kendini alamadığı olayda, kendisine karşı koyamayacak çaresiz
bir kadının yüzüne hayvani bir güçle tekme, yumruk atıp bunu defalarca
tekrarlayan aşağılık bir şahıs, dayak atmaktan acıyan kopasıca ellerini
ovuşturarak dükkândan çıkıyor. Şiddet mağduru kadın yoğun bakımda yaşam
mücadelesi verirken o iğrenç mahluk ise tutuklanmış. Tabi demir parmaklıkların
ardına konması yetmez, kasten adam öldürmeye teşebbüsten ağır bir hüküm
giymezse çıkar çıkmaz aynı barbarlığı başka kadınlara da yapar. Bu tür
yaratıklar kendi annesini dahi dövmekten çekinmez ki örneklerine çok şahit
olduk.
Gündem olan bir diğer video ise İstanbul Silivri’deki özel
bir bakımevinde yaşanan bir skandal olarak karşımıza çıktı. Kayıtta, insanlıktan
nasibini almamış bakımevi personeli, eliyle taciz ettiği yatalak hastaya eziyet
edip bir yandan küfrederken arkadaşı da bu rezaleti alay ederek kameraya çekiyordu.
Olayın açığa çıkmasıyla birlikte şahıslar gözaltına alındı. Peki olayın
faillerine nasıl bir ceza verilecek? Yenilerinin yaşanmaması için caydırıcı
önlemler alınacak mı? Geçen sene İstanbul Ataşehir’deki özel bir hastanede
çalışan personelin yaşlı kadına yaptığı eziyetin videosu da büyük tepki çekmiş,
şahıslar gözaltına alınmış ve sonra gündem hızla değiştiği için kamuoyu
şahısların aldığı cezanın peşine düşmeden hayatın akışında unutulup gitmişti.
Tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de kendine yer bulan
TikTok bataklığına da ayaklarımızdan yakalandık, çamuru boğazımıza kadar yetişti.
Toplumun karanlık, cahil, sakil ve utanılası yüzlerinin bir araya gelip
Kuran’ın deyimiyle ‘belhumadal’lere (hayvandan aşağı) dönüşmelerini izliyoruz.
Para ve şöhret arzusuyla, bile isteye garabet çukuruna yuvarlanan saçı
kırlaşmış yaşlı adamlar ve yaşlı kadınların düştüğü acınası hali anlatmaya
kelimeler yetmez. Oysa onlar her şeyin farkında ama hiçbir şey umurlarında
değil.
Dünyanın sonu mu geliyor, kıyamet mi yakın bilmem ama daha hatırlarken unutan insanoğlunun bir an önce kendisine çekidüzen vermesi lazım. Zira dünya başta küresel sapıklık LGBT olmak üzere şiddete, Allah’a isyana, her türlü melanet ve vahşete göz kırpmak bir yana koşarak gidiyor. Biz ülkemizi bu çamur çirkeften korumak için var gücümüzle çalışmalıyız. Bizi biz yapan kendi değerlerimizdir. Yüz yıl önce rejimi değiştirirken Batı’nın ahlaksızlığını Müslüman Türk milletine empoze edenlerin laiklik adı altında bıraktığı çamur zihniyet değil. Prof. Dr. Mazhar Osman 1934’te kaleme aldığı ‘Keyif Veren Zehirler’ kitabında tek parti döneminin CHP’sinin halkı içki, eroin ve kumar bataklığına sistematik olarak nasıl alıştırdığını ayrıntılı bir şekilde anlatmış. İşte bugün görüp de hayrete düştüğümüz birçok sapkınlık, vicdansızlık ve toplumumuzun genetik kodlarına ters her garabet, tek parti döneminde atılan tohumların eseri.