Siyasi cinayetlerde CHP'nin sicili
Tarih, 1978
idi.
Bugün, “Siyasi
cinayetler olacak” diyen ve bundan Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı
sorumlu tutma arayışındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel Başkanı olduğu CHP “Güneş
Motel” denilen skandal pazarlık sonrası iktidardaydı. Siyasi cinayetler,
CHP’nin bu ahlaksız transferleri sonrası tırmandı. Adeta CHP siyasi
cinayetlerden medet umuyordu, zaten hep bulanık havalarda av arayan bir CHP yok
muydu?
Yine
öyleydi. Hiçbir siyasi cinayet CHP döneminde aydınlatılmadı. Ne sağ ne sol
cinayetin esas failleri bulundu.
Neden mi?
İşin bir
yerinde kendilerinden olan birileri olabilir endişesinden olabilir mi?
Neyse.
Gelin CHP
iktidarları dönemindeki siyasi cinayetlere bakalım, ne dediğimi daha iyi anlarsınız.
16 Mart
1978’de İstanbul Üniversitesi’nde çıkan sol görüşlü 100'e yakın öğrencinin
üzerine bomba atıldı ve silahla ateş açıldı, olayda 5 kişi öldü, 47 kişi
yaralandı.
Olayın
failleri yok!
17 Mart,
İstanbul’da
Ümraniye Katliamında 5 kişi işkence edilerek öldürüldü.
Failler yok!
24 Mart,
Savcı Doğan
Öz öldürüldü.
Asıl fail meçhul!
17 Nisan,
Daha bir yıl
önce Adalet Partisi’nden Malatya Belediye Başkanı seçilen Hamit Fendoğlu,
gönderilen bir bombalı paketi açarken, gelini ve iki torunuyla birlikte
parçalanarak öldü.
Failleri
yok.
2 Haziran,
İspanya’nın
Başkenti Madrid’deki saldırıda, Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp arabasında
bulunan eşi Necla Kuneralp, emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu ve şoförü
öldüler.
4 Haziran,
MHP İstanbul
İl Başkanı Recep Haşatlı, oğlu Mustafa Haşatlı ile birlikte evinde
uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı Marksist-Leninist Silahlı
Propaganda örgütü üstlendi. Cinayeti ise bu örgütün militanı 1957 Erzincan
doğumlu Fehmi Gökçe üstlendi.
Asıl failler
mi? Tabi ki bulunmadı.
9 Ekim,
Bahçelievler’de
7 TİP’li öğrenci öldürüldü.
1 Şubat
1979,
Abdi İpekçi
katledildi.
Tetikçi M.
Ali Ağca tutukluyken yurt dışına kaçtı. Asıl failler yine yok!
1991 Ekim
ayından sonra yine CHP (o zaman SHP idi) iktidarda.
24 Ocak
1993’te Uğur Mumcu katledilirken iktidarda yine CHP vardı.
2 Temmuz
1993 Sivas Madımak katliamı CHP’nin (SHP) iktidar ortağı olduğu bir dönemde
gerçekleşti. Erdal İnönü’nün Özel Kalem Müdürünün Sivas Valisi olduğu,
katliamla ilgili ihbarlar ve emareler netleştiği halde vali bütün ihbarları
savsakladı ve bu katliam gerçekleşti.
1999’da
Ahmet Taner Kışlalı katledilirken de DSP iktidarda idi.
Ali Gaffar
Okan 2001’de katledildiğinde yine solcuların iktidarı hüküm sürüyordu.
Daha
gerilere, CHP’nin tek parti dönemine.
26 Mart
1924’te işlenen Ali Şükrü Bey cinayeti de yine tarihe kara leke olarak CHP’nin
tek parti olduğu dönemde gerçekleşti. Üstelik, içki yasağı için kanun teklifi
vermesinin üzerinden birkaç hafta geçmeden defalarca tehdit edilmesine rağmen.
1948’de
Sabahattin Ali katledilirken, Milli Şef(!) İnönü’nün CHP Genel Başkanı,
Cumhurbaşkanı olduğu despot hatta faşist tek parti iktidarı vardı.
Şimdilerde,
geçmişte olduğu gibi yine katiliyle aşk yaşayan HDP’nin ortağı SHP/CHP’nin
iktidar ortağı olduğu dönemde (1992-1994) 4 bin Kürt köyü yandı ve bir tek
tanesi söndürülmedi,
Failleri
bulunmadı…
Şapka
takmadıkları için idam edilenleri, Dersim’e uçaklardan atılan fare zehri ile
ölenleri, Kur’an dersi verdi diye öldürülenleri anlatmadım bile…
Bu CHP’nin
genel başkanı kalkmış siyasi cinayetlerden bahsediyor!
Neden ola
ki?
Biliyorum,
Amerika’daki
dostu ve dostları, Türkiye için yeni bir senaryo hazırlamışlar.
Kılıçdaroğlu’nun PKK’lı arkadaşları, DHKP-C’li partizanları, FETÖ’cü dostları,
CHP ile DEAŞ’ı beraber örgütleyen ÜST AKIL önümüzdeki aylarda Türkiye’yi
cinayetlerle sarsarak vatandaşların Ak Parti iktidarından umutlarını kesmeye
çalışacaklarına dair Kılıçdaroğlu’na haber uçurmuşlar. İşte Kılıçdaroğlu
kendisine gelen bu ihanet haberini “Erdoğan yaptıracak” diyecek kadar
alçalabiliyor.
Olabilir,
daha da alçalabilir. Bu bir tercihtir.
Benim
takıldığım şu: Kılıçdaroğlu hükümete haber vereceğine, onları
bilgilendireceğine, neden dünyaya duyurma gereği duyuyor?
Acaba Kemal
Kılıçdaroğlu ağababalarına, Bakın, biz de içerde boş durmuyoruz, ortam
hazırlıyoruz, siz cinayet işleyin, biz suçluyu peşinen ilan ediyoruz, mu demek
istiyor?
Neden
olmasın?
İnsan neye bulaşırsa onun kokusunu taşır.