Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2399.08
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Temmuz 2022

Erdoğan düşmanlığı ne kadar prim yapar?

Bu soruya muhalefet partilerinden birini destekleyen vatandaşlarımız cevap versin…

Parti politikalarını Erdoğan düşmanlığına yaslamak, Cumhurbaşkanı’nı yıpratmak için fırsat kollar pozisyonda durmak ne getirir, ne götürür?

Çoğu muhalefet genel başkanının ya da yakınlarındaki zatların “tuhaf” söylemlerine bakılırsa, memleketin bütün problemlerinin sebebi Recep Tayyip Erdoğan!

O iktidardan indirildiği takdirde, Türkiye aydınlık yarınlara doğru hızla yol alacak, memleketimiz hızla kalkınacak, ülke insanının özellikle de dar gelirlilerin ekonomik durumları düzelecek, dünyanın kapıları bize açılacak, vatandaşlarımız her tarafa vizesiz seyahat etme imkânına kavuşacak, yollarımıza kırmızı halılar serilecek, yargıya güven tavan yapacak!

Hatta ve hatta Türkiye futbolda dünya kupasını alacak!

Almanya bile bizi kıskanacak!

Özetle;

Her şey ama her şey çok güzel olacak!

Bunun önündeki tek engel Recep Tayyip Erdoğan!

Çünkü o ülkeyi tek başına yönetiyor, kimseye söz hakkı vermiyor!

Elini attığı her yeri mahvediyor!

Memleketin bir an evvel Erdoğan’dan kurtulması lâzım!

Şehir hastanesinden merkez postanesine, sihasından ihasına kadar “bütün Erdoğan izlerinin” silinmesi lâzım!

Yani…

Hatasız kul olmaz da…

Bir insan bu kadar da karalanmaz ki!

Rakibinize yüklenirken, insaf-izan çizgilerini çok aşarsanız, inandırıcılığınız kalmaz.

Hedef aldığınıza mağdur duruma düşürerek, güç vermiş olursunuz.

Bunu zaman zaman iktidar çevreleri de yapıyor.

Muhalefetten birilerine, öyle ifadelerle, öyle bahanelerle sataşıyorlar ki…

İster istemez, “Bunlar karşılıklı olarak birbirlerine mi destek veriyor çaktırmadan!” diye düşünüyorsunuz!..

Yok hayır, komplo teorisyenliğine girişecek değiliz.

Biz iyisi, yazının hattından ayrılmayalım…

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı yıpratmak için fırsat kollar durumda olmak, ne vicdana, ne de akla sığar!

Eleştirirsiniz, yüklenirsiniz, sandık yoluyla devirmek istersiniz…

Lâkin, kendinizi "Hele bir Erdoğan gitsin de, gerisine bakarız!" noktasına kilitlerseniz, anlamsızlaşırsınız.

“Bunlar iyi şeyler yapsalar da, biz muhalefette olduğumuz için iyi demeyiz!” kafası, eleştirilerinizin çoğunu mânâsız hale getirir.

Ben muhalefet partilerinden birinin lideri olsaydım…

Özellikle de, Ak Parti’den koptuktan sonra parti kuran genel başkanlardan biri olsaydım…

Sayın Erdoğan’a bugüne kadar ülkeye kazandırdıkları için bol bol teşekkür eder…

“Bununla birlikte” der…

Eleştirilerimi kırmadan dökmeden dile getirir…

Ve…

Sayın Erdoğan’ın yaptıklarından çok daha iyilerini yapacağımı söyler…

Yanlış olduğunu düşündüğüm ne varsa nezaketle ifade ettikten sonra, aynı yanlışları yapmayacağımı ifade ederdim.

Böyle yapılmayınca, Erdoğan’a her fırsatta “ok” atılınca ne oluyor?

Vatandaştan umduğun karşılığı alamıyorsun, tabela partisi olmaktan pek de fazla öteye gidemiyorsun.

Bunu ben söylemiyorum sadece; bugün altılı masada bulunan genel başkanlardan biri, “Ak Parti’den kopanların, Ak Parti tabanından çok oy çekeceklerini düşünüyordum ama hiç de öyle olmadı!” demedi mi?

Dedi ve gerçek bu.

Ak Parti’den koptuktan sonra parti kuranların, “O dönemde iyi yapılan ne varsa bizim sayemizdedir, kötü yapılan ne varsa da Erdoğan’ın işidir!” söylemi ne kadar inandırıcı olabilir?

Vatandaşlarımızın yüzde kaçı bu yaklaşıma itibar edebilir?

Ak Parti’nin iki dönemi varmış; birisi çok iyi olduğu ilk dönemi, diğeri ise kendilerinin bulunmadığı ikinci dönem!

İlki her şeyi ile güzel, ikincisi ise her şeyi ile kötüymüş!

“Eeee, biz olmayınca böyle oluyor azizim bu işler!”

Bunları siz dersiniz de…

Acaba kaç kişi yer?

*

Bu durumda öne çıkan, “Erdoğan sizi en yüksek makamlara taşıyınca iyiydi, güzeldi de, o makamlar elden gidince mi kötü oldu!” söylemi olur.

Siz artık ne derseniz deyin, “vefasız” etiketiyle dolaşırsınız.

Ayrıldığınız parti, nihayetinde Sayın Erdoğan’ın Partisi’dir.

Yüzde 49.5 oyun tamamı da Sayın Erdoğan’ın başarı hanesindedir!..

Siz istediğiniz kadar tersini söyleyin…

“Madem sizin başarınızdı hadi bakalım, yeni partinizle bırakın yüzde 49.5 oyu, (tek başına) yüzde 7 oy alın da görelim” tepkisine makûl ve mantıklı cevaplar verebilmeniz gerekir!

İş buralara geldiğinde, “Bırakın onu bunu da... Bağımsız milletvekili adayı olun, bakalım seçilebiliyor musunuz?” sorusu da takılır peşinize…

Görüyorsunuzdur mutlaka;

Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın dört bir yanında Türkiye’nin terörle mücadelesini anlatırken bile, bir bahane bulup “lâfı yapıştırmaya” çalışan politikacılar var.

Bu da…

“Hiçbir milli meselede Türkiye’nin yayında olmayacak mısınız arkadaş? Erdoğan karşıtlığı gönlünüzü, gözünüzü bu kadar mı kararttı?” tepkisine yol açıyor.

*

Görünen o ki…

Yakın çevrelerden birileri “genel başkanları” habire gazlıyor!..

Yakın tarih şahittir ki,

Pek çok genel başkan, gaza geldiğini duvara tosladıktan sonra fark etmiştir.

Bu süreçte birileri duvara toslayacak da…

Bakalım, kimler toslayacak?