Erdoğan düşmanlığı ne kadar prim yapar?
Bu
soruya muhalefet partilerinden birini destekleyen vatandaşlarımız cevap versin…
Parti
politikalarını Erdoğan düşmanlığına
yaslamak, Cumhurbaşkanı’nı yıpratmak için fırsat kollar pozisyonda durmak
ne getirir, ne götürür?
Çoğu
muhalefet genel başkanının ya da yakınlarındaki zatların “tuhaf” söylemlerine bakılırsa, memleketin bütün problemlerinin
sebebi Recep Tayyip Erdoğan!
O
iktidardan indirildiği takdirde, Türkiye aydınlık yarınlara doğru hızla yol
alacak, memleketimiz hızla kalkınacak, ülke insanının özellikle de dar
gelirlilerin ekonomik durumları düzelecek, dünyanın kapıları bize açılacak, vatandaşlarımız
her tarafa vizesiz seyahat etme imkânına kavuşacak, yollarımıza kırmızı halılar
serilecek, yargıya güven tavan yapacak!
Hatta
ve hatta Türkiye futbolda dünya kupasını alacak!
Almanya
bile bizi kıskanacak!
Özetle;
Her
şey ama her şey çok güzel olacak!
Bunun
önündeki tek engel Recep Tayyip Erdoğan!
Çünkü
o ülkeyi tek başına yönetiyor, kimseye söz hakkı vermiyor!
Elini
attığı her yeri mahvediyor!
Memleketin
bir an evvel Erdoğan’dan kurtulması lâzım!
Şehir
hastanesinden merkez postanesine, sihasından ihasına kadar “bütün Erdoğan izlerinin” silinmesi lâzım!
Yani…
Hatasız
kul olmaz da…
Bir
insan bu kadar da karalanmaz ki!
Rakibinize
yüklenirken, insaf-izan çizgilerini çok aşarsanız, inandırıcılığınız kalmaz.
Hedef
aldığınıza mağdur duruma düşürerek, güç vermiş olursunuz.
Bunu
zaman zaman iktidar çevreleri de yapıyor.
Muhalefetten
birilerine, öyle ifadelerle, öyle bahanelerle sataşıyorlar ki…
İster
istemez, “Bunlar karşılıklı olarak
birbirlerine mi destek veriyor çaktırmadan!” diye düşünüyorsunuz!..
Yok
hayır, komplo teorisyenliğine
girişecek değiliz.
Biz
iyisi, yazının hattından ayrılmayalım…
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı
yıpratmak için fırsat kollar durumda olmak, ne vicdana, ne de akla sığar!
Eleştirirsiniz,
yüklenirsiniz, sandık yoluyla devirmek istersiniz…
Lâkin,
kendinizi "Hele bir Erdoğan gitsin
de, gerisine bakarız!" noktasına kilitlerseniz, anlamsızlaşırsınız.
“Bunlar iyi şeyler yapsalar da, biz
muhalefette olduğumuz için iyi demeyiz!” kafası,
eleştirilerinizin çoğunu mânâsız hale getirir.
Ben
muhalefet partilerinden birinin lideri olsaydım…
Özellikle
de, Ak Parti’den koptuktan sonra parti kuran genel başkanlardan biri olsaydım…
Sayın
Erdoğan’a bugüne kadar ülkeye kazandırdıkları için bol bol teşekkür eder…
“Bununla birlikte”
der…
Eleştirilerimi
kırmadan dökmeden dile getirir…
Ve…
Sayın
Erdoğan’ın yaptıklarından çok daha iyilerini yapacağımı söyler…
Yanlış
olduğunu düşündüğüm ne varsa nezaketle ifade ettikten sonra, aynı yanlışları
yapmayacağımı ifade ederdim.
Böyle
yapılmayınca, Erdoğan’a her fırsatta “ok” atılınca ne oluyor?
Vatandaştan
umduğun karşılığı alamıyorsun, tabela partisi olmaktan pek de fazla öteye gidemiyorsun.
Bunu
ben söylemiyorum sadece; bugün altılı masada bulunan genel başkanlardan biri, “Ak Parti’den kopanların, Ak Parti
tabanından çok oy çekeceklerini düşünüyordum ama hiç de öyle olmadı!”
demedi mi?
Dedi
ve gerçek bu.
Ak
Parti’den koptuktan sonra parti kuranların, “O dönemde iyi yapılan ne varsa bizim sayemizdedir, kötü yapılan ne
varsa da Erdoğan’ın işidir!” söylemi ne kadar inandırıcı olabilir?
Vatandaşlarımızın
yüzde kaçı bu yaklaşıma itibar edebilir?
Ak
Parti’nin iki dönemi varmış; birisi çok iyi olduğu ilk dönemi, diğeri ise
kendilerinin bulunmadığı ikinci dönem!
İlki
her şeyi ile güzel, ikincisi ise her şeyi ile kötüymüş!
“Eeee, biz olmayınca böyle oluyor
azizim bu işler!”
Bunları
siz dersiniz de…
Acaba
kaç kişi yer?
*
Bu
durumda öne çıkan, “Erdoğan sizi en
yüksek makamlara taşıyınca iyiydi, güzeldi de, o makamlar elden gidince mi kötü
oldu!” söylemi olur.
Siz
artık ne derseniz deyin, “vefasız”
etiketiyle dolaşırsınız.
Ayrıldığınız
parti, nihayetinde Sayın Erdoğan’ın Partisi’dir.
Yüzde
49.5 oyun tamamı da Sayın Erdoğan’ın
başarı hanesindedir!..
Siz
istediğiniz kadar tersini söyleyin…
“Madem sizin başarınızdı hadi
bakalım, yeni partinizle bırakın yüzde 49.5 oyu, (tek başına) yüzde 7 oy alın da görelim”
tepkisine makûl ve mantıklı cevaplar verebilmeniz gerekir!
İş
buralara geldiğinde, “Bırakın onu bunu
da... Bağımsız milletvekili adayı olun, bakalım seçilebiliyor musunuz?”
sorusu da takılır peşinize…
Görüyorsunuzdur
mutlaka;
Recep
Tayyip Erdoğan, dünyanın dört bir yanında Türkiye’nin terörle mücadelesini
anlatırken bile, bir bahane bulup “lâfı yapıştırmaya”
çalışan politikacılar var.
Bu
da…
“Hiçbir milli meselede Türkiye’nin
yayında olmayacak mısınız arkadaş? Erdoğan karşıtlığı gönlünüzü, gözünüzü bu
kadar mı kararttı?” tepkisine yol açıyor.
*
Görünen
o ki…
Yakın
çevrelerden birileri “genel başkanları” habire
gazlıyor!..
Yakın
tarih şahittir ki,
Pek çok genel
başkan, gaza geldiğini duvara tosladıktan sonra fark etmiştir.
Bu
süreçte birileri duvara toslayacak da…
Bakalım, kimler toslayacak?