04.17: Acılar içinde kıvranmak
Ülkemizde on bir ili etkileyen iki büyük deprem (6 Şubat 2023) yaşandı. Depremi, artçılarını ve daha sonra yaşananları Kahramanmaraş’ta ikamet ettiğim için yaşadım. Öncelikle depremde ölenler için Allah (cc) tan rahmet, hala acı içinde olanların acılarının dinmesini isterim.
Bu büyük felakette ölenlerin hatırlanmaları
amacıyla şunları yazdım:
“Bu Kitap; 06 Şubat 2023’te saat 04.17’deki Büyük Deprem’de ölenlerin aziz anısına…
Ruhları şad olsun!”
Bu satırlar yeni çıkan " Tarım Bilim
Tarihi” kitabımdan! Yeşil Aydınlanma olarak adlandırdığım "Tarım Bilim
Tarihi" konusunda Türkçede ilk telif eser olarak yeni kitabım okuyucularla
buluştu. (bk. https://www.nobelyayin.com/tarim-bilim-tarihi-yesil-aydinlanma-20678.html). Bu kitabı bu büyük açıyı
yaşayanların ebedi olarak hatırlanması için onlara atfen yazdım…
Ruhları şad olsun!
Deprem sonrası enkazın etrafında çaresizce
günlerce bekleyen insanlardan sıkça şu soruları duydum: Nereden geldik nereye
gidiyoruz? “Dünyanın anlamı yokmuş” Dünya boşmuş”
Aslında bu insanlar şunu sormakta: “Hayatın
anlamı nedir?” “Bu Dünyada var olmamızın nedeni nedir?”
O zamanlarda bile bu konuşmayı yapanların bu
soruyu ne kadar içselleştirdiği veya peşine düştüğünden emin değildim!
Olayın acı etkisini yaşayanlar ve ölenleri
anarken ya kalanlar!
Hala büyük acı içinde kıvrananlar var.
Kıvrananlar
“Bu kıymetli vatanın sönmez matemlerini tutar,
elemler içinde kıvranmaktan acı bir haz duyarım." (Ömer Seyfettin)
Kıvranmak, bir şeye (a) çok gereksinim duymak
veya (b) acı çekmek, üzülmek anlamına gelmektedir.
Büyük acıya maruz kalanların (kıvrananları)
ihtiyaçları (konut, sağlık vs) yerine getirildi mi veya manevi destek sağlandı
mı?
Daha önce (Haziran
2021) “İnsanı Ararken…” başlıklı bir yazı yazmış ve “Istırap
çekmek ve çektirmek” diye de bir alt başlık
kullanmıştım. O yazımda şu satırlara vermiştim: Yalnız bilgi, para, makam vs. mülkiyetler yönünden
değil, insan olarak gelişmek. “İnsanı aramak üzere yola koyulanın, yolu
üzerinde kendi kendisiyle çarpışıp da kendine rastlaması ve sonrası sırasında
duyduğu şaşkınlığın yanında hiç kalır.”
Koca bir yıl geçti!
Acıyı içine gömüp hayata tutunmaya çalışanlar var.
Hala tüm olup bitenden etkilenip donuk bir yüz ifadesi ile şaşkınlık içinde
olanlar var. Buna merhem olundu mu?
Bir yıl içinde şunu gözlemledik: Hala büyük acı içinde
kıvrananların acısını, konvoy yapıp zafer kutlaması yapanlar, şampiyonluk için
gerdan kıranlar, makamlarını tahkim etme kavgası verenler anlamamış gözüküyor.
Bu anlamayanlar çare olabilir mi?
Belki bir avuç insan evladı büyük acı için elemler
içinde kıvranmakta ve yankını söndürmek istemekte… Şimdi afete maruz kalıp
yaşama tutunmaya çalışanlar için insanlığı (hayatın anlamını) aramak zorunda
Türkiye Toplumu.
Anlam
Ümit ederim çekilen bu ızdırap (acı) insanlık
arayışımızda, birbirimizi sevme ve saygı duymada, karşılıklı güvenmeye yardımcı
olur.
Büyük psikologlar “İnsan olan bir varlık anlamsız
yaşayamaz” iddiasındadır. Normal zamanlarda ve acı dolu günlerde bu konu
düşünülmesi gereken bir konudur. Ama Normal zamanlarda bu konu dar bir grup
tarafından seslendirilir. Fakat zor zamanlarda, zor sınavlarda yenilgiye
uğranıldığı zaman, gemiler yelkenlerini açmış rahatça yol almadığında durum
nasıl olur?
Bu soru için gelin insan üzerine çalışan büyük bir
bilim insanına (A. Adler) kulak verelim: “Bir insana yaşamın anlamı nedir
diye sorarsak belki de cevap vermeyecektir. İnsanlar genelde bu soru üzerine
kafa yormaz ve çözüm üretmeye çalışmazlar. Bu arada sadece yenilgiye uğradıkları zaman böyle sorduklarını
iddia edebiliriz. Yaşam gemisi yelkenlerini açmış
rahatça yol alırken ve başarılması gereken zor
sınavları ortalıkta görülmezken bu soru kelimelere dökülmez.”
Yukarda hayatın anlamını konusundaki sorular birbirine
yakın sorular. Hayatın anlamının ne olduğu, bu dünyada varoluşun ne anlama
geldiği hemen her insanın cevaplaması gereken sorulardır.
İnsan evladı, hakikati içselleştirdiği veya peşine
düştüğünde acıları dindirebiliriz.
Son söz: Anlam çekilen ıstıraplardan olumlu bir sonuç
çıkartmaktır.