Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2979.56
BIST 100
9751.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ekim 2015

1 Kasım AK Parti: İnadına çözüm süreci, inadına yeni anayasa!

Siyasi partiler 1 Kasım için hazırladıkları seçim bildirgelerini kamuoyuyla paylaştılar. CHP, MHP ve HDP kanadında değişen bir şey yok. Her seçim döneminde olduğu gibi stratejilerini oylarını arttırmak ve iktidar olmak uğruna değil AK Parti'yi tasfiye etmek ve uluslararası arenada itibarını zedelemek üzerine belirlemişler. HDP, Saray darbesi, tek parti yönetimi gibi klişeleşmiş yaftalamalarla birlikte, haberini sonradan silmiş olmasına rağmen Hürriyet Gazetesi'nin "400 vekil" yalan algı operasyonunu da beyannamesine eklemiş. Ayrıca savaşı başlatan tarafın tek adam diktatörlüğündeki AK Parti olduğunu ifade eden HDP barışı ancak kendilerinin getirebileceğini de ısrarla vurgulamış.

Beyannamelerinde Kürtlerin kendilerini yönetme konusundaki kafa karışıklığı hala vahametini koruyor. Anlaşılan o ki HDP, Kürtlerin refahı ve huzuru konusunda ne yapacağını, ne tür model önereceğini kendisi de bilmiyor. Tüm enerjisini AK Parti'yi tasfiye etmek üzerine harcıyor. Bu tutum CHP ve MHP için de geçerli. CHP'nin beyannamesi olmazsa olmazı olarak gördüğü Atatürk devrimleri ve altı ok ilkesiyle başlıyor. AK Parti'nin ülkeyi ayrıştırdığı, kin ve nefret aşıladığı tüm sistemi altüst ettiğine dönük geniş kapsamlı bir açıklama yer alıyor. 7 Haziran'dan sonra tüm kapıları kapatarak siyaseti kilitleyen MHP ise 1 Kasım'dan sonra mevcut tablonun oluşması durumunda bu sefer koalisyona, işbirliğine hazır oldukları mesajını verdi. MHP, çözüm süreciyle ilgili tutumunu da her zaman olduğu gibi ihanet süreci olarak nitelemiş. 17-25 Aralık dosyalarının yeniden açılmasını öneren MHP'nin bunu kimler namına istediğini bilmem söylemimize gerek var mı? Ekonomik vaatlerini yazma gereği bile duymuyorum.

AK Parti beyannamesi;

AK Parti, 7 Haziran seçimlerinde kendi payına bir ders çıkarmış ve ayakları yere sağlam basan bir seçim beyannamesi hazırlamış. Beyannameyi okuduğumda AK Parti'nin ilk günlerindeki o heyecanı ve reformist tutumunu gördüm. Bilirsiniz AK Parti siyaset sahnesine "Biz Türkiye'yiz Türkiye Biziz" şeklinde yeniliğe, demokratikleşmeye ve tarihi kültürel, ilim irfan birikimimize işaret eden bir vizyonla çıktı. Son 13 yıllık iktidarlığı döneminde askeri vesayetin belini kırdı, Türkiye'nin 80 yıllık uyuşukluğunu, hantallığını ortadan kaldırarak ülkeye bir canlılık ve enerji kazandırdı. Kitleleri heyecanlandıran, özgüven kazandıran "evet, yapabiliriz, başarabiliriz" dedirten bir siyasi anlayışın öncülüğünü yaptı. İktisadi, siyasi ve dış politika alanında ciddi atılımlar gerçekleştirdi. Bugün Biz Türkiye'yiz anlayışı, biz Ortadoğu'yuz, biz Dünya'yız ve gücümüzün farkındayız seviyesine gelmişse ve ülkede arzu ettikleri darbeyi yapmakta aciz kalıyorlarsa bunda AK Parti'nin payı büyüktür.

Başbakan Davutoğlu'nun başarılı sunumuyla kamuoyuna takdim edilen 1 Kasım seçim beyannamesinde "Topluma kimlik ve yaşam tarzı dayatılmasının karşısında olacağız. Bütün vatandaşlarımızın birinci sınıf olarak muamele gördüğü ve özgür fertler olarak yaşadığı bir ortamı tesis etmeye devam edeceğiz" şeklinde bireysel özgürlüklere yapılan vurgular öne çıktı. AK Parti geleneksel irfan merkezleri ve cemevlerine hukuki statü tanıyacaklarını vaat etti. Umarım bu çerçevede gerekli adımlar atılır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin iç hukuka dahil edilmesi ve özgürlükçü demokratik düzen mantığıyla bağdaşmayan şerhlerin kaldırılacak olması da önemli.

Çözüm süreci;

Başbakan Davutoğlu çözüm sürecinin ne anlam ihtiva ettiğini net bir biçimde izah etti. Gelinen noktada Çözüm Süreci, sadece ülkemizde değil, bölgemizdeki huzur ve barış ortamının da reçetesi haline gelmiştir. Bölgemizde 'kanlı süreçlerin' derinleştiği bir dönemde, ülkemizin 'barış süreçleriyle' anılmasını sağladık. Bu yönüyle Çözüm Süreci, sadece Türkiye'nin demokratikleşmesi ve acıların dinmesi için değil, bölgemiz için de birlik ve kardeşlik modelidir. Çözüm Süreci, milletimizin esenlik projesidir. Çözüm Süreci, Türkiye'nin normalleşmesinin yol haritasıdır. Çözüm Süreci, eski Türkiye'nin anti-demokratik uygulamalarının bir daha tekerrür etmemesinin garantisidir." seklinde devam eden konuşmasından anlıyoruz ki AK Parti çözüm sürecinden asla taviz vermeyecek ve bu büyük projenin ehemmiyetine de vakıf. Ancak çözüm süreci, 7 Haziran'dan sonra kimyası bozulan AK Parti tabanına yeniden anlatılmalı ve tabana bu konuda ciddi bir kararlılık aşılanmalıdır.

Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi

Bireysel özgürlüklere dayalı yeni bir anayasa vaadi yinelendi. Yeni anayasanın özgürlük, eşitlik ve adalet üzerine bina edilecek olması ve insan onurunu temel ahlaki referansı olacak bir anayasanın gerekliğinin vurgulanması önemliydi. Türkiye'nin yönetim sistemi/modeli ise ilk defa tartışmalara ve çatlak seslere mahal vermeden net ve keskin bir biçimde başkanlık sistemi olacağı deklare edildi. Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'yla uyumlu olarak merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin yeniden düzenleyecekleri ayrıca yerelleşmeyi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini ve suiistimallerin önüne geçmek üzere etkin bir denetimi esas alan bir yasal düzenlemenin hayata geçirileceği de vaatler arasında. Anadilde eğitim meselesi de bu süreçte tüm boyutlarıyla ele alınmalıdır. Asıl mesele bu özgürlükçü ve çoğulcu anlayışın meydanlarda kamuoyuna sarih bir biçimde izah edilmesidir. Çapsız, vizyonsuz maksadı bağcıyı dövmek olan siyasetçilerle vakit harcamadan 1 Kasım'ın önemi halka izah edilmeli ve özgürlüklerden asla taviz verilmemelidir.

Özel bir rica;

1 Kasım seçim süreci boyunca medyamızdan bu beyanname kalitesinde yani çok kültürlülük temelinde titiz yayınlar yapmalarını istirham ediyoruz. Lütfen üsluba dikkat edelim ve kaliteden zerre taviz vermeyelim.

@sivildemokrat

[email protected]