Dolar (USD)
34.59
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2981.66
BIST 100
9630.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Mart 2022

"Deliler gibi üreteceğiz!"

Dikkat çekici iki konuşma.

İlki, Son Başbakan ve AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’dan.

Hani, geçen hafta, “Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan gerekli dersleri çıkartmalıyız. Bir gün böyle bir saldırıyla biz de karşı karşıya kalabiliriz. O gün, kendi insanımızı tamamen kendi ürettiklerimizle beslemek mecburiyetinde kalabiliriz. Onun için tarımda seferberlik başlatmalıyız!”

demiştik ya…

Sayın Yıldırım’ın konuşması, üzerine geldi.

Çorlu’da iş dünyası ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya gelen Sayın Yıldırım, “tarımla uğraşanlara”, “Ekin kardeşim ekin, ekebildiğiniz kadar ekin!” diye seslendi.

Ardından da,

“Küresel gıda problemi kapımızı çalıyor!” dedi.

“Deliler gibi üreteceğiz!” bile dedi.

Dünyanın tahıl ambarı Ukrayna ve Rusya’ya “bazı alanlarda bağımlı olduğumuzu” hatırlatmayı da ihmal etmedi.

Sayın Yıldırım’ın konuşmasındaki “Maliyetler yüksek, mazot yüksek, gübre yüksek, diğer girdiler yüksek, nasıl ekelim diye düşünmeyin. Devletiniz hep yanınızda” bölümü eleştirilebilir…

“Nasıl düşünmeyelim, gelin bizim yerimizde olun da düşünmeyin!” denebilir...

Ana fikre ise öyle zannederim ki kimsenin itirazı olmaz.

Evet, uzak olmayan gelecekte, bugün karnı tok, sırtı pek gibi görünen pek çok devlet “vatandaşlarını besleyememe” problemi ile karşı karşıya kalacak.

Dolayısıyla…

Türkiye, Sayın Yıldırım’ın işaret ettiği “bazı alanlarda bağımlılık” sıkıntısını bir an evvel aşmak mecburiyetinde.

Bunun için de, sadece mevcut tarım kesimi yeterli olmaz.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın uzun yıllar boyunca danışmanlığını yapan Prof.Dr. Mete Gündoğan Hoca’nın dediği gibi, toplum nüfusun yüzde 10’unu oluşturan tarım kesimi ile bütün ülkeyi besleyemezsiniz.

Yüzde 10 ile yüzde 90’ı besleyemezsiniz!

Türkiye’nin, “köye dönüş” meselesini hal yoluna koyması gerekiyor.

Ekebildiğin kadar ek, dikebildiğin kadar dik!

Bugüne kadar, nice “binalar” diktik…

Ekilebilir alanları epeyce erittik..

Zararın neresinden dönsen kâr, yoksa kapıda, Sayın Binali Yıldırım’ın da dediği gibi “Küresel Gıda Problemi” var.

Türkiye, deliler gibi üretmek mecburiyetinde.

Üretim de “insan”la olur.

Bilhassa da “genç insan”la olur.

Bizim köylerde yaşayanlar üç, beş…

Onların da yaş ortalaması yetmişbeş!

Bakalım nasıl olacak bu işler.

Kolay değil, seferberlik ister!

*

Yazının başında iki konuşmadan bahsetmiştik.

Birincisi, Sayın Binali Yıldırım’ın konuşmasıydı.

Diğeri de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan geldi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na giriş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Sayın Akar, “Dünyadaki ve özellikle de bölgemizdeki gelişmeleri hep beraber ve yakinen takip ediyor ve görüyoruz!” diyerek Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarına işaret etti.

“Burada görüyoruz ki, bir milletin vatanını o milletin evlâtları yani ordusu korur. Bunu bizzat günlerdir televizyonlardan seyrediyor gazetelerden görüyoruz.” dedi.

Ve yaşananlardan “ders” alınmasını istedi!

*

Bu konuşma da bizim, “Günün birinde bize de böyle saldıracak beşti çete!” yollu cümlelerimizin üzerine geldi.

Yani…

Neresinden bakarsanız bakın, ülkece teyakkuz halinde olmak mecburiyetindeyiz.

Türkiye, savunma sanayii alanında attığı büyük adımlarla, düşmanlar ne kadar güçlü olursa olsun başa çıkabilme yolunda çok önemli mesafeler aldı.

Bir vakitler, “silah ambargosu”, hepimizi derin endişelere düşürüyordu.

Bugün, bu hava önemli ölçüde dağıldı.

Bunda Sayın Selçuk Bayraktar’ın öncülüğünde yürütülen çalışmaların büyük payı var.

Savunma Sanayii alanındaki bütün büyük markalarımız canla başla çalışıyor ve bağımlılığımız her geçen gün azalıyor.

*

Burası tamam gibi, epeyce hal yoluna girdi.

Bir de “Eğitim ve Kültür” alanlarında seferberlik başlatabilsek.

“Yerli ve Milliliği” bu alanlara da taşıyabilsek.

Bir de, “çökmekte olan” ailemizi kurtaracak hamlelere girişebilsek.

Bakın, Devlet İstatistik Enstitüsü, 2021 yılında boşanmalarda yine “patlama” yaşandığını gösteren rakamları açıkladı…

Olur tabii…

Korkarım daha kötüsü de olur…

Ah,

“Feminizm”in tuzaklarına düşüp durmaktan kurtulabilsek!..

*

Biz bunları yazdık ya…

Şimdi birileri de çıkar…

“Eğitimle, kültürle, aileyle vatan savunmasının ne alâkası var?” diyerek itiraz eder!

Sayın Binalı Yıldırım, “Deliler gibi üreteceğiz!” dedi ya…

Ben de…

“Eğitimle, kültürle, aileyle vatan savunmasının ne alâkası var!” diyenlere deliler gibi dalmak istiyorum!