Karartan ışıklar
Yüksek yargıç Engin Yıldırım’ın 13 Ekim’de “Işıklar yanıyor.” paylaşımına, darbe sürecinin fitilini ateşlemeye çalıştığına dair tepkiler gelince AYM olağanüstü toplandı, paylaşımın kendilerini
bağlayamayacağını açıkladı.
Yazının AYM fotoğrafının altına yazılıp paylaşılması
vaziyetin vahametini muhafaza ettiğinin göstergesidir.
AYM’nin yasakçı ve yetkisini aşan kararları hafızalarda
dipdiri duruyor.
Zamanlama çok
enteresan…
2 Ekim 2020’de terör yandaşlığından sabıkalı olanlar bir
bildiri yayımlamışlar, “ Türkiye’nin Azerbaycan’ı desteklemesini savaş
kışkırtıcılığı olarak açıklamışlar, yine: “Ne işimiz var” diyorlardı.
12 Ekim’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin Enis
Berberoğlu’nun yeniden yargılansın kararını bozdu. Eski kararında direndi.
Enis Berberoğlu ne ile suçlanıyor?
1 ve 19 Ocak 2013’teki MİT Tırlarına Saldırı olayı açıkça
FETÖ kumpasıydı.
Öncesi ve sonrası…
27 Mayıs 2013, Gezi
olayları…
12 Aralık İngiltere parlamentosunda FETÖ’nün düzenlediği toplantıda
Türkiye’nin DEAŞ’a yardım ettiği iftirası ortaya atıldı. Beş gün sonra 17 -25
Aralık Emniyet–Yargı Darbe Girişimi başlatıldı.
25 Aralık kumpasından altı gün sonra, 1 Ocak 2014’te MİT
TIR’ları durdurulup Türkiye’ni DEAŞ’a yardım ettiği yalanını destekleyecek algı
süreci başlatıldı. Yetmedi, 19 Ocak’ta tekrar saldırıya geçtiler.
10 Ağustos 2014’te yapılan Cumhurbaşkanı seçimini sabote
etmeye dönük olarak DEAŞ, haziranda Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu
çalışanlarını rehin aldı. Rehineler ekimin ilk haftasında kurtarılınca “ Ne
karşılığı rehineleri kurtardınız?” propagandası yapıldı. Aynı günlerde ABD
Başkan Yardımcısı Joe Biden “ Türkiye DEAŞ’a yardı ediyor.” diyerek terör
yandaşlarını sokağa dökmüş içlerinde kurban eti dağıtan Yasin Börü’nün de olduğu
onlarca vatandaş katledilmişti.
DEAŞ –Türkiye algısı oluşturmanın en açık tezgahı MİT TIR’larına saldırıdır. Bu
görüntüler 7 Haziran 2015 seçimlerinden altı önce 29 Mayıs’ta yayımlanmıştı.
“Birlikte iyi salladık.” ifadesi bunun yıkıcılığını
göstermektedir.
Bu görüntüleri daha önce seyrettiğini söyleyen zatı muhterem
ucunun kendine dokunacağını bilmemesi mümkün değil.
7 Haziran 2015
sonrası…
1 Kasım’da tekrarlanan seçim Türkiye düşmanlarının uykusunu
kaçırdı. FETÖ 2 Kasım’da Nokta dergisinde “ Türkiye’nin iç savaşı” başlığını
atmıştı. Çukur- Hendek terörünü başlattılar.
15 Temmuz 2016’da darbe –işgal girişimiyle Türkiye’yi kaosun
içine itmek istediler. Nokta’nın başlığını uygulamaya yeltendiler.
Işıkların yanmasıyla milletin istikbalinin söndürüldüğünü bu
millet çok iyi bilmektedir. Bunu Yüksek bir yargıcın bilmemesi mümkün değil.
Bilmiyorsa da biliyorsa da böylesine toplumdan ve demokratik süreçlerden
habersiz birinin bu görevde bulunmaması gerekir.
“Işıklar yanıyor” malum çevreye sokaklara çıkın çağrısı
olabilir mi?
Adalet adı altında terör yandaşlığıyla yoldaşlık yapanlara
işaret mi verildi?
Türkiye’de her fırsatta adalet olmadığı algısı oluşturmak
isteyenlere alan açmak mıydı, amaç?
2 Ekim 2018’de Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesi
üzerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni katil ilan eden bu zevat, kulaklarını ve gözlerini sokağa dikmişler
bekleşiyorlardı ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti failleri belirledi.
Sustular.
O günden beri suskunlar…
Katiller hakkında hiçbir şekilde beyanda bulunmuyorlar.
“Işıklar Yanıyor.” Sıradan, aşka gelip öylesine söylenmiş bir ifade değildir. Aksini söyleyen
milletin hafızasıyla alay eder.
“Işıklar yanıyor”la
çok hayatlar, söndürüldü. Türkiye ve bölge ateşlere atıldı.
“Işıklar yanıyor.” herkesi bağlar…
Başta AYM’yi…
Görmezden gelinirse bu ileride çok daha büyük problemlere
zemin hazırlayabilir.
Devlet ve millet için
en büyük tuzak rehavettir.
15 Temmuzlar yaşamamak için lütfen bu ‘ışık yakıcılardan’
hesap sorulsun
Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir.
Ermenistan’ın füzeli saldırısında yaralanan Genceli genç bir
hanım, Türkiye’ye teşekkür ederek : “ Türkiye olmasaydı biz ne yapardık? İyi ki varsınız.”diyor.
Işık yakıcılar,
2023’e mi hazırlanıyorlar?..