Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.88
Gram Altın
2979.69
BIST 100
9752.34
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Şubat 2022

Kendinizi Affedin

Birçoğumuz kişisel gelişimin ‘ideal bir insan olmak’ ya da ‘değişip, başka bir insan olmak’ olduğunu zannediyoruz. İdeal insan diye bir şey yok, kişisel gelişim, kendi olabileceğinin en iyisi, ideali olmaktır. Kişisel gelişim sayesinde insanlar, kendilerini geliştirerek bugünlere geldiler.

Eski devlet adamlarımız, ölümlerinin gerçekleştiğini düşünerek, insanların onlar hakkında neler konuşabileceklerini hayal edip şoklama yaparken, hırslarını dizginleyip biraz olsun kendilerini ve etraflarındaki insanları düşünürlermiş. ‘Allah gecinden versin’ ölüm ile ilgili şoklamayı kendimize uygulayıp, vefat ettiğimizi ve bu durumda sevdiklerimizin hakkımızda neler konuşacaklarını hayal edelim. Yüreği yaralı annemiz “Evladıma doyamadım, bir gün olsun onunla doyasıya dertleşemedim, yüzünü tam göremedim.” diye ağlarken, çocuklarımız “Sadece ben rahat yaşayayım diye bu kadar çalıştın ama ben seninle hiç oyun oynayamadım! ” diyerek küçük dünyasında pek çok şey yaşayabilir. Ya eşiniz “Ben sensizlikten kavrulurken, sen sadece işini ve kariyerini düşündün, aslında ben seni çoktan kaybetmiştim.” diyerek kahrolabilir. Yıllarca arayıp sormadığımız arkadaşlarımız kim bilir neler söylerlerdi bir düşünelim.

Şimdi bir başka eyleme ne dersiniz? Hayatınızın sona ermek üzere olduğunu hayal ediniz. Eriştikleriniz üzerinde iyice düşünerek ölüm döşeğinde yatıyorsunuz. İşte tam burada, hayattan gerçekten zevk alıp almadığınızı kendinize sorun. Doğduğunuz için memnun musunuz? İyi vakit geçirdiniz mi? Eşiniz, dostunuz, babanız, anneniz kısacası arkadaşlarınız, sevdikleriniz gittiğinizi görmekten gerçekten üzüntü duyuyorlar mı, sizi özleyecekler mi? Eğer hayatınızı yeni baştan yaşayabilseydiniz, kesinlikle aynı şekilde mi yaşardınız? Yani şu anda yaptıklarınız ettikleriniz ve işiniz için kendinize dürüstçe “Güzeldi, heyecanlıydı, elimden geleni yaptım.” diyebilir misiniz? Eğer bunları kendinize sorup daha sonrasında ‘İyi ki böyle yaşadım!’ diyebiliyorsanız kesinlikle kendini ihmal etmemişsinizdir.

Silgi kullanmadan resim çizme sanatına, hayat deniliyor. Dostlarımıza değerli olduklarını hissettirip, her şeyin iyi yanını görmeye çalışalım. Başkalarının başarılarına kendi başarımız kadar sevinip, geçmişin hatalarını unutarak onlardan yararlanmaya bakalım. Öfke karşısında çok olgun, korkular karşısında çok güçlü ve sorunlar karşısında çok mutlu olalım ki silgiye ihtiyacınız kalmasın. Ve unutmayalım hayat, duygularımızı bastırmamıza izin vermeyecek kadar kısadır.

İş hayatında başarılı olabilmek, sağlıklı ve devamlı ilişkiler içerisinde bulunmak, huzurlu ve güvenli bir hayat yaşamak açısından son derece önemlidir. İşimize âşık olmalıyız. Birisine âşık olduğumuzda verdikleriniz gözümüzde nasıl büyümez ve Ferhat gibi dağları delersek işinize âşık olduğunuzda da asla yorulmayız.

Aklıma geldi anlatayım; önemli görevlerde bulunmuş bir dostum, emekli olurken yaptığı veda konuşmasında “onbeş yıldır bu kurumun genel müdürüyüm, çok şükür alnımın akıyla aldığım gibi bırakıyorum” dediğinde herkes onu alkışlarken bir kurumun başında bu kadar süre görev yapan ve kurumu aldığı gibi bir hizmet anlayışıyla bırakan birini alkışlamalarına şaşırmıştım.

Günümüzde, insanın kendisini tanıması, tarafsız bir şekilde değerlendirmesi ve bunu açık bir şekilde ifade etmeyi öğrenmesi zor bir süreçtir. Bazen insanın kendisine bile açık ve dürüst olması kolay olmadığından başkaları tarafından affedilmek yetmez, siz kendinizi affedebilmelisiniz ve’s-selam.