Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.98
Gram Altın
3003.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Ekim 2020

​ Azerbaycan Niçin Savaşıyor?

Savaşın doğasında ölüm vardır ve her ölüm acıdır. Bu nedenle savaş pek arzulanan bir eylem değildir ama bazen ülkeler savaşmak zorunda kalırlar. Orduların emrinde savaşan askerler ‘’kahraman’’ ilan edilirken, kavga eden iki vatandaştan biri diğerini öldürdüğünde ‘’katil’’ ilan edilir.

Burada zihnimizi meşgul eden şöyle bir soru ile karşılaşırız; öldürme fiilini gerçekleştiren fail-i, kahraman veya katil yapan nedir? Ordu; bir devletin silahlı kuvveti olduğu için faaliyetleri hukuka tabidir. Kavga eden vatandaş ise sorununu hukuka götürme yerine şiddete başvurmuştur. Demek ki kahraman ile katili belirleyen yegâne kıstas hukuktur.

Peki, hangi hallerde savaş meşru olur?

Uluslararası ilişkilerin önemli konularından biri savaş teorileridir. Savaş diplomasi ile sonuç alınamadığı durumlarda son çare olarak başvurulan bir seçenektir. Savaşın hangi hallerde meşru olabileceğiyle ilgili farklı görüşler ileri sürülmüş olsa da, iki hususta mutabık kalınmıştır. Birincisi, saldırgan veya işgalciye karşı direnme hakkıdır. İkincisi, ordular belirlenmiş kurallar dâhilinde savaşmak zorundadır. Mesela teslim olan askerlerin öldürülmesi veya sivillerin yaşadığı yerleşim yerlerine saldırılması savaş suçudur.

Savaş hukukuyla ilgili bu temel bilgileri kısaca hatırlattıktan sonra Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan çatışmada ülkelerin pozisyonuna kısaca bakalım.

Azerbaycan ile Ermenistan’ın üzerinde savaştığı bölge Karabağ’dır.

Hatırlanacağı gibi Ermenistan, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesini 1988’de askeri bir müdahaleyle işgal etmişti. Bu işgalin sonucunda yüzbinlerce Müslüman Türk mülteci durumuna düşmüştü. Azerbaycan Sovyetler Birliği’nden toprak bütünlüğünü sağlanmasını talep etmiş ve böyle bir işgali kabul etmeyeceğini her platformda belirtmişti.

Ermenistan’ın işgalci tutumu uluslararası hukukun ‘’Uti Posidetis’’ prensibine açık bir biçimde aykırıdır. Çünkü bu prensibe göre; bir devletin toprakları karşılıklı anlaşma olmadığı sürece sınırların değiştirilmesi yasaktır.

Ermenistan, kendisine ait olmayan Karabağ’da işgalci pozisyondadır. Ayrıca sivillerin yaşadığı yerleşim bölgelerine saldırarak savaş suçu işlemektedir. Azerbaycanlı bir Anne Ermeni Annelere şöyle seslenmektedir: ‘’Bizim çocuklarımız toprakları için savaşmaktadır ya sizin çocuklarınız niçin savaşıyor?’’

Bu annenin seslenişi bölgeyle bağı bulunan-bulunmayan tüm insanların bu savaş hakkındaki yargılarını şekillendiren şu üç hususa işaret etmektedir. Azerbaycan’ın savaşı ahlaken doğru, hukuken meşru, siyasetten zorunludur. Çünkü bölgede kalıcı bir barışın sağlanabilmesi Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan temizlenmesine bağlıdır.

Uluslararası aktörlerin tutumu

AB, ABD ve Rusya, Ermenistan’a ‘’işgale son ver’’ demediler. İşgale uğramış Azerbaycan’ı Ermenistan’la aynı kefeye koyarak ateşkes çağrısı yapmaları işgali ve kargaşayı savunmaktalar. Türkiye, işgalin karşısında Azerbaycan’ın yanında yer almakla adalet ve barışı savunmaktadır. Ermenistan’ın sivil yerleşim yerlerini vurması, El-Cezire ile TRT World dışında hiçbir uluslararası medyanın ilgisini çekmemesi bu medyaların ne kadar bağımlı olduklarını göstermektedir.

Karabağ; Doğu ile Batı’yı, Güney ile Kuzey’i birbirine bağlayan Kafkasya’nın önemli jeopolitik kavşak noktasındadır. Dünyanın bu önemli kavşağında Ermenistan ve destekçileri işgal için, haksızlık için, kötülük için savaşmaktadırlar. Azerbaycan ve destekçisi Türkiye ise, iyilik için, özgürlük için, adalet ve barış için savaşmaktadır.