ALMANYA İZLENİMLERİ -2(CAMİLER)
Kitap fuarı vesilesiyle gittiğim Almanya’da birkaç camide de yurttaşlarımızla birlikte olma, programlar yapma imkânı buldum. Camilerin beş vakit namaz dışında bir okul gibi kullanılması kaynaşma ve bir araya gelme mekânı olması çok hoşuma gitti.
Sosyal ve
kültürel ihtiyaçların giderilmesi muhabbet ve sohbetlerin yapıldığı bir yer
olması gurbetin soğuk yüzünü hafifletiyordu. Aynı duyguları paylaşan nice
gönlün bir arada olması bir terapi idi de aslında. Çünkü ortak payda vatandı
ona hasretlikti. Kendi dilinle hâl hatır sormak, birbirinin derdiyle dertlenmek
idi.
“ Kocaman
gep geniş cami mekanları beş vakit namaz dışında da birtakım çalışmalara ev
sahipliği yapabilmeli işlevselliği çoğaltılmalıdır ”derdim hep.
“Cami” adı
cem eden, toplayan anlamıyla; çocukları, gençleri, yetişkinleri, aileleri bir
araya toplama imkanlarını da taşımalıdır. Kapısından ayakkabılar hiç eksilmemelidir.
Dolup taşmalıdır örnek çalışmalarla.
Orada birçok cami yönetimi ile sohbette
bulunduk. Çok güzel işler yapılıyordu. Gönüllü kişilerin caminin ayrılan
bölümünde üyelere lahmacun yapıp satması ayrı bir güzellikti. Cami
yönetiminden aldığım bilgilerle bazı hususlara ihtiyaç duyuyorlardı.
* Gelen
hocaların pedagoji eğitimi almış olmaları.
*Tarih ve
dil bilgilerinin iyi olması.
*Çocuklara,
gençlere yaklaşımlarda yeterlilik
*Sadece
dini hususta değil, bir çok alanda donanımlı olmaları
*Eğitimci
konumunda hoca sayısının çoğaltılması
Kuran
eğitimi ile beraber çocuklara gezi kültür programlarını fazlaca yapmak
istediklerini Alman kültürünün baskın olduğunu ve çocukları sahiplenmek için
her türlü inceliğe başvurduklarını ifade ettiler. Ve çocukların sevgisini
kazanabilmek için büyük bir sabırla eğitim verdiklerini söylediler. Daha az
öğrenciyle ilgileniyor olmalarının bir avantaj olduğunu bizim hocalarımızın
daha çok çocukla ilgilenmesi ilgi kaybına ya da birtakım etkinliklerin
eksikliğine sebep olduğu belirtildi.
Sekiz yüz
elli yedi tane D.İ.T.İ.P’e bağlı cami olduğu belirtildi. D.İ.T.İ.P açılımı ise’
’DİYANET İŞLERİ TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’’
Almanya da
bir Türk okulunun olmaması bir eksiklik olarak beyan edilirken resmi olmasa da
bir kolej girişimi yapılabilir denildi. Camilerde bir hocayla beraber bir öğretmen
kadrosunun olmasının çocukların gelişimine katkı olacağı üzerinde duruldu.
Hocalarımızın
birkaç alanda profesyonelleşmesi, çocukların eksik kalan yönlerini bu
vesilelerle daha iyi tamamlanacağı, sosyal ve kültürel yönü kuvvetli kişilerin
gelmesinin bu yüzden çok önemli olduğu belirtildi.
Gelen
hocaların camiye gelenden hariç gelemeyenlerle de ilgilenmesinin önemine vurgu
yapıldı. Almanya da
nüfusun %10’unundan fazla Türk’ün yaşadığı belirtilirken camilerde yapılan
lahmacun satışıyla elde edilen gelirin o çevrede bulunan çocukların eğitimi ve
cami giderleri için kullanıldığı söylendi.
Türkiye’den
yurtdışındaki gurbetçilerin büyük beklentileri olduğunu gelen kişilerle
çocuklarda ve gençlerde daha çok devlet, bayrak sevgisi oluşturabileceğinin
altı çizildi. Bilhassa istenen bir şey vardı Avrupa’ya sosyal kültürel
eğitim alanında bir birim oluşturulsun ve direkt cumhurbaşkanlığına bağlı olsun
ki işlevi daha aktif daha görünür ve etkili olsun.
Ben Almanya’da
fuar sürecince eğitimci yazar olarak bulundum. Ebeveyn aile eğitim çocuk
üzerine seminerlerle beraber kullanılan kıymetli mekan camilerde yavrularımıza
masallar anlattım, unutulan değerlerimizi, oyunlarımızı hatırlatma çabasında
oldum.
Hikayeler
okuduk. Çay eşliğinde dertleştik.Gördüm ki onlar Türkiye’den giden kendilerine
kol kanat olanlara daha çok gökyüzü oluyor, bağrını açıyor.
Yurttaşlarımızın dil,din,kültür yozlaşmasına karşı bizden istedikleri çok şey değil aslında.Yerinde ve zamanında buluşmalar.Ben masallarımla Kaf dağına çıkardığım çocukların ebeveynlerin kalbine çıkmışım vesselam.