100. Yılda muhalefet
Ankara’da 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programı yapılıyor. TRT’den de canlı yayınlıyor. Yatsı ezanı okununca özel konsere ara verildi, sonra kaldığı yerden devam etti. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında geldiğiniz durumu göstermesi açısından nasıl bir yönetici kadro seçtiğimizin göstergesiydi.
Ferhat Göçer ilk şarkısını söyleyip susmuştu, sonra ezan
başladı. TRT canlı yayını kesmedi, güzel sesli müezzinin okuduğu ezanı
yayınladı sonra Göçer, yeni şarkısı ile devam etti. Mayıs ayında muhalefet
kazanmış olsaydı böyle bir şey olabilir miydi?
Türkiye’de İslami anlayışın önünü kesmek için CHP’si,
HDP’si, İyi’si, kötüsü topu birden anlaştı ancak tam bir kolektif yenilgiye
uğradılar. Şimdi ise kayıkçı kavgasına tutuşmuş durumdalar. Seçimlerde açık
açık CHP’nin yanında yer alan ve alenen savunan medya mensupları şimdi CHP
Genel Başkanı’nı nefret objesi haline getirmiş durumda. Birkaç örnek verilim:
Fatih Portakal: “Basiretsiz, korkak bir liderden bahsediyoruz.
Benim gözümde artık Kemal Kılıçdaroğlu böyle. Kemal Bey, lütfen bu kadar
pişkinlik içerisinde bulunmayın! Kibir içerisinde de bulunmayın. İstediğiniz
kadar direnebilirsiniz ama o koltukta oturamayacaksınız! ”
Fatih Altaylı: “İddia ediyorum, bak yemin ediyorum. Yarın
sandık koyulsun, eğer aday Kılıçdaroğlu olursa bir kez daha Tayyip Erdoğan
kazanmazsa, biz dördüncü katta mıyız, buradan aşağı atlamaya hazırım. Olamaz,
Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir şey kazanma ihtimali yok!”
İsmail Saymaz: “Kaldı ki siz bu seçimde yenildiniz. Üstelik
ben bunları yenerim diye geldiniz. Aman Ekrem gelmesin, Mansur gelmesin, onlar
belediye başkanı. Ben bunları yenerim dediniz ve yenildiniz. Yanındakiler de
kabahatli, aday gösterdiği için altılı masadakiler de kabahatli.”
Uğur Dündar: “Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi kaybetmesinin
nedeni olarak ulusalcıları, yani Atatürk milliyetçilerini göstermiş! Kemal Bey
seçimlerden bu yana ters yumruk almış boksöre benziyor! Sanırım kendine
gelebilmesi için Kuvayı Milliye'nin müzesi olan İzmir'i de seçimde kaybetmesi
gerekecek!”
Evet, durum böyle. Muhalif gazeteciler seçimlerinden önce
tavırlarını ortaya koymuş, Kılıçdaroğlu’nu göklere çıkarmıştı. Bununla da
yetinmemiş, tek tek tüm sanatçıları da buna zorlamıştı. Geldiğimiz noktada günün
moda tabiri ile Kılıçdaroğlu’nu eleştirmeyene kız vermiyorlar. O’na
“Cumhurbaşkanım” diye hitap edenlerin şimdi ne dediklerini ise yazmaya gerek
yok.
Sonuç olarak Cumhuriyet’in yüzüncü yılında muhalefetin
durumu içler acısı… Cumhura yani millete gelince, Mayıs ayında yeniden cumhurun
reisi seçilen Recep Tayyip Erdoğan, diyor ki, “Bizim mücadelemiz, mihrapların
imamsız, minberlerin hatipsiz, minarelerin ezansız kalmaması için…”
Erdoğan, bir de milletin belini büken şu enflasyon ve hayat
pahalılığını yenerse işte o zaman yeni bir destan yazmış olacak.
Tıpkı 100. Yıl Marşı’nda dendiği gibi:
“Bu toprak bu deniz bu bayrak bizim,
Tarihe sığmayan destanlar bizim.”
Bu mısralar güzel ama 100. Yıl Marşı, mevcutlar arasından kerhen
seçilmiş gibi... İster istemez, “Türkiye, yüzüncü yılında etkili bir marş
yazabilmek için yeni bir Mehmet Akif’e ihtiyaç duyuyor” dedirtiyor. Yok mu,
doğrudan 100. Yıl Marşı sipariş edeceğimiz yeni Akifler?