Kirli algı operasyonları
Toplumla
iletişimi sağlayan radyo, televizyon, gazete ve dergiler gibi basın yayın
organlarının tümünü kapsayan kitle iletişim araçları medyayı oluşturur.
Eğlence, bilgi ve eğitim gibi temel sorumluluğa sahip medya, toplumun bilgi
edinme özgürlüğüne, düşünce ve (kanuni ve etik sınırlar içinde) ifade
özgürlüğüne hizmet etmesi bakımından özel birtakım haklarla donatılmış, aynı
zamanda işleyişi açısından da güvence altına alınmış bir kurumdur. Bu özelliği
ile yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet olarak değerlendirilir.
Kamu yararı
esas alınan medya toplumu doğru, gerçek ve dürüst bir şekilde bilgilendirme
görevini yerine getirirken asli vazifesinden uzaklaşıp propaganda ve algı
yönetme aracı haline geldiğinde toplumda bozulma başlar. Ülkemizde bu yönüyle
daha çok ön plana çıkan medya birilerinin elinde silah olarak kullanılmakta,
birilerini etkileme aracı olarak iş görmektedir.
Kamera
gerçekleri çeker ama gösterilenler yönetmenin istediği şeylerdir. Bu ülkede bunun
örneğini defalarca gördük. Gerçekleri gizleyerek, algı operasyonları ile
toplumu etkilemeye çalışan medya ve medya mensupları temiz ve ahlaklı
yayıncılar tarafından deşifre edilmiş, gerçek yüzleri ortaya konulmuştur. İlk
zamanlarda hemen hemen herkesin inandığı yalanlarla kendi fikirlerine alan
açmaya çalışanların vatan haini ve millet düşmanı olduğu ortaya çıkmıştır.
Çok fazla
geriye gitmeden, hemen hemen herkesin hatırladığı olaylar ve zamanla ortaya
çıkan gerçekler kimin bu medya gücünü kendi hain emelleri için kullandığını da
göstermiştir.
Batı medyası
bunu her zaman yapıyor. Ülkemizdeki olayları çarpıtarak dünyaya duyurma
şerefsizliğini hemen hemen her gün görmekteyiz. Adeta hiçbir gelişmeyi aslına
uygun bir yansıtma ile duyurmamış olan batı medyasının bu tavrı bildiğimiz bir
tavırdır. Tarihi, yalanlarla, iftiralarla, kumpaslarla, saldırılarla,
soykırımlarla, sömürülerle dolu olan batının medyası da öyle olacak elbette. Doğuyu
sömürü üzerine kendine müreffeh bir hayat kuran batıdan başka bir şey beklemek
de yanlış olur elbette. Çünkü batı dünyası hayatını böyle kurgulamış,
geleceğini böyle emniyet altına almıştır. Dünyanın mazlum ve bâkir bölgelerinde
kurduğu sömürü sistemini de dünyaya demokratik bir tarz diye sunmakta ve bebek
katili devletleri de masum göstermektedir. İnançları da bu yönde kendilerine
yol çizen emperyalist zihniyete sahip batının bu yanlış algı operasyonlarını
anlamak mümkün de bizdeki hainleri anlamak mümkün değil.
Milletin
teveccühüne mazhar olmuş bir lider ve ekibini alaşağı edebilmek için sandıktan
ümidini kesenlerin yargı eliyle hükümeti itibarsızlaştırma, kamu görevlilerinin
görevi kötüye kullandığı ve rüşvet aldığı algısını yaratma, devleti zor duruma
düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için karanlık ve kirli bir algı
operasyonu planladılar, hükümetin ferasetiyle başarısız oldular.
Ülkenin
ulusal menfaatleri doğrultusunda yürütülen faaliyetler sırasında durdurulan MİT
tırlarından ele geçen malzemelere ilişkin bilgi ve belgelerin devlet sırrı
niteliğinde olan ve gizlilik taşıyan bilgi ve belgeleri başka ülkelere peşkeş
çeken ve bunu da haber yapıyorum anlayışı altında algı operasyonu yapan ve
şimdilerde ajanlık yaptığı devletin kucağında yaşayan vatan ve millet düşmanı
zevat yine hükümetin ferasetiyle başarısız oldular.
Ağaç
bahanesiyle hükümeti devirme operasyonuyla nerdeyse bir ülkeyi savaş alanına
çeviren ve bunu da algı operasyonları ile masum göstermeye çalışan hainlerin
ihanetleri de hükümetin ferasetiyle boşa çıktı.
Daha
onlarcasını, yüzlercesini sayabileceğimiz kirli algı operasyonları var bu
ülkede. En son ABD Başkanı Biden’in NATO’daki oturum öncesi Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına gidip selam verdiği ve Cumhurbaşkanımızın
nezaket gereği ayağa kalkarken çekilen ve dünyaya servis edilen algı yaratma fotoğrafı
oldu. Biden’in elini öpüyormuşçasına gösterilen fotoğrafı yabancı basın servis
etti ama asıl bizdeki ahlaksızların gazetelerinde kullanması ve haberlerinde
servis etmesi dikkate alınacak konu. Bu alçaklar kime ve hangi düşünceye hizmet
ediyor, anlamak zor olmasa gerek.
Ne olursa
olsun Türkiye’nin geleceğe yürümesinin önünde bu alçaklıklar engel
olamayacaktır.