Her şeyimiz dalgaya karışık mı olacak
Fikir
sahibi olmak, güzel söz sahibi olmak insan fıtratına yakışan ulvi
meziyetlerdir.
Üzücü olan ki
;git gide sosyal medyayı, insanlarla dalga geçme zemini sayan bir kitlenin
artması ve bizim de bu halleri -mizah yapılıyormuş gibi-normalleştiriyor olmamızdır.
Giyinilen
bir elbise, oturulan sofra, yaşanılan ortam acımasızca sosyal medyada dile
düşebiliyor düşürebiliyor…
Bu ruh
hallerini irdelemek lazım. Nerde neyi eksik bırakıyoruz ki bu hale evriliyor gidişat.
Beğeni ve izlenme sayısı hususunda kiyarış, bizi öz değerlerimize yabancı
kılıyor ise eğitimdeki önceliklerimize ve aile yapımıza tekrar tekrar eğilmemiz gerekiyor.
Birinci
olarak kalp zeminimizin ahvali. Hakikat ile kalaylanmayan bir kalp cesurca
insan kırabilir, üzebilir. Hak penceresinden bakan bir insan ise cana dair ne
varsa kıymet verir. Ki her can doğru okunması gereken bir mektuptur.
Her şeyin malzeme
yapılabildiğini görmek mizah adına! Üzüyor. Oysa ruhun beslenme, ilham kaynağı
hayatın içindeki güzelliklerdir. Her şeyden beslenebilir insan, ama bu;
benlikleri yaralayıcı kırıcı ve alaycı oluyorsa hoş olmayan bir gidişata gülüp
geçme temayülüyle kirlenmekten başka bir şey değildir.
İroni, hiciv
de yapar insan. Lakin bu özbenliğe saldırı mahiyeti taşıyor ise buna” dur” diyebilmeliyiz
Düzeltme,
onarma adına yapılan eleştirel bakış toplumun kârıdır.
Bu hallerin bilançosu
gün geçtikçe ağırlaşacaktır.
İkinci
hal ise, ruhların üretme adına bir derdi olmazsa insana dair değerleri tüketir.
Ve
üçüncüsü zaman algısı, zaman yönetimi, vaktin insana verilmiş en büyük armağanlardan
olduğu bilincidir.
Asr
suresinde zamana hürmeti zikreder rabbimiz. ‘’İnsan hüsrandadır. Iman edip, salih
amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna’’ der.
Dinlence
ve eğlence adına her şeyi ti ’ye alan, dalga geçen bir topluma dönüşüyor olmak
kalbimde üzüntü ve kaygıya sebep oluyor.
Kişilerin
haberi olmadan çekilen fotoğraf ve videoların dalgaya malzeme yapılması da ayrı
bir kul hakkı. Bu yazının çıkış mecrası da bu zaten .
Günümüz dili
ile ‘’empati’’ diyorsak da nice şeye; ’’aynı şey size yapılsa’’ diyorum, bunlara
şahitliğimiz doğrultusunda.
Karşıdaki
kişi rüküş de giyinebilir şık da. O da göreceli bir durum.
Sözde
olmayan özde olması gereken bir ilim giriyor burada devreye. İlim sahibi
insanlar yetiştirmenin önemidir ki asıl olan; giyinişinde, duruşunda, sözünde
asalet sahibidir olanlar.
Geçmişten
günümüze nice güzel insan yetişti bu topraklarda.
Yedi Güzel
Adam'ın 7'si de bu topluma nice güzellikler bırakıp gitti. İnancın, dava ruhunun
özden örülmenin, içtenliğin ve içselliğin simgesi, zarifliğin, iyiliğin ve dert
edinme ruhunun öncüsü bu güzel adamlar ömür boyu mücadelelerinde topluma sunulacak
değerleri öğrettiler.
Ebedi istirahatgahına
uğurladığımız Rasim Özdenören ömrünün son anına kadar müşfik, babacan, okumayı
yazmayı dert edinmiş gönlüyle nice eserler bırakıp gitmiştir. Gençlere ’’bol bol
okuyun, okumayı terk etmeyin. Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak
dert sahibi olabilir’’ der. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır, asıl mesele
budur. Derdimiz yeryüzünde iyiliği, güzelliği, hakikati çoğaltmak adına ise; boş,
malayani işlere vakit kalmaz.
Zaman
kıymetlidir, insan kıymetlidir. Bu bakış açısıyla tüm mahlukat kıymetlidir.
Derdi olan,
üreten, seveninsanların çoğalması dileğiyle. Yedi Güzel Adam hangi ruhla bu
topluma değer kalktıysa o ruhlara dönüp dönüp bakmak; okumak, okutmak lazım.
Yedinin sonuncusu, öncü Rasim Özdenören’e rahmetle ve dua ile.
…