"Deliler gibi üreteceğiz!"
Dikkat çekici iki konuşma.
İlki, Son
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanvekili Binali
Yıldırım’dan.
Hani, geçen
hafta, “Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan
gerekli dersleri çıkartmalıyız. Bir gün böyle bir saldırıyla biz de karşı
karşıya kalabiliriz. O gün, kendi
insanımızı tamamen kendi ürettiklerimizle beslemek mecburiyetinde kalabiliriz.
Onun için tarımda seferberlik başlatmalıyız!”
demiştik ya…
Sayın
Yıldırım’ın konuşması, üzerine geldi.
Çorlu’da iş
dünyası ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya gelen Sayın Yıldırım, “tarımla uğraşanlara”, “Ekin kardeşim ekin, ekebildiğiniz kadar
ekin!” diye seslendi.
Ardından da,
“Küresel gıda problemi kapımızı çalıyor!”
dedi.
“Deliler gibi üreteceğiz!” bile dedi.
Dünyanın
tahıl ambarı Ukrayna ve Rusya’ya “bazı
alanlarda bağımlı olduğumuzu” hatırlatmayı da ihmal etmedi.
Sayın
Yıldırım’ın konuşmasındaki “Maliyetler
yüksek, mazot yüksek, gübre yüksek, diğer girdiler yüksek, nasıl ekelim diye
düşünmeyin. Devletiniz hep yanınızda” bölümü eleştirilebilir…
“Nasıl düşünmeyelim, gelin bizim yerimizde
olun da düşünmeyin!” denebilir...
Ana fikre
ise öyle zannederim ki kimsenin itirazı olmaz.
Evet, uzak
olmayan gelecekte, bugün karnı tok, sırtı pek gibi görünen pek çok devlet “vatandaşlarını besleyememe” problemi
ile karşı karşıya kalacak.
Dolayısıyla…
Türkiye, Sayın Yıldırım’ın işaret ettiği “bazı alanlarda bağımlılık” sıkıntısını
bir an evvel aşmak mecburiyetinde.
Bunun için
de, sadece mevcut tarım kesimi yeterli olmaz.
Rahmetli
Erbakan Hoca’nın uzun yıllar boyunca danışmanlığını yapan Prof.Dr. Mete Gündoğan Hoca’nın dediği gibi, toplum nüfusun yüzde
10’unu oluşturan tarım kesimi ile bütün ülkeyi besleyemezsiniz.
Yüzde 10 ile
yüzde 90’ı besleyemezsiniz!
Türkiye’nin,
“köye dönüş” meselesini hal yoluna koyması gerekiyor.
Ekebildiğin
kadar ek, dikebildiğin kadar dik!
Bugüne
kadar, nice “binalar” diktik…
Ekilebilir
alanları epeyce erittik..
Zararın
neresinden dönsen kâr, yoksa kapıda, Sayın Binali Yıldırım’ın da dediği gibi “Küresel Gıda Problemi” var.
Türkiye,
deliler gibi üretmek mecburiyetinde.
Üretim de
“insan”la olur.
Bilhassa da
“genç insan”la olur.
Bizim
köylerde yaşayanlar üç, beş…
Onların da
yaş ortalaması yetmişbeş!
Bakalım
nasıl olacak bu işler.
Kolay
değil, seferberlik ister!
*
Yazının
başında iki konuşmadan bahsetmiştik.
Birincisi, Sayın Binali Yıldırım’ın konuşmasıydı.
Diğeri de
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan
geldi.
Mustafa
Kemal Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na giriş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törende
konuşan Sayın Akar, “Dünyadaki ve özellikle de bölgemizdeki gelişmeleri hep beraber ve
yakinen takip ediyor ve görüyoruz!” diyerek Rusya’nın Ukrayna’ya
saldırılarına işaret etti.
“Burada görüyoruz ki, bir milletin vatanını
o milletin evlâtları yani ordusu korur. Bunu bizzat günlerdir televizyonlardan
seyrediyor gazetelerden görüyoruz.” dedi.
Ve
yaşananlardan “ders” alınmasını
istedi!
*
Bu konuşma
da bizim, “Günün birinde bize de böyle
saldıracak beşti çete!” yollu cümlelerimizin üzerine geldi.
Yani…
Neresinden
bakarsanız bakın, ülkece teyakkuz halinde olmak mecburiyetindeyiz.
Türkiye,
savunma sanayii alanında attığı büyük adımlarla, düşmanlar ne kadar güçlü
olursa olsun başa çıkabilme yolunda çok önemli mesafeler aldı.
Bir
vakitler, “silah ambargosu”, hepimizi derin endişelere düşürüyordu.
Bugün, bu
hava önemli ölçüde dağıldı.
Bunda Sayın
Selçuk Bayraktar’ın öncülüğünde yürütülen çalışmaların büyük payı var.
Savunma
Sanayii alanındaki bütün büyük markalarımız canla başla çalışıyor ve bağımlılığımız
her geçen gün azalıyor.
*
Burası tamam
gibi, epeyce hal yoluna girdi.
Bir de “Eğitim ve Kültür” alanlarında
seferberlik başlatabilsek.
“Yerli ve Milliliği” bu alanlara da
taşıyabilsek.
Bir de, “çökmekte olan” ailemizi kurtaracak hamlelere
girişebilsek.
Bakın,
Devlet İstatistik Enstitüsü, 2021 yılında boşanmalarda yine “patlama”
yaşandığını gösteren rakamları açıkladı…
Olur tabii…
Korkarım
daha kötüsü de olur…
Ah,
“Feminizm”in tuzaklarına düşüp durmaktan kurtulabilsek!..
*
Biz bunları
yazdık ya…
Şimdi birileri
de çıkar…
“Eğitimle, kültürle, aileyle vatan
savunmasının ne alâkası var?” diyerek itiraz eder!
Sayın Binalı
Yıldırım, “Deliler gibi üreteceğiz!”
dedi ya…
Ben de…
“Eğitimle, kültürle, aileyle vatan
savunmasının ne alâkası var!” diyenlere deliler gibi dalmak istiyorum!