Bilim maske için ne diyor?
Covid-19 ile birlikte insanların ağızlarına zorla yapıştırılan bez parçası hakkında bugüne
kadar çok şey söylendi. DSÖ, 2019 raporunda maskenin zararlı olduğunu belirtti
sonra ne olduysa fikir değiştirip bunu zorunlu hale getirdi.
Aynı şekilde çoğu profesör de önce maskenin zararlı olduğunu söyledi sonra ağız birliği
yapmışçasına maskenin zararlarından bahsetmeye başladılar. Öyle ki insanlar maske
üzerinden tehdit bile edildi. Çünkü bu bilimdi ve asla yanılmazdı!
Netice itibariyle Türkiye’de maske takmamanın cezası 900 lira. Hemen her
gün sokakta, toplu
taşıma araçlarında hatta camide, AVM’de maske kavgalarından geçilmiyor.
Geçenlerde bir TV muhabiri çay içen bir ihtiyar amcanın yanına usulca
yaklaşarak, -baskın yaparak da diyebilirsiniz- “Maskenizi neden indirdiniz?”
dedi. Cevap gayet basitti; “Görmüyor musun çay içiyorum.”
Bir yönetici sosyal medyada maskesiz foto paylaşanlar hakkında cezai
işlem yapılacağını bile duyurdu.
Mülki amirler ve belediye başkanları ise binlerce maskeyi çocuklara dağıtmaktan
duydukları memnuniyeti dile getiriyorlar Evet, maske artık hayatımızın tam
merkezinde.
*
Peki, bilim adamları maske konusunda ne diyor?
Geçenlerde bu konuda yazılmış tam 42 tane bilimsel makaleye denk geldim.
Daha fazlası da var.
Arizona, Tempe'de naturopatik tıp
doktoru olarak nam salmış ve kanser alanında yaptığı çığır açıcı çalışmalarıyla
adından söz ettiren Dr. Colleen Huber bu çalışmaların bir analizini yapmış.
Yapılan bir araştırmada cerrahi maske kullanıcıları, maske
kullanmayanlara göre 6 dakikalık bir yürüyüşten sonra önemli ölçüde artan nefes darlığına
sahip oluyor.
Araştırmacılar, yüz maskelerinin kandaki ve beyindeki oksijen miktarının azalmasına neden
olduğunu söylüyor. Ayrıca önemli miktarda karbondioksit değişimini azaltan
havanın hapsolması nedeniyle de akciğer, dolaşım, bağışıklık ve sinir
sistemlerimiz zarar görüyor.
Öksürürken denekleri gözlemleyen başka bir çalışmada, enfekte
hastalar tarafından öksürük sırasında ne cerrahi ne de pamuklu maskeler SARS
CoV-2'yi etkili bir şekilde filtrelememiştir. Ve test edilen maskelerin içinde
olduğundan daha fazla viral partikül bulunuyor.
Kullanılan tıbbi maskelerin dış yüzeyinde, kendi kendine bulaşmaya neden
olabilecek çeşitli solunum patojenleri bulundu. Daha uzun süre maske kullanımı
ile risk daha da yükseliyor. Cerrahi maskelerin de bir bakteri kontaminasyonu
(bulaşma) deposu olduğu bulundu.
Cerrahların, ameliyatlardan sonra 30 dakika kadar kısa bir sürede bile daha düşük
oksijen satürasyonuna (kandaki oksijen miktarı) sahip oldukları gözlemleniyor.
Normalde bir N95 maskesi 0,3 mikron filtre ile yapılıyor. Koronavirüsler ise yaklaşık 0.125
mikron çapındadır.
2019 yılında 2862 katılımcının katıldığı bir araştırmada hem N95 solunum
cihazlarının hem de cerrahi maskelerin "laboratuvarda doğrulanmış grip
insidansında önemli bir fark yaratmadığını" gösterdi.
Yüz maskelerinin viral enfeksiyonların bulaşmasına karşı saptanabilir
bir etkisinin olmadığı da bulundu.
Yapılan bir başka çalışmada gerek randomize kontrollü çalışmaların (yeni çıkan bir ilacı,
bir tedaviyi veya başka bir müdahale çeşidini test etmek amacıyla benzer
özelliklere sahip kişilerin deney ve kontrol grubuna ayrıldığı bir çalışma
modeli) gerekse sağlık çalışanları tarafından kullanılan N95 solunum cihazları
ve cerrahi maskelerin gözlemsel çalışmalarının akut solunum yolu enfeksiyonlarının
bulaşmasına karşı fayda göstermediğini buldu.
Yapılan bir çalışmada, "Tıbbi maskeler, genel maskeler ve mendillerin solunum
aerosollerine (hava yoluyla bulaşma) karşı çok az koruma sağladığını"
buldu.
Dr. Huber, bu veriler ışığında “maskelerin patojenlere karşı etkili
engellerden ziyade normal solunumun engellenmesine yönelik araçlar olarak hizmet ettiğini
göstermektedir” diyor.
Bu nedenle maskeler ne yetişkinler ne de çocuklar tarafından genel halk tarafından
kullanılmamalı uyarısında bulunuyor.
Neticede maske takın ya da takmayın diyebilecek bir yetkinliğe sahip değilim.
Maske takmayı zorunlu hale getiren profesörlerimiz bunu bilim adına yaptıklarını söylüyor.
Ben de aşı ve maske şirketlerinin kıyasıya kapıştığı bir dönemde maske üzerine yazılmış
42 bilimsel makalenin analizini yapan Dr. Huber’den istifade ederek bilime katkı
sunmak istedim.