1. Başkan Recep Tayyip Erdoğan
Baharın bütün güzelliklerini sergilediği Avusturya'nın başkenti Viyana'dayım. Hava şartlarının güzelliğini gölgede bırakacak kadar güzel insanlarla beraberiz.
Evet, konferans için UETD AUSTRIYA davetlisi olarak buraya dün sabah indik. UETD başkan ve temsilcilerinin sıcak ve içten ev sahiplikleriyle şehrin tarihi yerlerini gezeceğiz. Viyana notlarımıinşaAllah ileriki günlerde yazacağım.
Bizi bekleyen bir cumhurbaşkanlığıseçimi var ve gündemdeki sıcaklığıhararete dönüşüyor bu seçimin.
Doğrusu hep yanıldılar,
Yine yanılacaklar. Bakın söylüyorum, Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan kavgasını bekleyenler boşuna bekliyorlar. Bu konu konuşulur ve 'Aziz kardeşliğe' yakışır bir şekilde çözülür.
Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili yapılan tartışmaların önemli bir kısmı daima fitneyi körükleme amaçlı olmuştur şimdi de. Biz ise kimin aday olacağı, kimlerin ittifak yapacağı, sürpriz adaylar olacak mı olmayacak mı gibi sorular çevresinde turluyoruz.
Türkiye parlamentarizme rağmen sistem Fransa'daki gibi yarı başkanlığa uygun. Halkın seçeceği ve daha güçlü temsiliyeti olacak bir Cumhurbaşkanı, mevcut anayasanın tanıdığı yetkileri kullanıp yürütmenin başı olarak daha verimli ve aktif görev yapacak. Cumhurbaşkanı aynı zamanda Bakanlar Kurulu'na başkanlık edecek. Meclisi seçime götürebilecek.
İşte bir sorun da bu:
Cumhurbaşkanını halkın seçiyor olması başbakanla arasını açacağı yorumlarının bir kısmı "endişe niyeti" taşısa da bu yorumların önemli bir kısmı da "Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamasın için" yapılıyor. Diyorlar ki 'Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olursa başbakanlık da yapmak isteyecek ve bu durum başbakanla arasında sorun yaşanmasına sebep olacakmış.' Anayasadan mülhem yetkilerin kullanılması kimseyi gocundurmayacağı gibi, yetkilerimi kullanmıyorum demenin de bir bedeli olacak artık. Çünkü bundan böyle cumhurbaşkanları halka hesap vermek durumundadır. Bundan böyle onu halk seçiyor, o zaman anayasal yetkilerini de kullanmak durumundadır cumhurbaşkanı.
Iyi niyetlilerin tartıştıkları konu ise 'Tayyip bey Köşk'e çıkarsa partinin ne olacağı' endişesi.
Peki, ne olacak?
Başbakan Erdoğan feraset ve basiret sahibi,
Ekibi de öyle, donanımlı, basiret ve ferasetle hareket ediyor.
Bu, hikmeti yakalamayı kolaylaştırıyor.
Eğer başbakan 2014'te partisini bırakıp cumhurbaşkanı olursa 2015 seçimlerinde Ak Parti Sayın başbakanın "endamından" aldığı en az % 10'luk oy kaybına uğrayabilir. Bildiğim, tanıdığım Erdoğan böyle bir durumun farkında ve yine tanıdığım Erdoğan partisine bu hasarı-kaybı yaşatacak bir lider değil.
O halde ne?
Tayyip Bey, yine bir "aziz kardeşini" başbakan olarak atayacak, seçimden hemen sonra 2015 seçimlerine çalışılacak.
Türkiye'de özellikle milletin ana gövdesi olan "orta sınıf"ın cumhurbaşkanlığına en layık gördükleri kişi Tayyip Beydir. Ve yine bu kesim onun 2015 seçimlerinde partisinin başında olmasını da istiyor. Ancak, Sayın başbakanın cumhurbaşkanı seçilmesi bu kesimleri 2015 seçimleri öncesi motive edecek ve bu sorunsalı aşacak.
2015 milletvekili seçimlerinden sonra,
Ak Parti Türkiye'yi 22. Yüzyıla taşıyacak olan yeni devrimlere imza atacak. Anayasa değişikliği ile öncelikle başkanlık sistemine geçilerek yeni Türkiye'ye uygun birlikteliklerin altyapısı oluşturulacak. Demokrasinin gelişmesiyle ülkede vesayete tevessül edecek oluşumlar sivilleşmek zorunda kalacak.
Anayasa 77 milyonu kucaklayan anlaşılır, kısa bir metin olacak. Türkiye mezhep ve meşrep kamburundan kurtularak "ötekisiz" olma sürecini tamamlayacak. Anayasa teminatıyla herkes birinci sınıf vatandaşlık hakkını tam olarak kullanabilecek.
İktisadi kalkınma süreci artık esen rüzgarla sendelemeyecek sağlam yapısal değişiklikleri tamamlayacak.
Ve,
Takdiri ilahiyi bilemeyiz, ama Tayyip Erdoğan bütün bunları başardıktan sonra:
1. KurtuluşSavaşının 100. Yılına,
2. TBMM'nin kuruluşunun 100. Yılına,
3. Cumhuriyetin 100. Yılına da başkan olarak girecek.
Hayırlı olsun.
@ahmetay_